MAKEDONYA
Balkan yarımadasında bir ülke.
I. Fizikî Ve Beşer Coğrafya
II. Tarih
III. Edebiyat Ve Mimari
Avrupa'nın güneydoğusunda kabaca elips biçiminde bir ülke olan Makedonya Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Bulgaris*tan ve Yunanistan ile komşudur. Yere! resmî adı Republika Makedonija (Make*donya Cumhuriyeti), uzlaşılarak benimsen*miş adı (konvensiyonel ad) Stara Jugoslo-venska Republika Makedonija Eski Yugos*lav Cumhuriyeti Makedonya-The Former Yu*goslav Republic of Macedonia olan ülkenin yüzölçümü 25.333 kmz, nü*fusu 2.046.209'dur (2001). Yerli müslüman etnik grupların itirazlarına uğrayan resmî istatistiklere göre bu nüfusun % 66,6'sı Makedon. % 22,7'si Arnavut, % 4'ü Türk, % 2,2'si Çingene, % 2,1'i Sırp ve % 2,4'ü diğer etnik gruplardır. Tek meclisli, çok partili cumhuriyetle yönetilen Makedonya'nın başşehri Üsküp [296] diğer önemli şehirleri Manastır.[297] Kumanova (64.191) Pirlepe [298] ve Kalkandelen'dir. [299]
I. Fizikî Ve Beşerî Coğrafya
Dağlık bir ülke olan Makedonya, çok yaşlı araziyle kaplı olmasına rağmen ya*kın jeolojik dönemdeki tektonik hareket*ler (kınlmalarve yükselmeler) sonucunda gençleşmiş bir arazi görünümü kazan*mıştır.[300] Ülkenin en yüksek noktası 2733 metreye ulaşan Golem Korab zirvesidir. Başlıca çukur alanlar ise Üsküp, Manastır ve güneydoğudaki Ustrumca (Strumica) havza*larıdır.
Ülkede hâkim olan iklim tipi soğuk kış*lar ve sıcak, kurak yazlarla dikkati çeken karasal iklimdir. Doğal bitki örtüsü olarak dağlık kesimlerde sık orman örtüsü bulunur. Çukur alanlarda yaz mevsiminde bozkır görünüşü hâkimdir.
Makedonya'da en önemli akarsu başşe*hir Üsküp'ten geçerek ülkeyi ikiye bölen Vardar nehridir. Yunanistan'a geçtikten sonra Ege denizine ulaşan bu akarsu ül*kenin âdeta simgesi haline gelmiştir. Me*selâ tarihî Makedonya bölgesini günü*müzde Bulgaristan Bulgaristan Makedonyasi ve Yunanistan (Yunanistan Makedonyası) sınırlan içinde kalan kesimle*rinden ayırabilmek için buraya coğrafya*da Vardar Makedonyası da denilmekte*dir. Ülkenin sahip olduğu irili ufaklı göller arasında sınırlan üzerinde bulunan üç ta*nesi önemlidir. Bunlar Makedonya-Arna*vutluk sının üzerinde Ohri, Makedonya -Yunanistan sınırı üzerinde Doyran ve bir kısmı Makedonya, bir kısmı Arnavutluk, bir kısmı da Yunanistan sınırlan içinde yer alan Prespa gölüdür.
Topraklarının dörtte birinden azı ekilebilir olup 2001 istatistiklerine göre millî gelirin % 10'u tarıma, % 32'si endüstriye. % 58'i hizmetler sektörüne dayanır. Tarım ülkenin az engebeli kesim*leriyle çukur alanlarında çeşitlilik kaza*nır. Pirinç, tütün ve buğday ekiminin ya*nında çeşitli meyveler (üzüm ve özellikle karaerik) yetiştirilir. Yugoslavya Federas*yonu döneminde dev boyutlu sanayi ku*ruluşları [301] yapıldıysa da bunların kuruluş yerleri iyi seçilemedi*ğinden ülke ekonomisine fazla yararlı ola*madı. Metal sanayii dışında başlıca sanayi kollan tekstil, ağaç ürünleri ve tütün en-düstrisiyle ilgilidir. Ülkedeki başlıca yer altı zenginlikleri krom, çinko, manganez, tungsten ve demirdir.
Makedonya Cumhuriyeti'ndeki nüfu*sun % 67'si Makedon Ortodoks, % 30'u müslüman ve % 3'ü diğer mezhep veya kiliselere mensuptur. Müslüman kaynak*ları müslumanların % 45'i bulduğunu ve resmî istatistiklerin doğru olmadığını id*dia etmektedir. Slavlar, milâttan sonra VI. yüzyılın sonu ve VII. yüzyılda Balkan-lar'a göç ettikleri zaman Bizans kilisesi*nin etkisi altına girmişlerdi. 863'te Oh-ri'ye gelen Aziz Naum (Sveti Naum) bura*daki Slavlar'ı Ortodoksluğa kazandırdı. Makedonya'yı da içine alan Bulgar Dev*leti 870te Hıristiyanlığı kabul edince bu din Slavlar arasında iyice yayıldı. Ohrili Aziz Kliment [302] Ohri Edebiyat Okulu'nu kurdu. Bölgedeki dinî hayatın merkezini oluşturan Ohri 1000 yıllarında başpiskoposluk haline geldi ve bu konumunu yüzyıllar boyunca korudu. Osmanlı Devleti'nin, İstanbul'un alınışından sonra otosefal Balkan kiliselerini Fe*ner Rum Ortodoks Patrikhânesi altında birleştirmesinin ardından da varlığını sürdüren Ohri başpiskoposluğu 1767'de Osmanlı hükümeti tarafından kaldırıldı. Doğrudan Fener Rum Ortodoks Patrikhâ-nesi'ne tâbi olan bölge hıristiyanları, 28 Şubat 1870'te Bulgar ekzarhlığının ku*rulmasıyla büyük ölçüde patrikhaneden ayrılarak Bulgar ekzarhlığına geçti. Ek-zarhlık okulları kapatılınca bölgedeki hı-ristiyanlar Sırp din adamlarının etkisi al*tına girdi. Yugoslavya içinde federal bir cumhuriyet haline gelen Makedonya'da 1958'de Ohri'de Slav Makedonlan'nı içine alan ve kendini Ortaçağ'daki Ohri başpis*koposluğunun devamı olarak gören bir Makedon Ortodoks kilisesi (Makedonska Pravoslavna Crkva kuruldu. Günü*müzde Makedonya Cumhuriyeti'ndeki Makedon Ortodokslar bu kiliseye tâbidir. Balkanlar'da Osmanlı hâkimiyetinin kuru*luşuyla Arnavutlar'ın ve bir kısım Slav halkın Müslümanlığa geçişi ve Türkler'in yoğun yerleşmeleri sonucu bölgede önemli bir müslüman nüfus oluşmuştu. Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle müslümanlann sayısında önemli bir azal*ma görüldü. Özellikle Doğu Makedonya'-daki Türkler'in büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya'da ise hem Türkler'in hem Arnavutlar'ın büyük bir kısmı Türkiye'ye göç etti, bu göç halen sürmektedir. Res*mî istatistiklere göre 1921'de 118.778 (% 14,9) olan Türk nüfusunun 1994 nüfus sayımında 78.019'a(% 4) düştüğü görül*mektedir. Bugün Makedonya'daki müs*lüman varlığın çoğunluğunu batı Make*donya'daki Arnavutlar teşkil etmektedir.
Osmanlı döneminden sonra buradaki müslümanların dinî hayatıyla ilgilenen ve doğrudan Saraybosna'ya (Sarajevo) bağlı Vakufska Direkcija, sonra da Makedonya İslâm Birliği Meşihatı adı altındaki dinî ku*ruluş halen faaliyetini sürdürmektedir.
Söz konusu kuruluşa bağlı on üç müftü*lük mevcuttur. Günümüzde bu meşihatın idaresinde Üsküp'te faaliyet gösteren îsâ Bey Medresesi İmam Hatip Lisesi ve bir İlahiyat Fakültesi mevcuttur. 1987'den itibaren Makedonca, Arnavutça ve Türk*çe olarak aylık el-Hilâl adlı bir gazete ya*yımlanmaktadır. Her üç dilde dînî neşriyat da kısmen yapılmaktadır.
Üsküp'te 1918-1945 yılları arasında Os*manlı usulüyle çalışan üç medrese mev*cuttu (Meddah Medresesi, Kral Aleksan-dar Medresesi, îsâ Bey Medresesi], Ayrıca Üsküp'te II. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında faaliyet gösteren Yücel Teşki*lâtı, Makedonya'daki Türkler'in millî so*runlarını dile getirmiş ve mensuplarının büyük bir kısmı komünist rejim tarafın*dan idam edilmiştir.
Makedonya Cumhuriyeti'nde nüfusun % 70'i Makedonca, % 22,7'si Arnavutça, % 4'ü Türkçe, % 3'ü Sırpça-Hırvatça-Boşnakça konuşmaktadır. Günümüzde resmî dil olarak kullanılan Makedonca. II. Dünya Savaşı sonunda tesis edilen Make*donya Devleti ve milletinin yazı dili olarak hükümetin inisiyatifiyle oluşturulmuştur. Mayıs 194S'te Kiril alfabesi Makedonya Halk Cumhuriyeti'nin resmî alfabesi ola*rak kabul edilmiş, yazı dili oluşturulurken de özellikle Orta ve Batı Makedonya'da konuşulan lehçe esas alınmıştır. Make-donca'nın grameri Bulgarca'nın grame*rine çok yakın olmakla birlikte kelime hazinesinin Sırpça'dan çok etkilendiği ve Bulgarca yazı diliyle önemli farklılıklar oluştuğu görülmektedir. Ancak Bulgar tarafı Makedonya Slavlan'nın Bulgar ve orada konuşulan dilin Bulgarca olduğunu, Makedon milleti veya Makedonca diye bir dilin bulunmadığını iddia ederek Make*donya meselesine II. Dünya Savaşı'ndan sonra "dil kavgası" adı altında yeni bir bo*yut kazandırdı. Makedonya Cumhuriye*ti'nin bağımsızlığını ilânı üzerine bu kavga yeniden alevlendi. Bulgar hükümeti*nin Makedonca'yı ayrı bir dil olarak kabul etmemesi yüzünden yaşanan gerilim, 199O'lı yılların sonuna doğru özellikle Av*rupa Birliği'nin etkisiyle Bulgar hüküme*tinin Makedonca'yı kabul ettiğini bildir-mesiyle azaldı. Fakat Bulgar kamuoyun*da, okul kitaplarında ve tarih yazımında Makedonca ve Makedon milletiyle ilgili görüşlerde bir değişiklik olmadı. Günü*müzde Bulgar asıllı olduğunu kabul eden Makedonlar'a ve Bulgaristan üniversite*lerinde öğrenimlerini sürdüren Makedon öğrencilerin büyük bir kısmına Bulgaris*tan Devleti tarafından vatandaşlık veril*mektedir ve olayın yeni bir boyut kazan*dığı görülmektedir.
II. Tarih
Eskiçağ'larda Makedonya adı verilen kesim güneyde Therme körfezi, batıda Haliakmon nehri ve kuzeyde Axios nehri arasındaki bölgeyi, doğuda Axios vadisin*den Strymon nehrine kadar uzanan alanı ve Strymon'un doğusundaki Philippi ova*sını kapsamaktaydı.
Yunan asıllı oldukları öne sürülen Ma*kedonlar Yunanca Makedonesl, milâttan önce 1200'lerden sonra bugünkü Selânik'e yakın Aigai civarına yerleşmeye baş*ladı. Milâttan önce VII. yüzyıldan İtibaren Argead hanedanlığına mensup bir kral tarafından yönetildi. Milâttan önce 510-479 yılları arasında Pers İmparatorluğu'-na bağlandı, Persler'in çekilmesinin ar*dından I. Aleksander zamanında egemen*lik bölgesini yaklaşık dört kat genişletti. Makedonya'nın zengin madenleri ve ke*resteleri sebebiyle Atina tarafından mi*lâttan önce IV. yüzyılda gittikçe artan şe*kilde tehdit edilmesi sonucu çıkan savaş Makedonlar'ın galibiyetiyle sonuçlandı. Atina ile yaşanan bu çatışmalar dönemin*de bazı Yunanlılar, Makedonlar'ın krallık hanedanı da dahil olmak üzere Yunan asıllı değil "Barbarlar" olduklarını ileri sürdüler. Bu iddiada, siyasî çatışmalar ya*nında Makedon devlet ve sosyal yapısı*nın Yunan poleislerinden çok farklı oluşu önemli bir rol oynuyordu. Ayrıca Makedon lehçesi Yunanca kökenli olmakla birlikte İlir ve Trak dillerinin etkisi altında kalmıştı ve Yunanlılar tarafından anlaşılamamak*taydı. Makedonya'nın merkezi milâttan önce V ve IV. yüzyıllardan itibaren Pella şehri oldu. II. Filip zamanında [303] Makedonya Balkanlar'ın en büyük gücü haline gelerek Yunan şe*hirlerinin önemli bir kısmını hâkimiyeti al*tına aldı. Büyük İskender [304] babasının fetih politikası*nı sürdürdü. Anadolu'ya geçti ve Hindis*tan'a kadar ilerledi. Büyük İskender'in milâttan önce 323'te Babylon'da ölümü üzerine Makedonya'da ve ele geçirilen bölgelerde generaller arasında büyük bir iktidar mücadelesi başladı. Bu kargaşa döneminde milâttan önce 310'da Argead hanedanının son temsilcisi de öldürüldü. Milâttan önce 276'da Büyük İskender'in subaylarından birinin torunu hâkimiyeti eline geçirerek Antigonlar hanedanlığını kurdu. Fakat Makedonlar'ın Yunan şehir*leri üzerindeki egemenliği gittikçe zayıf*ladı. Makedonya Kralı V. Phillipp'in Roma İmparatorluğu'na Karşı Hannibal ile itti*fakı üzerine başlayan Makedonya savaş*ları [305] so*nunda Makedonya Krallığı ortadan kaldı*rıldı ve Makedonya Roma'nın hâkimiyeti altına girdi.
Roma İmparatorluğu'nun idaresinde Makedonya Amphipolis, Thessalonike, Pella ve Herakleia'da merkezleri bulunan ve birbirinden ayrı yönetilen dört bölge*ye taksim edildi. Milâttan önce 150-148'-de çıkan isyanlar üzerine tek bir eyalet ha*line getirilerek sınırları Adriyatik denizine kadar genişletildi. Yunanistan'ın korun*masında stratejik önemi büyük bir sınır eyaleti olan Makedonya'nın valisi Sela*nik'te oturmaktaydı. Roma'nın askeri ha*rekâtını Tuna nehrine doğru kaydırmaya başlaması ve milâttan sonra 45-46'da Moesia adlı yeni bir sınır eyaletinin kurul*masıyla önemi azalmaya başladı. Milâttan sonra 395te Doğu Roma (Bizans) İmpara-torluğu'nda kalan Makedonya, milâttan sonra III. yüzyıldan itibaren Sarmat ve Cermen kavimlerinin akınlarına sahne oldu, Gotlar tarafından yağmalandı. VI. yüzyılın sonlarına doğru Slav kavimleri ve Avarlar Selanik önlerine kadar ilerledi ve Makedonya'da Slav kavimleri yerleşmeye başladı. Ancak VIII. yüzyılda Bizans İmpa*ratorluğu tarafından Makedonya eyaleti tesis edilerek bölge daha sıkı bir kontrol altına alındı. IX. yüzyılda Makedonya Bul-garlar'ın yönetimine girdi. 1018'de Bul*gar Krallığı'nın ortadan kaldırılmasıyla yeniden Bizans idaresine geçti. Sırp Kralı Stefan Duşan zamanında (1331-1355) Sırp Krallığı topraklarına katıldı.
Makedonya, 1389 Kosova Savaşı'nda Sırp ve müttefik güçlerinin yenilmesin*den sonra Osmanlı hâkimiyeti altına gir*di. Osmanlı idaresinde Makedonya ismi unutuldu. Fakat Balkanlar'da Osmanlı hâ*kimiyetinin sarsıntıya uğramasıyla XIX. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa'da yeniden kullanılmaya başlandı. Özellikle 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'nın ardın*dan yeni kurulan Balkan ülkeleri arasın*da da yaygınlaşan bu İsim, Osmanlı hükümeti tarafından ayrılıkçı bir anlam taşıdı*ğı gerekçesiyle resmen kullanılmadı. Eski Makedonya'nın kapsadığı bölge, Osmanlı Devleti'nin merkezî idaresi altında Ru*meli eyaletinin bir parçası durumundaydı. XIX. yüzyılda ise elviye-i selâsenin sınırları (Selanik, Manastır ve Kosova vilâyetleri) içinde yer alıyordu. Selanik vilâyeti hemen hemen bütünüyle eski Makedonya sınır*ları içinde kalmakla birlikte merkezi Üs-küp şehri olan Kosova vilâyetinin yalnızca güney bölgeleri eski Makedonya sınırları içine giriyordu. Manastır vilâyeti Make*donya sınırlarının batısındaki pek çok Arnavut şehrini kapsıyordu. Makedonya is*mi güneyde Ege denizi ve Aliakmon (Bistrica) nehrine, kuzeyde Şardağı, Üsküp Karadağı.[306] Kozjak ve Osogovo dağlarına, doğuda Mesta (Nes-tos) nehrine ve batıda Korab, Jablanica, Mokra ve Pindos dağlarına kadar uzanan bir bölgeyi tanımlamaktaydı. Bu sınırlar içinde Selanik (Thessalonike), Manastır ve Üsküp gibi vilâyet merkezlerinin yanında Siroz (Serres), Drama, Kavala, Petric, Men*lik (Melnik), Nevrekop (Goce Delcev), Razlog, Cum'a-i Bâlâ (Blagoevgrad), Ustrumca (Strumica), Doyran, Kukuâ, Gevgeli, Vodina (Edessa), Karaferya(Veroia), Katerine, Sel-fice (Serbia), Kozani, Kesrİye (Kastoria), Florina, Ohri, Pirlepe (Prilep), Debre (Debar), Köprülü (Veles), İştip (Stip), Koçana, Krtova, Kumanova, Kalkandelen, Gostivar gibi kaza ve sancak merkezleri de bulu*nuyordu. XV-XVIII. yüzyıllar boyunca Os*manlı idaresi altında bazı kesimlerinin Batılı güçlerle yapılan savaşlar sebebiyle kısa süreli işgalleri dışında önemli bir si*yasî ve sosyal olayla karşı karşıya kalma*yan bölge XIX. yüzyıldan itibaren çalkan*tılı bir döneme girdi. XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde bölgede kalabalık bir Türk müslüman nüfusu mevcuttu. Türkler'in yanında Bulgarca konuşan Slavlar, Rum*lar. Manastır ve Üsküp çizgisinin batısın*da kalan şehirlerde yoğunlaşan Arnavut*lar, Sırplar, özellikle Selanik şehrinde nü*fusun önemli bir kısmını oluşturan yahu-diler. Çingeneler vb. etnik gruplar bulun*maktaydı. Bu etnik çeşitlilik dışında Makedonya'da yaşayan halk farklı din ve mezheplere mensuptu (müslümanlar, Or*todoks ve Katolik hiristiyanlar, yahudiler). Türkler yanında Arnavutlar'ın önemli bir kısmı ve Slavca konuşan bir grup halk (Torbeşler ve Pomaklar) müslümanları, Rumlar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar'm önemli bir kısmı Ortodoks hıristiyanlan oluşturuyordu. Ortodoks hıristiyanlar İs*tanbul'daki Fener Rum Ortodoks Patrik-hânesi'ne tâbi idi. Patrikhane XVIII. yüz*yılın sonlarından itibaren Rumca eğitim veren cemaat okulları açmaya başladı, özellikle Yunanistan'ın bağımsızlığından (1830) sonra bu okul sistemini Ortodoks-lar'ın yaşadığı bölgelerde yaygınlaştırdı. Ayrıca Rumca, XIX. yüzyılda Balkanlar'da Rum tüccarların faaliyetleri neticesinde belli başlı ticaret dili haline gelmişti. Bu durumu Bulgarların patrikhane yoluyla Rumlaştırılması olarak algılayan bir kısım Bulgarlar, gittikçe yaygınlaşan milliyet fi*kirlerinin de etkisiyle yüzyılın ortalarından sonra millî bir Bulgar kilisesinin kurul*masını talep etmeye başladı. Bu da Bul-garlar'la patrikhane ve Rumlar arasında uzun süren bir mücadelenin başlamasına sebep oldu. Neticede Rusya'nın da etki*siyle 1870'te birferman yayımlanarak Bulgar ekzarhlığının kurulmasına izin ve*rildi. Bulgar nüfusunun yoğun olarak ya*şadığı belli bölgeler Bulgar ekzarhlığının yönetimine verilirken fermanda başka bölgelerdeki Ortodoksların üçte ikilik ço*ğunluğu sağladıkları takdirde Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinden ayrılıp Bul*gar ekzarhlığına geçebilecekleri belirtili*yordu. 1870'İ takip eden yıllarda patrik*hane örneğindeki gibi Bulgarca eğitim ve*ren bir okul sistemi kuran Bulgar kilisesi Makedonya bölgesine doğru yayılmaya başladı. Bunun sonucunda Makedonya'-daki Ortodoks nüfus Bulgar ekzarhlığına ve Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi'ne tâbi olanlar şeklinde ikiye ayrıldı. XX. yüz*yılın başlarında diğer Ortodoks gruplar da gittikçe artan bir şekilde kendi millî kili*selerini kurma çabası içine girdi.
Makedonya Meselesi (1878-1913). 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı'ndan son*ra yapılan Ayastafanos Antlaşması ile kurulan Büyük Bulgaristan, Makedonya bölgesini de büyük ölçüde içine almaktay*dı. Aynı yıl imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastafanos Antlaşması geçerliliğini yiti*rirken Büyük Bulgaristan da üçe bölündü. Tuna vilâyetini içeren kısım Bulgaristan Prensliği olarak tesis edilirken güney böl*gesi Doğu Rumeli adı altında özerk bir eyalet haline getirildi. Makedonya bölge*sini kapsayan kısım ise reformlar yapıl*ması şartıyla Osmanlı idaresine bırakıldı. Bulgaristan Prensliği 1885'te Doğu Ru*meli vilâyetini ilhak etti. Ardından Make*donya'yı hedef aldı. Makedonya'daki Yunan etkisini kırmak ve oradaki Bulgar varlığını güçlendirmek için Bulgar ekzarh*lığının aracılığıyla aktif bir kilise ve okul siyaseti izledi. Bulgar etkisi gittikçe yayıl*maya başlayınca Sırp hükümeti benzeri bir siyaset uygulamaya başladı. Aynı şe*kilde patrikhane ve Yunan hükümeti de karşı faaliyetlerini arttırdı. Böylece XIX. yüzyılın sonlarında Makedonya'da bir çe*şit kültür savaşı yaşanmaya başlandı. Ma*kedonya'da çoğunluğun kendi soydaşla*rında olduğunu gösteren propaganda amaçlı pek çok Bulgar, Sırp ve Rum ista*tistikleri yayımlandı. 1900'de Makedonya nüfusunun köy köy etnik gruplara göre istatistiğini hazırlayan Bulgar ekzarhhâ-nesi müfettişi Vasi! Kınçov, Makedonya'da 1.032.533 hıristiyan ve 148.803 müslüman olmak üzere toplam 1.181.336 Bul*gar'ın yaşadığını, buna karşılık 499.204 Türk'ün. 228.702 Rum'un, 128.711 Ar-navut'un ve daha az miktarlarda diğer etnik grupların bulunduğunu iddia edi*yordu. Rum tarafınca hazırlanan istatis*tiklerde ise Makedonya'daki Rumlar'ın Bulgarlar'dan daha çok olduğu, meselâ Nicolaides Cleanthes tarafından 647.384 Rum'a karşılık427.644 Bulgar'ın yaşadığı öne sürülüyordu. Makedonya'da sayıları oldukça az olan Sırp tarafı da çoğunluk id*dialarında bulunuyordu. Nitekim Spiridon Gopcevic, Makedonya'da 1.S40.S00'ü hı*ristiyan ve 507.820'si müslüman olmak üzere toplam 2.048.320 Sırp bulunduğu*nu, diğer etnik grupların tamamının top*lamının 83S.100 olduğunu belirtiyordu. Bu iddialara karşılık Osmanlı müfettiş-i umûmîsi (genel valisi) Hüseyin Hilmi Paşa 1904'te elviye-i selâsede bir nüfus sayımı yaptırdı. Fakat bu sayım vilâyet sınırlarına göre yapıldığından Makedonya'ya dahil edilmeyen, müslüman Arnavutlar'ın yo*ğun olarak yaşadığı Kosova ile Arnavut-luk'un doğu bölgelerini de içine alıyor*du. Buna göre Selanik, Manastır ve Koso*va vilâyetlerinde 1.508.307 müslüman, 896.497 Bulgar, 307.000 Rum, 100.717 Sırp, 99.000 Ulah bulunmaktaydı. G. VVeigand, Makedonya'daki etnik grupları büyüklüklerine göre Bulgarlar, Türkler, Rumlar, Arnavutlar, Ulahlar, yahudiler, Çingeneler, Sırplar ve diğer etnik gruplar olarak sıralamıştır. Makedonya'nın nü*fusu hakkında kesin bir bilgi verileme*mekle beraber bu istatistiklerden de yola çıkarak nüfusun yaklaşık yarısının müslüman, diğer yarısının hıristiyan ol*duğu düşünülebilir. Aynı problemler gü*nümüzde de sürmekte, kesin bilgiler verilmemektedir. Bugün de nüfusun yakla*şık yansının müslüman olduğu ileri sü*rülmektedir.
1878 Ayastafanos Antlaşması ile bazı Arnavut bölgelerinin Balkan devletlerine verilmesi Arnavutlar'ın Prizren'deki Priz-ren Cemiyeti'nin (Lidhja e Prizrenit) tepkile*riyle karşılaşırken aynı yıl imzalanan Ber*lin Antlaşması, Makedonya'daki Bulgar-lar'ın tepkisine, Kresna ve Razlog isyanı*na yol açtı. Sofya'da bulunan bir grup Ma*kedonyalı Öğrenci 1893'te Makedonya'nın özerkliğini elde etmek amacıyla İç Make*don İhtilâl Örgütü'nü [307] kurdu. 189S'te Bulgar hüküme*tinin de desteğiyle Yüksek Makedonya Komitesi oluşturuldu. Aynı yıl bu komite Bulgar hükümetiyle iş birliği içinde Avru*pa ve Rusya kamuoyunun dikkatini Ma*kedonya'ya çekmek amacıyla Melnik isya*nını hazırladı. 1897 Osmanlı-Yunan sava*şı, Osmanlı Devleti'nin galibiyetiyle bitme*sine rağmen büyük devletlerin müdaha*lesiyle Gİrife özerklik haklan verilmişti. Böyle bir müdahalenin Makedonya için de sağlanabilmesi amacıyla ihtilâlci ör*gütler daha kapsamlı bir isyan hareketi hazırlamaya yöneldi. Makedonya'da iyi*ce örgütlenen İç Makedon İhtilâl Örgü*tü 1898'den itibaren silâhlı çete hareke*tine başladı ve Makedonya'yı etkisi altına aldı. Avrupa'nın müdahalesini sağlaya*bilmek için 1902'deCum'a-i Bâlâ'da bir isyan başlattı. Osmanlı kuvvetleri tarafın*dan bastırılan bu isyanın ardından Avru*pa devletlerinin talebi üzerine Osmanlı hükümeti vilâyet-i selâsede reform yapıl*masını kabul etti. 1902 sonlarından itiba*ren söz konusu üç vilâyet bir müfettiş-i umûmî tarafından yönetilmeye başlandı. 1903 başlarında Makedonya ile en çok ilgilenen büyük devletler Rusya ve Avus*turya-Macaristan İmparatorluğu. Viya-na'da kararlaştırdıkları reformların Osmanlı hükümeti tarafından kabul edil*mesini ve Makedonya'da uygulanmasını istedi. Osmanlı hükümetince kabul edi*len bu reform paketi İç Makedon İhtilâl Örgütü'nün beklentilerini yerine getir*mekten uzaktı. Makedonya'ya daha ge*niş özerklik haklan sağlamak isteyen örgüt 1903 yazında meşhur İlinden isyanını başlattı. İsyancıların kısmî ba*şarılarına rağmen İlinden isyanı Osman*lı kuvvetlerince bastırıldı. Makedon*ya'daki isyan ve kargaşa üzerine Rus*ya ve Avusturya-Macaristan imparator*ları Eylül 1903'te Mürzsteg'de buluşarak yeni bir reform paketi hazırladı. Diğer büyük devletlerin de onayladığı Mürzsteg reform paketine göre Makedonya'nın ıslâhı için buraya Avrupa'dan askerî ve sivil temsilciler gönderilecek ve bunlar mü-fettiş-i umûmî ile birlikte çalışacaktı. Os*manlı hükümeti, egemenlik haklarının ze*delendiği gerekçesiyle önce kabul etmek istemediği bu paketi büyük devletlerin ortak baskısı sonucu onaylamak zorunda kaldı ve böylece Makedonya'da reform dönemi başlamış oldu.
Silâhlı Bulgar-Makedon örgütlerinin fa*aliyetleri Yunanistan'ın Makedonya'daki durumunu oldukça zayıflatmıştı. Daha aktif bir Makedonya siyaseti uygulayarak Makedonya'yı Yunanistan topraklarına katmak isteyen Yunanistan, Selanik baş*konsolosu ve sözde konsolosluk memu*ru olarak gönderilen subaylar aracılığıyla 1904'te Makedonya'da sistematik bir Rum çete hareketi başlattı. Rum çetele*ri, Bulgar-Makedon örgütlerinden zarar gören müslüman halk tarafından ve böl*gedeki memurlardan yer yer destek alı*yordu. Aynı yıl içinde Sırp hükümeti de Makedonya'da sistematik bir Sırp çete hareketini organize etti. Sırp ve Rum çe*te hareketleri, kendi içinde sağcılar ve solcular olarak ikiye bölünmüş olan İç Ma*kedon İhtilâl Örgütü'ne karşı kısa sürede önemli başarılar elde etmeye başladı. Bulgar ekzarhlığma geçmiş pek çok köy yeniden Fener Rum Ortodoks Patrikhâ-nesi'ne döndürüldü. Ulahlar'ın patrikha*neden ayrılma talepleri 1905"te kendi ki*liselerini kurma hakkını elde etmeleriyle sonuçlandı. Bunun üzerine Rum çeteleri Ulahlar'ı da hedef aldı.
1906'da Selânikte Jön Türkler tarafın*dan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu*ğunda Makedonya'da etnik çatışmalar ve kanlı çete savaşları bütün hızıyla sürüyor*du. Makedonya müslümanlarınm Makedonya'daki gelişmelere bir tepkisi olarak kurulan bu örgüt, 1907'de Paris'teki Os*manlı Terakki ve İttihat Cemiyeti ile onun adı altında birleşerek dahilî merkez-i umûmî (Osmanlı sınırları içindeki merkez komite) haline geldi. Makedonya'da çar*pışan komitelerle de bağlantıları bulunan örgüt, Selanik'teki Üçüncü Ordu'da çete*lerin takibiyle görevli birçok subayı Jön Türk hareketine kazandırmayı başardı. Haziran 1908'de İngiliz ve Rus hüküm*darlarının Reval'de bir araya gelerek Ma*kedonya'daki Osmanlı hâkimiyetini orta*dan kaldıracağı iddia edilen yeni bir re*form paketi hazırlamaya başlamaları Jön Türkler'i, Osmanlı Devleti'nin haklarını korumakta yetersiz kaldığını iddia ettik*leri II. Abdülhamid rejimine karşı isyana şevketti. Makedonya'da Enver Bey ve Niyazi Bey gibi subaylar tarafından yürütü*len isyan Jön Türk ihtilâli olarak tarihe geçti ve 24 Temmuz 1908'de Abdül-hamid'in II. Meşrutiyet'i ilân etmesiyle sonuçlandı. 1908 ihtilâlinin ardından Makedonya'da yeni bir dönem başladı. Mürzsteg reform hareketine son verildi, silâhlı komiteler siyasî partilere ve meş*rutiyet kulüplerine dönüştürüldü, genel seçimler yapılarak Makedonya bölgesin*den Türk, Arnavut, Rum, Bulgar-Make*don. Sırp, Ulah ve yahudi mebuslar Os*manlı Meclis-i Meb'ûsanı'na girdi. Ancak İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin. Makedon*ya'daki farklı siyasî gruplarla Makedonya meselesini Osmanlı Devleti'nin menfaat*lerine uygun olarak çözmek için yaptığı pazarlıklar ve görüşmeler başarı sağla*madı. Bunda bir yandan İttihatçıların ka*tı merkeziyetçi politikaları, öte yandan Makedonya'daki parti ve örgütlerin ayrı*lıkçı millî mücadelelerinden vazgeçme*meleri ve komşu devletlerle iş birliği için*de olmaları önemli rol oynadı. Makedon*ya'daki gruplarla pazarlıklar yoluyla an-laşamayacağını gören İttihat ve Terakkî hükümeti, etnik kimliği Ön plana çıkaran siyasal partileri ve her türlü silâhlı hare*keti yasakladı. Bu önlem Makedonya'yı merkezî otoritenin kontrolü altına alma*ya yetmedi. Bunun üzerine 1910'da Ar*navutluk'ta başlatılan silâh toplama hare*keti Makedonya'da da sürdürüldü. Make*donya'daki siyasal örgütlerin direnci üze*rine sert askerî önlemler alındı. 1908'de tam bağımsızlığını ilân eden Bulgaristan, Avrupa'da ve büyük devletler nezdinde yeniden Osmanlı hükümeti aleyhine şikâ*yetlere ve Makedonya'daki soydaşlarının Jön Türkler tarafından zorla Türkleştiril-diği şeklinde propagandaya başladı. Osmanlı hükümetinin önlemleri karşısında Makedonya'da o zamana kadar elde et*miş oldukları nüfuzu kaybetmekten kor*kan Balkan devletleri, Rusya'nın da des*tek ve telkinleriyle 1912'de bir ittifak ku*rarak Osmanlı Devleti'ne savaş ilân etti Mayıs 1913'te imzala*nan Londra Antlaşması ile sona eren sa*vaşta Osmanlı Devleti diğer bölgeler ya*nında Makedonya'yı bütünüyle kaybetti. Savaş esnasında ağır katliamlara mâruz kalan Makedonya müslümanları, sonraki yıllarda Balkan devletlerinin baskılarına mâruz kalarak bölgeden kaçmaya ve göç etmeye başladı. Fakat Balkan ittifakını meydana getiren devletler Makedonya'*nın paylaşımı konusunda anlaşamadılar. Yunanistan, Sırbistan ve Romanya birle*şerek Bulgaristan'ı II. Balkan Savaşı'nda yenilgiye uğrattı. Ağustos 1913te Bükreş Anlaşması ile sona eren savaşta Make*donya'nın büyük bir kısmı Yunanistan ve Sırbistan'ın eline geçti. Yunanistan mer*kezi Selanik olmak üzere Ege Makedon-yası'na. Sırbistan Üsküp ve Manastır'ı da içine alan Vardar Makedonyası'na hâkim oluyordu, Bulgaristan'ın elinde ise yalnız*ca Makedonya'nın kuzeydoğusundaki Pi*rin Makedonyası kalmıştı.
Makedonya'yı Bulgar anavatanının bir parçası olarak gören Bulgaristan Balkan savaşlarının getirdiği sonucu kabullen*mek istemedi. 1. Dünya Savaşı'na Ekim 1915'te Almanya'nın müttefiki olarak gi*rip Sırbistan'ın idaresindeki Vardar Ma-kedonyası'nı işgal etti. Ege Makedonyası üzerinde de hak iddia etmeye başlayarak buranın doğu kesimini ele geçirdi. I. Dün*ya Savaşı, İtilâf devletlerinin yanında yer alan Sırbistan ve Yunanistan'ın galibiye*tiyle neticelenince Bulgaristan tekrar eski sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Savaş sonunda yapılan Versailles Antlaşma-sı'nda (28 Haziran 1919) Bükreş Antlaş-ması'nın Makedonya için getirdiği şartlar onaylandı.
I. Dünya Savaşı Sonrası. I. Dünya Savaşı'ndan itibaren Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan elde ettikleri topraklardaki egemenliklerini kuvvetlendirici önlemle*ri arttırdı. 27 Kasım 1919'da Yunanistan ve Bulgaristan arasında gönüllü ahali de*ğişimi anlaşması yapıldı. Ege Makedon-yası'nın Yunanlaşmasındaki en önemli et*kenlerden biri de 1923te Türkiye ile Yu*nanistan arasında yapılan ahali müba*delesi anlaşması oldu. 1936'da Yuna*nistan'da bir diktatörlük kuran Ioannis Metaxas bölgedeki Slavlar'ın Rumlaştırıl-masına yönelik sıkı önlemlere başvurdu. Sırbistan'ın yönetimindeki Vardar Make-donyası Güney Sırbistan adı altında üç idarî birime ayrıldı. II. Dünya Savaşı Öncesinde Makedonya ye*niden karşılıklı işgal ve paylaşma planla*rının hedefi haline geldi. Savaş başladık*tan sonra yeniden Almanya'nın yanında yer alan Bulgaristan, bir yandan Yunanis*tan'ın egemenliğindeki Ege Makedonya-sı'nın doğu kesimlerini,[308] öte yandan Yugoslavya egemen*liğindeki Vardar Makedonyası'nin batı bölgeleri hariç tamamını ele geçirerek Büyük Bulgaristan hayalini gerçekleştirdi. Vardar Makedonyası'nın batısı [309] İtalya tarafından işgal edildi. Bulgar işgalindeki bölgede sıkı bir Bulgarlaştırma ve baskı rejimi uygulanmaya başlandı. Alman iş*galindeki Selanik'te yaşayan yahudileri ise daha kötü bir kader bekliyordu. Nazi rejimi tarafından yaklaşık 46.000 yahudi Polonya'daki toplama kamplarına götü*rülerek yok edildi. Fakat II. Dünya Savaşı Almanların aleyhine dönünce 1944'te Sovyetler Birliği Bulgaristan'ı işgal etti. Bunun üzerine Vardar ve Ege Makedon-yası'ndaki Bulgar işgali sona erdirildi. Bundan sonraki dönemde Ege Makedon-yası'nda Yunan ve Pirin Makedonyasfnda Bulgar hâkimiyeti gittikçe kuvvetlendiril*di. Sırbistan'ın idaresindeki Vardar Ma-kedonyası ayrı bir gelişmeye sahne oldu. Bu bölge Yugoslavya'yı oluşturan beş ku*rucu cumhuriyetten biri olurken Make*donya adı yeniden bir devleti tanımlayan isim haline geldi.[310]
Bugünkü Makedonya. Modern Make*donya'nın doğuşu Balkanlar'da uluslaşma hareketlerinin en genç örneklerinden bi*ridir ve gerek Balkan ülkelerinde gerekse Batı Avrupa'da halen tartışılmakta olan bir konudur. II. Dünya Savaşı esnasında Yugoslavya'nın işgaline karşı mücadele eden Yugoslavya Halk Kurtuluş Antifaşist
Kurulu'nun 1943'te Jajce'de (Bosna-Her*sek) gerçekleşen ikinci toplantısında Ma*kedonya'nın Sırbistan, Hırvatistan, Slo-venya, Karadağ ve Bosna Hersek'le bir*likte kurulacak federal Yugoslavya devle*tinin altı cumhuriyetinden birini oluştu*racağı kararlaştırıldı. 2 Ağustos 1944'te ilk defa toplanan Makedonya Halk Kurtu*luş Antifaşist Kurulu (ASNOM), Makedon*ya Devleti'nin kuruluşunu ilân etti. Kuru*lun hedeflediği devlet tarihî Makedonya coğrafyasının tamamını kapsamaktaydı. 1944'te Nazi işgalinden kurtulan Vardar Makedonyası, Trto'nun milliyetler politi*kasına uygun olarak Ocak 1946'da Yugos*lavya Federal Halk Cumhuriyeti'nin ilk anayasasının yapılmasıyla bu devlete eşit bir federal birim olarak katıldı. 1953'te Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti'n-de yeni anayasa düzenlemelerinin yapılı-şıyla federal cumhuriyetlerin hakları ge*nişletildi ve 1963'teki anayasayla kurum-sallaştınldı. Georgi Dimitrov yönetimin*deki Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 1945 ve 1946'da Makedonya halkını resmen ta*nıdı ve Bulgaristan yönetimindeki Pirin Makedonyası'ndan seçilen milletvekilleri*ne parlamentoda bir Makedonya grubu kurma vb. haklar verdi. Bu dönemde Bul*garistan'ın Yugoslavya ile bir federasyo*na girmesi planlanıyordu. Fakat Georgi Dimitrov'un öldürülmesi (1948) ve Yugoslavya'nın Stalin Rusyasfnın etkisin*den çıkmasıyla Bulgaristan'la Yugoslav*ya arasındaki ilişkiler 1940'ların sonunda kötüleşmeye başladı. Bulgaristan, Yugos*lavya'yı Makedonya'nın tamamını ele ge*çirmeyi planlamakla suçlayarak Pirin Makedonyası'nda kültürel bir Makedonyalı varlığının bulunduğunu reddetti. İki ülke arasındaki gerilim 1960'larda savaşa yol açacak derecede büyüdü. Yunanistan'da*ki Slav Makedon halk ise Yunan hükümeti tarafından komünist komşularla ilişkileri olduğu gerekçesiyle daha sıkı kontrol al*tına alındı.
Vardar üzerindeki tas köprü –Üsküp Yugoslav Makedonya Halk Cumhuriyeti içinde farklı etnik grupları barındırıyor*du. Bu gruplar arasında evlilik gibi yollar*la kaynaşmaya pek rastlanmamaktaydı. 1968'de ve 1980'Ierde Makedonya'nın batı kesimlerinde çoğunluğu oluşturan Arnavutlar'la hükümet arasındaki ilişki*ler gerilmeye başladı. Hükümetin Arna*vutlar üzerine uyguladığı özellikle okullar*la ilgili baskılar 1988'de Arnavut gösteri*lerine sebep oldu. "Makedon halkının ve Arnavut ve Türk azınlığın devleti" diye ad*landırılan ülke 1989'da "Makedon halkı*nın millî devleti" şekline dönüştürüldü. Sovyetler Birliği'ndeki çözülmeyle birlikte Yugoslavya'nın da dağılmaya başlaması üzerine 8 Eylül 1991'de yapılan referan*duma dayanarak 17 Eylül 1991 "de Make*donya Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilân etti. Başlangıçta yaşanan sorunlara rağ*men Yugoslavya Halk Ordusu Makedonya'dan savaşsız olarak çe*kildi. Makedonya Cumhuriyeti'ni ilk tanı*yan ülkelerden biri Türkiye, diğerleri ise Bulgaristan ve Arnavutluk olurken ba*ğımsızlık yolundaki en büyük engeli Yu*nanistan'ın politikası oluşturdu. Yunanis*tan, Makedonya adının ve Büyük İsken*der zamanından kalma bir sembol olan Vergina güneşinin Makedonya Cumhuri*yeti'nin bayrağında kullanılmasına karşı çıkıyordu. Bunu, kendi geçmişi olarak gör*düğü bir tarihin sahiplenilmesi ve ege*menliği altında bulunan Ege Makedonya*sı üzerinde hak iddiası anlamında yorum-Iuyordu. Yunanistan'ın çabaları sonunda 1992'de Avrupa Birliği Makedonya'yı an*cak ismini değiştirdiği takdirde tanıya*cağını ilân etti. Yunanistan'ın da onayıyla Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedon*ya [311] adıyla Nisan 1993te Birleşmiş Miîletler'e üye olan Makedonya Cumhu*riyeti'nin bağımsızlığı Şubat 1994'te Amerika Birleşik Devletleri tarafından da kabul edildi. Fakat aynı ay içinde Yunanis*tan, Makedonya'ya karşı 1995 Eylülüne kadar devam eden bir ekonomik ambar*go başlattı. Bu tarihte yapılan bir anlaş*mada Makedonya Cumhuriyeti bayrağını değiştirmeyi ve anayasada bazı değişik*likler yapmayı kabul etti. İsim meselesi için bir çözüm hâlâ bulunamamış olup müzakereler devam etmektedir. Bu an*laşmayla Yunanistan Makedonya Cum*huriyeti'ni resmen tanıdı. Böylece Make*donya Cumhuriyeti için diğer uluslararası organizasyonlara katılma yolu açılmış ol*du. Nisan 1996'da Yugoslavya da Make*donya'yı resmen tanıdı.
Makedonya Cumhuriyeti'nin bağımsız*lığını ilân ettikten sonra karşılaştığı en büyük iç çalkantı Slav Makedonyalılar ile Arnavutlar arasındaki etnik bölünmedir. Birinci grup kendini devletin esas ve ku*rucu unsuru olan bir millet (narod) olarak görürken ülkenin batısında çoğunluğu oluşturan Arnavutlar, Yugoslavya döne*mindeki gibi ikinci sınıf ve yalnızca bir azınlık olmak istemiyorlardı. 1992'de poli*sin bir Arnavufu öldürmesi üzerine gös*teriler başladı. Ardından meydana gelen çatışmaların sonunda pek çok önde ge*len Arnavut, ayrılıkçı faaliyetleri gerekçe*siyle tutuklandı. Şubat 1995'te Arnavut öğretim üyeleri tarafından Kalkandelen'-de kurulan Arnavut Üniversitesi hükümet tarafından yasa dışı ilân edildi. 1996 yerel seçimlerinden sonra Arnavut bayrağı yasak edildi. Ar*dından Gostivar'da yapılan gösterilerde bazı göstericilerin polis tarafından öldü*rülmesi gerginliği daha da arttırdı. 1999'-da yaşanan ve yüzbinlerce Arnavut'un göç etmesine sebep olan Kosova krizi Make*donya'yı önemli ölçüde etkiledi. 2001 ba*harında Makedonya'nın batısında başla*yan etnik kargaşa ülkenin tamamında ge*rilimi arttırdı. Ali Ahmeti, Fazli Veliu ve Gezim Ostreni önderliğinde kurulan Arna*vut Millî Kurtuluş Ordusu UÇK adlı örgüt aynı yılın ortalarında Üsküp Karadağı'n-daki Tanushe, Breza ve Malina'dan başla*yarak Kumanova, Üsküp ve Kalkandelen'e kadar geniş bir bölgede faaliyet gösterdi ve Makedon birlikleriyle çatıştı. Komşu ülkelerin de karışmasıyla daha büyük bir krizin yaşanabileceği tehlikesi belirince NATO sorunu çözmek için Haziran 2001'-de bir barış planı hazırlayarak taraflara sundu. Ohri'de yapılan yoğun pazarlıklar sonucu Makedonya Cumhuriyeti hükü*meti Arnavut dilini, yerel yönetimin hak*larının genişletilmesini, polis teşkilâtına, daha çok Arnavut'un alınmasını, Arna*vutça yüksek öğretim haklarının genişle*tilmesini, buna karşılık Arnavutlar silâh*larını NATO birliklerine teslim etmeyi ka*bul ediyordu. Makedonya'da yaşanan sıcak çatışma böylece sona erdirildi. Si*lâhlı örgüt olan Arnavut Millî Kurtuluş Ordusu lağvedildi ve Ali Ahmeti liderli*ğinde siyasî partiye dönüştürüldü.
III. Edebiyat Ve Mimari
1945'teki tesisinden günümüze kadar Makedonca yazılmış büyük bir literatür meydana gelmiştir. Üsküp'te kurulan Millî Tarih Enstitüsü'nde [312] yapılan çalışmalarla Makedon milletinin tarihi yazılmaya başlanmış ve çok sayıda eser verilmiştir. Bu*na benzer çalışmalar, MANU olarak bili*nen Makedonya İlimler Akademisi ve Makedonya Arşivi tarafından da yapılmakta*dır. Üsküp okulu, kısmen tarihî gerçekle*re ters düşse de antik dönemden günü*müze kadar bir Makedon milletinin varlı*ğını ve devamlılığını ortaya koymaya ça*lışmıştır. Bulgar, Yunan ve Makedon ta*rihçiliğinde Makedonya ve geçmişiyle ilgili önemli tezatlar ve tartışmalar sürmektedir.
Osmanlilar'ın son döneminde ve özel*likle XX. yüzyılın başlarında Makedonya'*da Türkçe neşriyat arasında Birlik, El-han, Envâr-ı Hürriyyet, Neyyir-i Ha-kîkat, Hüsün ve Şiir, Hak, Hak Yolu, Hukük-i İbâd, Işık-Zrak, İttihâd-ı Mil*lî, Kasatura, Kosova, Kurşun, Manas*tır, Mücâhede, Mücâhede-i Milliyye, Uhuvvet, Üsküp-Shkupi, Yeni Vakit-Novo Vreme gibi gazete ve dergiler mevcuttu. II. Dünya Savaşı'nm ardından komünist rejim esnasında ve günümüze kadar Birlik gazetesi. Sevinç, Sesler, Tomurcuk gibi dergiler ve Makedonya Meşihatı'na bağlı el-Hilâl gazetesi yayı*mını sürdürmüştür. Üsküp Üniversitesi'-ne bağlı Türkoloji Kürsüsü de faaldir. Baş*ta Üsküp olmak üzere Batı Makedonya'*nın birçok kesiminde Türkçe eğitim veren sekiz yıllık ilkokullar ve liseler de vardır.[313] Müslümanlara ait ders kitapları ve her üç dilde dinî neşriyat yapan Logos-a isimli müessesenin son yıllardaki faaliyetleri de müslüman etnik gruplar için büyük bir önem arzetmektedir.
Osmanlı döneminde gerek Makedonya Cumhuriyeti'nin kapsadığı Vardar Makedonyasfnda gerekse Ege ve Pirin Make-donyası'nda pek çok mimari eser yapılmıştır.[314] Bunların önemli bir kısmı tahrip edilmiş olmakla birlikte halen bu bölgelerde çok sayıda Osmanlı eseri ayaktadır. Söz ko*nusu eserlerin büyük bir kısmı komünist rejimi esnasında (1945-1990) imar plan*lan iddiasıyla yıktırılmıştır. Bunun en be*lirgin örneklerinden biri, Üsküp'teki Ye-lenkapan Camii'nin yıktırılıp yerine Üsküp Üniversitesi binalarının inşa edilmesidir. Kalkandelen ve Gostivar'daki tarihî çarşı camileri de aynı akıbete mâruz kalmıştır. Ayrıca 1963'teki Üsküp depremi çok sa*yıda tarihî eserin yok olmasına sebep ol*muştur.
Makedonya'da Osmanlı döneminden kalan pek çok mimari eserden bir kısmı UNESCO tarafından koruma altına alın*mıştır. Camilerden en meşhurları Üs-küp'teki îsâ Bey Camii, Sultan Murad Ca*mii, Yahya Paşa Camii, Alaca İshak Bey Camii, Murad Paşa Camii, Köse Kadı Ca*mii, Mustafa Paşa Camii, Dükkâncık Ca*mii; Üsküp yakınında Hüseyin Şah Camii, Manastır'daki İshakiye Camii, Hasan Ba*ba Camii. Haydar Kadı Camii, Hamza Bey Camii; Kalkandelen'deki Paşa Camii, Pir-lepe'deki Çarşı Camii, Ohri'deki Tekye Ca*mii. İştip'teki Hüsameddin Paşa Camii, Köprülü'deki Fâzıl Ahmed Paşa Camii'dir. Tekkeler arasında en meşhur olanı Kal*kandelen'deki Harabati Baba ve Üsküp'*teki RifâîTekkesi'dir. Üsküp'te Vardar üzerindeki taş köprü de (Vardar Köprüsü) tarihî eserler arasındadır. Ayrıca Üsküp'te galeriye dönüştürülen Dâvud Paşa Ha*mamı ve Suli Han da sayılabilir.[315]
Makedonya'da 2001 yılının Mart ayın*da başlayan iç savaş neticesinde elli yedi cami tahrip edilmiştir. Bunlar arasında tarihî eser olarak bilinen Pirlepe Çarşı Ca*mii (1475) ve Köprülü'deki Fâzıl Ahmed Paşa Camii (XVIII-yüzyılı Makedon para-militer güçler tarafından tamamen yakıl*mıştır. Savaş esnasında Manastır'daki İshakıye Camii (1506), Hasan Baba Camii (1629), Hamza Bey Camii (XVIII. yüzyıl), Kalkandelen'deki Paşa Camii (1495) ve Harabati Baba Tekkesi (XVI. yüzyıl) kıs*men tahrip edilmiştir.[316] 2003yılında Üsküp Büyük Şehir Belediyesi tarafından Üsküp Taş Köprüsü'ne (Karneni Most) yapılan res*torasyonda kitabesi ve mihrabı yıktırıl*mış, bunun ardından müslüman aydın*lar ve siyasîlerle Makedonya Devleti ara*sında yeni bir siyasî kriz doğmuştur. Aynı şekilde 199O'lı yılların başında Makedon milliyetçileri tarafından Manastır ve Pir-lepe'deki Osmanlı dönemine ait saat ku*lelerinin üzerine takılan haçlar yüzünden de kriz yaşanmış ve bu durum günümüze kadar bir çözüme kavuşturulamamıştır.
Bibliyografya :
G. VVeigand, Ethnographie uon Makedonien, Leipzig 1924; Blaze Koneski, Tomards theMa-cedonian Renaİssance, Skopje 1961, s. 5-42, 94-95; Ayverdi, Avrupa'da Osmanlı Mimarı Eserleri İÜ, tür.yer.; a.e., IV, tür.yer.; A. Sto-janovski, Gradouite na Makedonya od Krajot na XIV do XVII oek, Skopje 1981, s. 5-146; M. Apostolski, Macedoine (Arlicles d'Histoire), Skopje 1981, tür.yer.; G. Todorovski, Makedoni-ja po Balkanskİte uojni, Skopje 1981; a.mlf., Makedonskoto praSanje i reformite üo Make-donija, Skopje 1989; J. de Jong, Der nationale Kern des makedonischen Problems. Ansaetze und Grundlagen einer makedonischen Na-tionalbeıvegung: 1890-1903, Frankfurt-Bern 1982;S.Troebst, Die bulgarisch -jugoslaıuiscke Kontrouerse um Makedonien: 1967-1992, Mün-chen 1983; H. Siljanov, OsoobodiLelnite borbi na Makedonya, Sofia 1983, l-ll; Oktay Aslanapa, OsmanlıDeuriMimarisi,İstanbul 1986, tür.yer.; K. A. Vakalapoulos, Heoturkoi kai Makedon'la: 1908-1912, Thessaloniki 1988; M. Bernath -K. Nehring, Historische Bücherkunde Südos-teuropa, Bd. II Neuzeit: Teill, Osmanisches Reich, Makedonİan, Albanian, München 1988; M. Kiel, Studies on the Ottoman Architecture of the Balkans, Hampshire 1990, tür.yer.; D. Da-kin, The Greek Struggle in Macedonia: 1873-1913, Thessaloniki 1993; L. M. Danfort. The Macedonian Conflİct. Ethnic Nationalism in a Transnational World, Princeton-New Jersey 1995; Yusuf Hamza. Miadoturskata Reuotucija üo Osmanskata /mpen/a, Skopje 1995, tür.yer.; Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk ihtila*linin Kökenleri: 1903-1908, İstanbul 1996; L. Kumbaradzi-Bogoevkî. Osmanliski Spomenici uo Skopje, Skopje 1998, s. 16-133; V. Popovskİ-M. Panov, OpStinite uo Republika Makedonija, Skopje 1998, tür.yer.; V. Georgieva - S. Konechni, Hİstorical Dicüonary of the Republic of Mace*donia, London 1998; Muhammed Aruçİ, "Üs-küp'te Meddah Medresesi", Balkaniar'da İslâm Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul 2002, s. 181-198; Nur Urfalıoğlu, "Günümüz Makedonya' sındaki Osmanlı-Türk Sivil Mimari Örnekleri", a.e., s. 155-166; Os*man Tutal, "Osmanlı Kent Mekanında Hanlar ve Üsküp Hanları", a.e., s. 167-180; M. D. Colovic, "The Clock Towers in Macedonia: A Typological and Stylİstic Analysis", Proceed-ings of the International Symposium on Isla-mic CiuİUsatİon in the Balkans, İstanbul 2002, s. 37-43; Hasan Djilo, "Islamic Manuscripts in Macedonia", a.e., s. 45-48; Z. Pavlov, "Khans-Caravansaries and Bedestens as Part of the Ot*toman Architectural Herİtage in the Republic of Macedonia", a.e., s. 93-111; R. J. Crampton, The Balkans Since the Second World War, Lon*don 2002, tür.yer.; Plaget e Paudekshmerise [ed. Behixhudin Shehapi|, Shkup 2002, s. 26-47; Mehmet Hacısalihoğlu, Die Jungtürken und die Mazedonische Frage: 1890-1918, München 2003; ismail Eren, "Turska Stampa u Jugoslaviji (1866-1966)", POF, XIV-XV (1969), s. 359-395; B. Rt. v.dğr., "Makedonci", Enciklopedija Ju-goslauîje, Zagreb 1962, V, 600-623; A. Uc. "Ma*kedonija", a.e.,V, 623-690; "Balgarija", Kratka Batgarska Enciklopedija, Sofia 1966,1, 321-405; "Makedonija", a.e., İM, 323-324. Mehmet Hacısalihoğlu
Balkan yarımadasında bir ülke.
I. Fizikî Ve Beşer Coğrafya
II. Tarih
III. Edebiyat Ve Mimari
Avrupa'nın güneydoğusunda kabaca elips biçiminde bir ülke olan Makedonya Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Bulgaris*tan ve Yunanistan ile komşudur. Yere! resmî adı Republika Makedonija (Make*donya Cumhuriyeti), uzlaşılarak benimsen*miş adı (konvensiyonel ad) Stara Jugoslo-venska Republika Makedonija Eski Yugos*lav Cumhuriyeti Makedonya-The Former Yu*goslav Republic of Macedonia olan ülkenin yüzölçümü 25.333 kmz, nü*fusu 2.046.209'dur (2001). Yerli müslüman etnik grupların itirazlarına uğrayan resmî istatistiklere göre bu nüfusun % 66,6'sı Makedon. % 22,7'si Arnavut, % 4'ü Türk, % 2,2'si Çingene, % 2,1'i Sırp ve % 2,4'ü diğer etnik gruplardır. Tek meclisli, çok partili cumhuriyetle yönetilen Makedonya'nın başşehri Üsküp [296] diğer önemli şehirleri Manastır.[297] Kumanova (64.191) Pirlepe [298] ve Kalkandelen'dir. [299]
I. Fizikî Ve Beşerî Coğrafya
Dağlık bir ülke olan Makedonya, çok yaşlı araziyle kaplı olmasına rağmen ya*kın jeolojik dönemdeki tektonik hareket*ler (kınlmalarve yükselmeler) sonucunda gençleşmiş bir arazi görünümü kazan*mıştır.[300] Ülkenin en yüksek noktası 2733 metreye ulaşan Golem Korab zirvesidir. Başlıca çukur alanlar ise Üsküp, Manastır ve güneydoğudaki Ustrumca (Strumica) havza*larıdır.
Ülkede hâkim olan iklim tipi soğuk kış*lar ve sıcak, kurak yazlarla dikkati çeken karasal iklimdir. Doğal bitki örtüsü olarak dağlık kesimlerde sık orman örtüsü bulunur. Çukur alanlarda yaz mevsiminde bozkır görünüşü hâkimdir.
Makedonya'da en önemli akarsu başşe*hir Üsküp'ten geçerek ülkeyi ikiye bölen Vardar nehridir. Yunanistan'a geçtikten sonra Ege denizine ulaşan bu akarsu ül*kenin âdeta simgesi haline gelmiştir. Me*selâ tarihî Makedonya bölgesini günü*müzde Bulgaristan Bulgaristan Makedonyasi ve Yunanistan (Yunanistan Makedonyası) sınırlan içinde kalan kesimle*rinden ayırabilmek için buraya coğrafya*da Vardar Makedonyası da denilmekte*dir. Ülkenin sahip olduğu irili ufaklı göller arasında sınırlan üzerinde bulunan üç ta*nesi önemlidir. Bunlar Makedonya-Arna*vutluk sının üzerinde Ohri, Makedonya -Yunanistan sınırı üzerinde Doyran ve bir kısmı Makedonya, bir kısmı Arnavutluk, bir kısmı da Yunanistan sınırlan içinde yer alan Prespa gölüdür.
Topraklarının dörtte birinden azı ekilebilir olup 2001 istatistiklerine göre millî gelirin % 10'u tarıma, % 32'si endüstriye. % 58'i hizmetler sektörüne dayanır. Tarım ülkenin az engebeli kesim*leriyle çukur alanlarında çeşitlilik kaza*nır. Pirinç, tütün ve buğday ekiminin ya*nında çeşitli meyveler (üzüm ve özellikle karaerik) yetiştirilir. Yugoslavya Federas*yonu döneminde dev boyutlu sanayi ku*ruluşları [301] yapıldıysa da bunların kuruluş yerleri iyi seçilemedi*ğinden ülke ekonomisine fazla yararlı ola*madı. Metal sanayii dışında başlıca sanayi kollan tekstil, ağaç ürünleri ve tütün en-düstrisiyle ilgilidir. Ülkedeki başlıca yer altı zenginlikleri krom, çinko, manganez, tungsten ve demirdir.
Makedonya Cumhuriyeti'ndeki nüfu*sun % 67'si Makedon Ortodoks, % 30'u müslüman ve % 3'ü diğer mezhep veya kiliselere mensuptur. Müslüman kaynak*ları müslumanların % 45'i bulduğunu ve resmî istatistiklerin doğru olmadığını id*dia etmektedir. Slavlar, milâttan sonra VI. yüzyılın sonu ve VII. yüzyılda Balkan-lar'a göç ettikleri zaman Bizans kilisesi*nin etkisi altına girmişlerdi. 863'te Oh-ri'ye gelen Aziz Naum (Sveti Naum) bura*daki Slavlar'ı Ortodoksluğa kazandırdı. Makedonya'yı da içine alan Bulgar Dev*leti 870te Hıristiyanlığı kabul edince bu din Slavlar arasında iyice yayıldı. Ohrili Aziz Kliment [302] Ohri Edebiyat Okulu'nu kurdu. Bölgedeki dinî hayatın merkezini oluşturan Ohri 1000 yıllarında başpiskoposluk haline geldi ve bu konumunu yüzyıllar boyunca korudu. Osmanlı Devleti'nin, İstanbul'un alınışından sonra otosefal Balkan kiliselerini Fe*ner Rum Ortodoks Patrikhânesi altında birleştirmesinin ardından da varlığını sürdüren Ohri başpiskoposluğu 1767'de Osmanlı hükümeti tarafından kaldırıldı. Doğrudan Fener Rum Ortodoks Patrikhâ-nesi'ne tâbi olan bölge hıristiyanları, 28 Şubat 1870'te Bulgar ekzarhlığının ku*rulmasıyla büyük ölçüde patrikhaneden ayrılarak Bulgar ekzarhlığına geçti. Ek-zarhlık okulları kapatılınca bölgedeki hı-ristiyanlar Sırp din adamlarının etkisi al*tına girdi. Yugoslavya içinde federal bir cumhuriyet haline gelen Makedonya'da 1958'de Ohri'de Slav Makedonlan'nı içine alan ve kendini Ortaçağ'daki Ohri başpis*koposluğunun devamı olarak gören bir Makedon Ortodoks kilisesi (Makedonska Pravoslavna Crkva kuruldu. Günü*müzde Makedonya Cumhuriyeti'ndeki Makedon Ortodokslar bu kiliseye tâbidir. Balkanlar'da Osmanlı hâkimiyetinin kuru*luşuyla Arnavutlar'ın ve bir kısım Slav halkın Müslümanlığa geçişi ve Türkler'in yoğun yerleşmeleri sonucu bölgede önemli bir müslüman nüfus oluşmuştu. Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle müslümanlann sayısında önemli bir azal*ma görüldü. Özellikle Doğu Makedonya'-daki Türkler'in büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya'da ise hem Türkler'in hem Arnavutlar'ın büyük bir kısmı Türkiye'ye göç etti, bu göç halen sürmektedir. Res*mî istatistiklere göre 1921'de 118.778 (% 14,9) olan Türk nüfusunun 1994 nüfus sayımında 78.019'a(% 4) düştüğü görül*mektedir. Bugün Makedonya'daki müs*lüman varlığın çoğunluğunu batı Make*donya'daki Arnavutlar teşkil etmektedir.
Osmanlı döneminden sonra buradaki müslümanların dinî hayatıyla ilgilenen ve doğrudan Saraybosna'ya (Sarajevo) bağlı Vakufska Direkcija, sonra da Makedonya İslâm Birliği Meşihatı adı altındaki dinî ku*ruluş halen faaliyetini sürdürmektedir.
Söz konusu kuruluşa bağlı on üç müftü*lük mevcuttur. Günümüzde bu meşihatın idaresinde Üsküp'te faaliyet gösteren îsâ Bey Medresesi İmam Hatip Lisesi ve bir İlahiyat Fakültesi mevcuttur. 1987'den itibaren Makedonca, Arnavutça ve Türk*çe olarak aylık el-Hilâl adlı bir gazete ya*yımlanmaktadır. Her üç dilde dînî neşriyat da kısmen yapılmaktadır.
Üsküp'te 1918-1945 yılları arasında Os*manlı usulüyle çalışan üç medrese mev*cuttu (Meddah Medresesi, Kral Aleksan-dar Medresesi, îsâ Bey Medresesi], Ayrıca Üsküp'te II. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında faaliyet gösteren Yücel Teşki*lâtı, Makedonya'daki Türkler'in millî so*runlarını dile getirmiş ve mensuplarının büyük bir kısmı komünist rejim tarafın*dan idam edilmiştir.
Makedonya Cumhuriyeti'nde nüfusun % 70'i Makedonca, % 22,7'si Arnavutça, % 4'ü Türkçe, % 3'ü Sırpça-Hırvatça-Boşnakça konuşmaktadır. Günümüzde resmî dil olarak kullanılan Makedonca. II. Dünya Savaşı sonunda tesis edilen Make*donya Devleti ve milletinin yazı dili olarak hükümetin inisiyatifiyle oluşturulmuştur. Mayıs 194S'te Kiril alfabesi Makedonya Halk Cumhuriyeti'nin resmî alfabesi ola*rak kabul edilmiş, yazı dili oluşturulurken de özellikle Orta ve Batı Makedonya'da konuşulan lehçe esas alınmıştır. Make-donca'nın grameri Bulgarca'nın grame*rine çok yakın olmakla birlikte kelime hazinesinin Sırpça'dan çok etkilendiği ve Bulgarca yazı diliyle önemli farklılıklar oluştuğu görülmektedir. Ancak Bulgar tarafı Makedonya Slavlan'nın Bulgar ve orada konuşulan dilin Bulgarca olduğunu, Makedon milleti veya Makedonca diye bir dilin bulunmadığını iddia ederek Make*donya meselesine II. Dünya Savaşı'ndan sonra "dil kavgası" adı altında yeni bir bo*yut kazandırdı. Makedonya Cumhuriye*ti'nin bağımsızlığını ilânı üzerine bu kavga yeniden alevlendi. Bulgar hükümeti*nin Makedonca'yı ayrı bir dil olarak kabul etmemesi yüzünden yaşanan gerilim, 199O'lı yılların sonuna doğru özellikle Av*rupa Birliği'nin etkisiyle Bulgar hüküme*tinin Makedonca'yı kabul ettiğini bildir-mesiyle azaldı. Fakat Bulgar kamuoyun*da, okul kitaplarında ve tarih yazımında Makedonca ve Makedon milletiyle ilgili görüşlerde bir değişiklik olmadı. Günü*müzde Bulgar asıllı olduğunu kabul eden Makedonlar'a ve Bulgaristan üniversite*lerinde öğrenimlerini sürdüren Makedon öğrencilerin büyük bir kısmına Bulgaris*tan Devleti tarafından vatandaşlık veril*mektedir ve olayın yeni bir boyut kazan*dığı görülmektedir.
II. Tarih
Eskiçağ'larda Makedonya adı verilen kesim güneyde Therme körfezi, batıda Haliakmon nehri ve kuzeyde Axios nehri arasındaki bölgeyi, doğuda Axios vadisin*den Strymon nehrine kadar uzanan alanı ve Strymon'un doğusundaki Philippi ova*sını kapsamaktaydı.
Yunan asıllı oldukları öne sürülen Ma*kedonlar Yunanca Makedonesl, milâttan önce 1200'lerden sonra bugünkü Selânik'e yakın Aigai civarına yerleşmeye baş*ladı. Milâttan önce VII. yüzyıldan İtibaren Argead hanedanlığına mensup bir kral tarafından yönetildi. Milâttan önce 510-479 yılları arasında Pers İmparatorluğu'-na bağlandı, Persler'in çekilmesinin ar*dından I. Aleksander zamanında egemen*lik bölgesini yaklaşık dört kat genişletti. Makedonya'nın zengin madenleri ve ke*resteleri sebebiyle Atina tarafından mi*lâttan önce IV. yüzyılda gittikçe artan şe*kilde tehdit edilmesi sonucu çıkan savaş Makedonlar'ın galibiyetiyle sonuçlandı. Atina ile yaşanan bu çatışmalar dönemin*de bazı Yunanlılar, Makedonlar'ın krallık hanedanı da dahil olmak üzere Yunan asıllı değil "Barbarlar" olduklarını ileri sürdüler. Bu iddiada, siyasî çatışmalar ya*nında Makedon devlet ve sosyal yapısı*nın Yunan poleislerinden çok farklı oluşu önemli bir rol oynuyordu. Ayrıca Makedon lehçesi Yunanca kökenli olmakla birlikte İlir ve Trak dillerinin etkisi altında kalmıştı ve Yunanlılar tarafından anlaşılamamak*taydı. Makedonya'nın merkezi milâttan önce V ve IV. yüzyıllardan itibaren Pella şehri oldu. II. Filip zamanında [303] Makedonya Balkanlar'ın en büyük gücü haline gelerek Yunan şe*hirlerinin önemli bir kısmını hâkimiyeti al*tına aldı. Büyük İskender [304] babasının fetih politikası*nı sürdürdü. Anadolu'ya geçti ve Hindis*tan'a kadar ilerledi. Büyük İskender'in milâttan önce 323'te Babylon'da ölümü üzerine Makedonya'da ve ele geçirilen bölgelerde generaller arasında büyük bir iktidar mücadelesi başladı. Bu kargaşa döneminde milâttan önce 310'da Argead hanedanının son temsilcisi de öldürüldü. Milâttan önce 276'da Büyük İskender'in subaylarından birinin torunu hâkimiyeti eline geçirerek Antigonlar hanedanlığını kurdu. Fakat Makedonlar'ın Yunan şehir*leri üzerindeki egemenliği gittikçe zayıf*ladı. Makedonya Kralı V. Phillipp'in Roma İmparatorluğu'na Karşı Hannibal ile itti*fakı üzerine başlayan Makedonya savaş*ları [305] so*nunda Makedonya Krallığı ortadan kaldı*rıldı ve Makedonya Roma'nın hâkimiyeti altına girdi.
Roma İmparatorluğu'nun idaresinde Makedonya Amphipolis, Thessalonike, Pella ve Herakleia'da merkezleri bulunan ve birbirinden ayrı yönetilen dört bölge*ye taksim edildi. Milâttan önce 150-148'-de çıkan isyanlar üzerine tek bir eyalet ha*line getirilerek sınırları Adriyatik denizine kadar genişletildi. Yunanistan'ın korun*masında stratejik önemi büyük bir sınır eyaleti olan Makedonya'nın valisi Sela*nik'te oturmaktaydı. Roma'nın askeri ha*rekâtını Tuna nehrine doğru kaydırmaya başlaması ve milâttan sonra 45-46'da Moesia adlı yeni bir sınır eyaletinin kurul*masıyla önemi azalmaya başladı. Milâttan sonra 395te Doğu Roma (Bizans) İmpara-torluğu'nda kalan Makedonya, milâttan sonra III. yüzyıldan itibaren Sarmat ve Cermen kavimlerinin akınlarına sahne oldu, Gotlar tarafından yağmalandı. VI. yüzyılın sonlarına doğru Slav kavimleri ve Avarlar Selanik önlerine kadar ilerledi ve Makedonya'da Slav kavimleri yerleşmeye başladı. Ancak VIII. yüzyılda Bizans İmpa*ratorluğu tarafından Makedonya eyaleti tesis edilerek bölge daha sıkı bir kontrol altına alındı. IX. yüzyılda Makedonya Bul-garlar'ın yönetimine girdi. 1018'de Bul*gar Krallığı'nın ortadan kaldırılmasıyla yeniden Bizans idaresine geçti. Sırp Kralı Stefan Duşan zamanında (1331-1355) Sırp Krallığı topraklarına katıldı.
Makedonya, 1389 Kosova Savaşı'nda Sırp ve müttefik güçlerinin yenilmesin*den sonra Osmanlı hâkimiyeti altına gir*di. Osmanlı idaresinde Makedonya ismi unutuldu. Fakat Balkanlar'da Osmanlı hâ*kimiyetinin sarsıntıya uğramasıyla XIX. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa'da yeniden kullanılmaya başlandı. Özellikle 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'nın ardın*dan yeni kurulan Balkan ülkeleri arasın*da da yaygınlaşan bu İsim, Osmanlı hükümeti tarafından ayrılıkçı bir anlam taşıdı*ğı gerekçesiyle resmen kullanılmadı. Eski Makedonya'nın kapsadığı bölge, Osmanlı Devleti'nin merkezî idaresi altında Ru*meli eyaletinin bir parçası durumundaydı. XIX. yüzyılda ise elviye-i selâsenin sınırları (Selanik, Manastır ve Kosova vilâyetleri) içinde yer alıyordu. Selanik vilâyeti hemen hemen bütünüyle eski Makedonya sınır*ları içinde kalmakla birlikte merkezi Üs-küp şehri olan Kosova vilâyetinin yalnızca güney bölgeleri eski Makedonya sınırları içine giriyordu. Manastır vilâyeti Make*donya sınırlarının batısındaki pek çok Arnavut şehrini kapsıyordu. Makedonya is*mi güneyde Ege denizi ve Aliakmon (Bistrica) nehrine, kuzeyde Şardağı, Üsküp Karadağı.[306] Kozjak ve Osogovo dağlarına, doğuda Mesta (Nes-tos) nehrine ve batıda Korab, Jablanica, Mokra ve Pindos dağlarına kadar uzanan bir bölgeyi tanımlamaktaydı. Bu sınırlar içinde Selanik (Thessalonike), Manastır ve Üsküp gibi vilâyet merkezlerinin yanında Siroz (Serres), Drama, Kavala, Petric, Men*lik (Melnik), Nevrekop (Goce Delcev), Razlog, Cum'a-i Bâlâ (Blagoevgrad), Ustrumca (Strumica), Doyran, Kukuâ, Gevgeli, Vodina (Edessa), Karaferya(Veroia), Katerine, Sel-fice (Serbia), Kozani, Kesrİye (Kastoria), Florina, Ohri, Pirlepe (Prilep), Debre (Debar), Köprülü (Veles), İştip (Stip), Koçana, Krtova, Kumanova, Kalkandelen, Gostivar gibi kaza ve sancak merkezleri de bulu*nuyordu. XV-XVIII. yüzyıllar boyunca Os*manlı idaresi altında bazı kesimlerinin Batılı güçlerle yapılan savaşlar sebebiyle kısa süreli işgalleri dışında önemli bir si*yasî ve sosyal olayla karşı karşıya kalma*yan bölge XIX. yüzyıldan itibaren çalkan*tılı bir döneme girdi. XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde bölgede kalabalık bir Türk müslüman nüfusu mevcuttu. Türkler'in yanında Bulgarca konuşan Slavlar, Rum*lar. Manastır ve Üsküp çizgisinin batısın*da kalan şehirlerde yoğunlaşan Arnavut*lar, Sırplar, özellikle Selanik şehrinde nü*fusun önemli bir kısmını oluşturan yahu-diler. Çingeneler vb. etnik gruplar bulun*maktaydı. Bu etnik çeşitlilik dışında Makedonya'da yaşayan halk farklı din ve mezheplere mensuptu (müslümanlar, Or*todoks ve Katolik hiristiyanlar, yahudiler). Türkler yanında Arnavutlar'ın önemli bir kısmı ve Slavca konuşan bir grup halk (Torbeşler ve Pomaklar) müslümanları, Rumlar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar'm önemli bir kısmı Ortodoks hıristiyanlan oluşturuyordu. Ortodoks hıristiyanlar İs*tanbul'daki Fener Rum Ortodoks Patrik-hânesi'ne tâbi idi. Patrikhane XVIII. yüz*yılın sonlarından itibaren Rumca eğitim veren cemaat okulları açmaya başladı, özellikle Yunanistan'ın bağımsızlığından (1830) sonra bu okul sistemini Ortodoks-lar'ın yaşadığı bölgelerde yaygınlaştırdı. Ayrıca Rumca, XIX. yüzyılda Balkanlar'da Rum tüccarların faaliyetleri neticesinde belli başlı ticaret dili haline gelmişti. Bu durumu Bulgarların patrikhane yoluyla Rumlaştırılması olarak algılayan bir kısım Bulgarlar, gittikçe yaygınlaşan milliyet fi*kirlerinin de etkisiyle yüzyılın ortalarından sonra millî bir Bulgar kilisesinin kurul*masını talep etmeye başladı. Bu da Bul-garlar'la patrikhane ve Rumlar arasında uzun süren bir mücadelenin başlamasına sebep oldu. Neticede Rusya'nın da etki*siyle 1870'te birferman yayımlanarak Bulgar ekzarhlığının kurulmasına izin ve*rildi. Bulgar nüfusunun yoğun olarak ya*şadığı belli bölgeler Bulgar ekzarhlığının yönetimine verilirken fermanda başka bölgelerdeki Ortodoksların üçte ikilik ço*ğunluğu sağladıkları takdirde Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinden ayrılıp Bul*gar ekzarhlığına geçebilecekleri belirtili*yordu. 1870'İ takip eden yıllarda patrik*hane örneğindeki gibi Bulgarca eğitim ve*ren bir okul sistemi kuran Bulgar kilisesi Makedonya bölgesine doğru yayılmaya başladı. Bunun sonucunda Makedonya'-daki Ortodoks nüfus Bulgar ekzarhlığına ve Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi'ne tâbi olanlar şeklinde ikiye ayrıldı. XX. yüz*yılın başlarında diğer Ortodoks gruplar da gittikçe artan bir şekilde kendi millî kili*selerini kurma çabası içine girdi.
Makedonya Meselesi (1878-1913). 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı'ndan son*ra yapılan Ayastafanos Antlaşması ile kurulan Büyük Bulgaristan, Makedonya bölgesini de büyük ölçüde içine almaktay*dı. Aynı yıl imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastafanos Antlaşması geçerliliğini yiti*rirken Büyük Bulgaristan da üçe bölündü. Tuna vilâyetini içeren kısım Bulgaristan Prensliği olarak tesis edilirken güney böl*gesi Doğu Rumeli adı altında özerk bir eyalet haline getirildi. Makedonya bölge*sini kapsayan kısım ise reformlar yapıl*ması şartıyla Osmanlı idaresine bırakıldı. Bulgaristan Prensliği 1885'te Doğu Ru*meli vilâyetini ilhak etti. Ardından Make*donya'yı hedef aldı. Makedonya'daki Yunan etkisini kırmak ve oradaki Bulgar varlığını güçlendirmek için Bulgar ekzarh*lığının aracılığıyla aktif bir kilise ve okul siyaseti izledi. Bulgar etkisi gittikçe yayıl*maya başlayınca Sırp hükümeti benzeri bir siyaset uygulamaya başladı. Aynı şe*kilde patrikhane ve Yunan hükümeti de karşı faaliyetlerini arttırdı. Böylece XIX. yüzyılın sonlarında Makedonya'da bir çe*şit kültür savaşı yaşanmaya başlandı. Ma*kedonya'da çoğunluğun kendi soydaşla*rında olduğunu gösteren propaganda amaçlı pek çok Bulgar, Sırp ve Rum ista*tistikleri yayımlandı. 1900'de Makedonya nüfusunun köy köy etnik gruplara göre istatistiğini hazırlayan Bulgar ekzarhhâ-nesi müfettişi Vasi! Kınçov, Makedonya'da 1.032.533 hıristiyan ve 148.803 müslüman olmak üzere toplam 1.181.336 Bul*gar'ın yaşadığını, buna karşılık 499.204 Türk'ün. 228.702 Rum'un, 128.711 Ar-navut'un ve daha az miktarlarda diğer etnik grupların bulunduğunu iddia edi*yordu. Rum tarafınca hazırlanan istatis*tiklerde ise Makedonya'daki Rumlar'ın Bulgarlar'dan daha çok olduğu, meselâ Nicolaides Cleanthes tarafından 647.384 Rum'a karşılık427.644 Bulgar'ın yaşadığı öne sürülüyordu. Makedonya'da sayıları oldukça az olan Sırp tarafı da çoğunluk id*dialarında bulunuyordu. Nitekim Spiridon Gopcevic, Makedonya'da 1.S40.S00'ü hı*ristiyan ve 507.820'si müslüman olmak üzere toplam 2.048.320 Sırp bulunduğu*nu, diğer etnik grupların tamamının top*lamının 83S.100 olduğunu belirtiyordu. Bu iddialara karşılık Osmanlı müfettiş-i umûmîsi (genel valisi) Hüseyin Hilmi Paşa 1904'te elviye-i selâsede bir nüfus sayımı yaptırdı. Fakat bu sayım vilâyet sınırlarına göre yapıldığından Makedonya'ya dahil edilmeyen, müslüman Arnavutlar'ın yo*ğun olarak yaşadığı Kosova ile Arnavut-luk'un doğu bölgelerini de içine alıyor*du. Buna göre Selanik, Manastır ve Koso*va vilâyetlerinde 1.508.307 müslüman, 896.497 Bulgar, 307.000 Rum, 100.717 Sırp, 99.000 Ulah bulunmaktaydı. G. VVeigand, Makedonya'daki etnik grupları büyüklüklerine göre Bulgarlar, Türkler, Rumlar, Arnavutlar, Ulahlar, yahudiler, Çingeneler, Sırplar ve diğer etnik gruplar olarak sıralamıştır. Makedonya'nın nü*fusu hakkında kesin bir bilgi verileme*mekle beraber bu istatistiklerden de yola çıkarak nüfusun yaklaşık yarısının müslüman, diğer yarısının hıristiyan ol*duğu düşünülebilir. Aynı problemler gü*nümüzde de sürmekte, kesin bilgiler verilmemektedir. Bugün de nüfusun yakla*şık yansının müslüman olduğu ileri sü*rülmektedir.
1878 Ayastafanos Antlaşması ile bazı Arnavut bölgelerinin Balkan devletlerine verilmesi Arnavutlar'ın Prizren'deki Priz-ren Cemiyeti'nin (Lidhja e Prizrenit) tepkile*riyle karşılaşırken aynı yıl imzalanan Ber*lin Antlaşması, Makedonya'daki Bulgar-lar'ın tepkisine, Kresna ve Razlog isyanı*na yol açtı. Sofya'da bulunan bir grup Ma*kedonyalı Öğrenci 1893'te Makedonya'nın özerkliğini elde etmek amacıyla İç Make*don İhtilâl Örgütü'nü [307] kurdu. 189S'te Bulgar hüküme*tinin de desteğiyle Yüksek Makedonya Komitesi oluşturuldu. Aynı yıl bu komite Bulgar hükümetiyle iş birliği içinde Avru*pa ve Rusya kamuoyunun dikkatini Ma*kedonya'ya çekmek amacıyla Melnik isya*nını hazırladı. 1897 Osmanlı-Yunan sava*şı, Osmanlı Devleti'nin galibiyetiyle bitme*sine rağmen büyük devletlerin müdaha*lesiyle Gİrife özerklik haklan verilmişti. Böyle bir müdahalenin Makedonya için de sağlanabilmesi amacıyla ihtilâlci ör*gütler daha kapsamlı bir isyan hareketi hazırlamaya yöneldi. Makedonya'da iyi*ce örgütlenen İç Makedon İhtilâl Örgü*tü 1898'den itibaren silâhlı çete hareke*tine başladı ve Makedonya'yı etkisi altına aldı. Avrupa'nın müdahalesini sağlaya*bilmek için 1902'deCum'a-i Bâlâ'da bir isyan başlattı. Osmanlı kuvvetleri tarafın*dan bastırılan bu isyanın ardından Avru*pa devletlerinin talebi üzerine Osmanlı hükümeti vilâyet-i selâsede reform yapıl*masını kabul etti. 1902 sonlarından itiba*ren söz konusu üç vilâyet bir müfettiş-i umûmî tarafından yönetilmeye başlandı. 1903 başlarında Makedonya ile en çok ilgilenen büyük devletler Rusya ve Avus*turya-Macaristan İmparatorluğu. Viya-na'da kararlaştırdıkları reformların Osmanlı hükümeti tarafından kabul edil*mesini ve Makedonya'da uygulanmasını istedi. Osmanlı hükümetince kabul edi*len bu reform paketi İç Makedon İhtilâl Örgütü'nün beklentilerini yerine getir*mekten uzaktı. Makedonya'ya daha ge*niş özerklik haklan sağlamak isteyen örgüt 1903 yazında meşhur İlinden isyanını başlattı. İsyancıların kısmî ba*şarılarına rağmen İlinden isyanı Osman*lı kuvvetlerince bastırıldı. Makedon*ya'daki isyan ve kargaşa üzerine Rus*ya ve Avusturya-Macaristan imparator*ları Eylül 1903'te Mürzsteg'de buluşarak yeni bir reform paketi hazırladı. Diğer büyük devletlerin de onayladığı Mürzsteg reform paketine göre Makedonya'nın ıslâhı için buraya Avrupa'dan askerî ve sivil temsilciler gönderilecek ve bunlar mü-fettiş-i umûmî ile birlikte çalışacaktı. Os*manlı hükümeti, egemenlik haklarının ze*delendiği gerekçesiyle önce kabul etmek istemediği bu paketi büyük devletlerin ortak baskısı sonucu onaylamak zorunda kaldı ve böylece Makedonya'da reform dönemi başlamış oldu.
Silâhlı Bulgar-Makedon örgütlerinin fa*aliyetleri Yunanistan'ın Makedonya'daki durumunu oldukça zayıflatmıştı. Daha aktif bir Makedonya siyaseti uygulayarak Makedonya'yı Yunanistan topraklarına katmak isteyen Yunanistan, Selanik baş*konsolosu ve sözde konsolosluk memu*ru olarak gönderilen subaylar aracılığıyla 1904'te Makedonya'da sistematik bir Rum çete hareketi başlattı. Rum çetele*ri, Bulgar-Makedon örgütlerinden zarar gören müslüman halk tarafından ve böl*gedeki memurlardan yer yer destek alı*yordu. Aynı yıl içinde Sırp hükümeti de Makedonya'da sistematik bir Sırp çete hareketini organize etti. Sırp ve Rum çe*te hareketleri, kendi içinde sağcılar ve solcular olarak ikiye bölünmüş olan İç Ma*kedon İhtilâl Örgütü'ne karşı kısa sürede önemli başarılar elde etmeye başladı. Bulgar ekzarhlığma geçmiş pek çok köy yeniden Fener Rum Ortodoks Patrikhâ-nesi'ne döndürüldü. Ulahlar'ın patrikha*neden ayrılma talepleri 1905"te kendi ki*liselerini kurma hakkını elde etmeleriyle sonuçlandı. Bunun üzerine Rum çeteleri Ulahlar'ı da hedef aldı.
1906'da Selânikte Jön Türkler tarafın*dan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu*ğunda Makedonya'da etnik çatışmalar ve kanlı çete savaşları bütün hızıyla sürüyor*du. Makedonya müslümanlarınm Makedonya'daki gelişmelere bir tepkisi olarak kurulan bu örgüt, 1907'de Paris'teki Os*manlı Terakki ve İttihat Cemiyeti ile onun adı altında birleşerek dahilî merkez-i umûmî (Osmanlı sınırları içindeki merkez komite) haline geldi. Makedonya'da çar*pışan komitelerle de bağlantıları bulunan örgüt, Selanik'teki Üçüncü Ordu'da çete*lerin takibiyle görevli birçok subayı Jön Türk hareketine kazandırmayı başardı. Haziran 1908'de İngiliz ve Rus hüküm*darlarının Reval'de bir araya gelerek Ma*kedonya'daki Osmanlı hâkimiyetini orta*dan kaldıracağı iddia edilen yeni bir re*form paketi hazırlamaya başlamaları Jön Türkler'i, Osmanlı Devleti'nin haklarını korumakta yetersiz kaldığını iddia ettik*leri II. Abdülhamid rejimine karşı isyana şevketti. Makedonya'da Enver Bey ve Niyazi Bey gibi subaylar tarafından yürütü*len isyan Jön Türk ihtilâli olarak tarihe geçti ve 24 Temmuz 1908'de Abdül-hamid'in II. Meşrutiyet'i ilân etmesiyle sonuçlandı. 1908 ihtilâlinin ardından Makedonya'da yeni bir dönem başladı. Mürzsteg reform hareketine son verildi, silâhlı komiteler siyasî partilere ve meş*rutiyet kulüplerine dönüştürüldü, genel seçimler yapılarak Makedonya bölgesin*den Türk, Arnavut, Rum, Bulgar-Make*don. Sırp, Ulah ve yahudi mebuslar Os*manlı Meclis-i Meb'ûsanı'na girdi. Ancak İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin. Makedon*ya'daki farklı siyasî gruplarla Makedonya meselesini Osmanlı Devleti'nin menfaat*lerine uygun olarak çözmek için yaptığı pazarlıklar ve görüşmeler başarı sağla*madı. Bunda bir yandan İttihatçıların ka*tı merkeziyetçi politikaları, öte yandan Makedonya'daki parti ve örgütlerin ayrı*lıkçı millî mücadelelerinden vazgeçme*meleri ve komşu devletlerle iş birliği için*de olmaları önemli rol oynadı. Makedon*ya'daki gruplarla pazarlıklar yoluyla an-laşamayacağını gören İttihat ve Terakkî hükümeti, etnik kimliği Ön plana çıkaran siyasal partileri ve her türlü silâhlı hare*keti yasakladı. Bu önlem Makedonya'yı merkezî otoritenin kontrolü altına alma*ya yetmedi. Bunun üzerine 1910'da Ar*navutluk'ta başlatılan silâh toplama hare*keti Makedonya'da da sürdürüldü. Make*donya'daki siyasal örgütlerin direnci üze*rine sert askerî önlemler alındı. 1908'de tam bağımsızlığını ilân eden Bulgaristan, Avrupa'da ve büyük devletler nezdinde yeniden Osmanlı hükümeti aleyhine şikâ*yetlere ve Makedonya'daki soydaşlarının Jön Türkler tarafından zorla Türkleştiril-diği şeklinde propagandaya başladı. Osmanlı hükümetinin önlemleri karşısında Makedonya'da o zamana kadar elde et*miş oldukları nüfuzu kaybetmekten kor*kan Balkan devletleri, Rusya'nın da des*tek ve telkinleriyle 1912'de bir ittifak ku*rarak Osmanlı Devleti'ne savaş ilân etti Mayıs 1913'te imzala*nan Londra Antlaşması ile sona eren sa*vaşta Osmanlı Devleti diğer bölgeler ya*nında Makedonya'yı bütünüyle kaybetti. Savaş esnasında ağır katliamlara mâruz kalan Makedonya müslümanları, sonraki yıllarda Balkan devletlerinin baskılarına mâruz kalarak bölgeden kaçmaya ve göç etmeye başladı. Fakat Balkan ittifakını meydana getiren devletler Makedonya'*nın paylaşımı konusunda anlaşamadılar. Yunanistan, Sırbistan ve Romanya birle*şerek Bulgaristan'ı II. Balkan Savaşı'nda yenilgiye uğrattı. Ağustos 1913te Bükreş Anlaşması ile sona eren savaşta Make*donya'nın büyük bir kısmı Yunanistan ve Sırbistan'ın eline geçti. Yunanistan mer*kezi Selanik olmak üzere Ege Makedon-yası'na. Sırbistan Üsküp ve Manastır'ı da içine alan Vardar Makedonyası'na hâkim oluyordu, Bulgaristan'ın elinde ise yalnız*ca Makedonya'nın kuzeydoğusundaki Pi*rin Makedonyası kalmıştı.
Makedonya'yı Bulgar anavatanının bir parçası olarak gören Bulgaristan Balkan savaşlarının getirdiği sonucu kabullen*mek istemedi. 1. Dünya Savaşı'na Ekim 1915'te Almanya'nın müttefiki olarak gi*rip Sırbistan'ın idaresindeki Vardar Ma-kedonyası'nı işgal etti. Ege Makedonyası üzerinde de hak iddia etmeye başlayarak buranın doğu kesimini ele geçirdi. I. Dün*ya Savaşı, İtilâf devletlerinin yanında yer alan Sırbistan ve Yunanistan'ın galibiye*tiyle neticelenince Bulgaristan tekrar eski sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Savaş sonunda yapılan Versailles Antlaşma-sı'nda (28 Haziran 1919) Bükreş Antlaş-ması'nın Makedonya için getirdiği şartlar onaylandı.
I. Dünya Savaşı Sonrası. I. Dünya Savaşı'ndan itibaren Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan elde ettikleri topraklardaki egemenliklerini kuvvetlendirici önlemle*ri arttırdı. 27 Kasım 1919'da Yunanistan ve Bulgaristan arasında gönüllü ahali de*ğişimi anlaşması yapıldı. Ege Makedon-yası'nın Yunanlaşmasındaki en önemli et*kenlerden biri de 1923te Türkiye ile Yu*nanistan arasında yapılan ahali müba*delesi anlaşması oldu. 1936'da Yuna*nistan'da bir diktatörlük kuran Ioannis Metaxas bölgedeki Slavlar'ın Rumlaştırıl-masına yönelik sıkı önlemlere başvurdu. Sırbistan'ın yönetimindeki Vardar Make-donyası Güney Sırbistan adı altında üç idarî birime ayrıldı. II. Dünya Savaşı Öncesinde Makedonya ye*niden karşılıklı işgal ve paylaşma planla*rının hedefi haline geldi. Savaş başladık*tan sonra yeniden Almanya'nın yanında yer alan Bulgaristan, bir yandan Yunanis*tan'ın egemenliğindeki Ege Makedonya-sı'nın doğu kesimlerini,[308] öte yandan Yugoslavya egemen*liğindeki Vardar Makedonyası'nin batı bölgeleri hariç tamamını ele geçirerek Büyük Bulgaristan hayalini gerçekleştirdi. Vardar Makedonyası'nın batısı [309] İtalya tarafından işgal edildi. Bulgar işgalindeki bölgede sıkı bir Bulgarlaştırma ve baskı rejimi uygulanmaya başlandı. Alman iş*galindeki Selanik'te yaşayan yahudileri ise daha kötü bir kader bekliyordu. Nazi rejimi tarafından yaklaşık 46.000 yahudi Polonya'daki toplama kamplarına götü*rülerek yok edildi. Fakat II. Dünya Savaşı Almanların aleyhine dönünce 1944'te Sovyetler Birliği Bulgaristan'ı işgal etti. Bunun üzerine Vardar ve Ege Makedon-yası'ndaki Bulgar işgali sona erdirildi. Bundan sonraki dönemde Ege Makedon-yası'nda Yunan ve Pirin Makedonyasfnda Bulgar hâkimiyeti gittikçe kuvvetlendiril*di. Sırbistan'ın idaresindeki Vardar Ma-kedonyası ayrı bir gelişmeye sahne oldu. Bu bölge Yugoslavya'yı oluşturan beş ku*rucu cumhuriyetten biri olurken Make*donya adı yeniden bir devleti tanımlayan isim haline geldi.[310]
Bugünkü Makedonya. Modern Make*donya'nın doğuşu Balkanlar'da uluslaşma hareketlerinin en genç örneklerinden bi*ridir ve gerek Balkan ülkelerinde gerekse Batı Avrupa'da halen tartışılmakta olan bir konudur. II. Dünya Savaşı esnasında Yugoslavya'nın işgaline karşı mücadele eden Yugoslavya Halk Kurtuluş Antifaşist
Kurulu'nun 1943'te Jajce'de (Bosna-Her*sek) gerçekleşen ikinci toplantısında Ma*kedonya'nın Sırbistan, Hırvatistan, Slo-venya, Karadağ ve Bosna Hersek'le bir*likte kurulacak federal Yugoslavya devle*tinin altı cumhuriyetinden birini oluştu*racağı kararlaştırıldı. 2 Ağustos 1944'te ilk defa toplanan Makedonya Halk Kurtu*luş Antifaşist Kurulu (ASNOM), Makedon*ya Devleti'nin kuruluşunu ilân etti. Kuru*lun hedeflediği devlet tarihî Makedonya coğrafyasının tamamını kapsamaktaydı. 1944'te Nazi işgalinden kurtulan Vardar Makedonyası, Trto'nun milliyetler politi*kasına uygun olarak Ocak 1946'da Yugos*lavya Federal Halk Cumhuriyeti'nin ilk anayasasının yapılmasıyla bu devlete eşit bir federal birim olarak katıldı. 1953'te Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti'n-de yeni anayasa düzenlemelerinin yapılı-şıyla federal cumhuriyetlerin hakları ge*nişletildi ve 1963'teki anayasayla kurum-sallaştınldı. Georgi Dimitrov yönetimin*deki Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 1945 ve 1946'da Makedonya halkını resmen ta*nıdı ve Bulgaristan yönetimindeki Pirin Makedonyası'ndan seçilen milletvekilleri*ne parlamentoda bir Makedonya grubu kurma vb. haklar verdi. Bu dönemde Bul*garistan'ın Yugoslavya ile bir federasyo*na girmesi planlanıyordu. Fakat Georgi Dimitrov'un öldürülmesi (1948) ve Yugoslavya'nın Stalin Rusyasfnın etkisin*den çıkmasıyla Bulgaristan'la Yugoslav*ya arasındaki ilişkiler 1940'ların sonunda kötüleşmeye başladı. Bulgaristan, Yugos*lavya'yı Makedonya'nın tamamını ele ge*çirmeyi planlamakla suçlayarak Pirin Makedonyası'nda kültürel bir Makedonyalı varlığının bulunduğunu reddetti. İki ülke arasındaki gerilim 1960'larda savaşa yol açacak derecede büyüdü. Yunanistan'da*ki Slav Makedon halk ise Yunan hükümeti tarafından komünist komşularla ilişkileri olduğu gerekçesiyle daha sıkı kontrol al*tına alındı.
Vardar üzerindeki tas köprü –Üsküp Yugoslav Makedonya Halk Cumhuriyeti içinde farklı etnik grupları barındırıyor*du. Bu gruplar arasında evlilik gibi yollar*la kaynaşmaya pek rastlanmamaktaydı. 1968'de ve 1980'Ierde Makedonya'nın batı kesimlerinde çoğunluğu oluşturan Arnavutlar'la hükümet arasındaki ilişki*ler gerilmeye başladı. Hükümetin Arna*vutlar üzerine uyguladığı özellikle okullar*la ilgili baskılar 1988'de Arnavut gösteri*lerine sebep oldu. "Makedon halkının ve Arnavut ve Türk azınlığın devleti" diye ad*landırılan ülke 1989'da "Makedon halkı*nın millî devleti" şekline dönüştürüldü. Sovyetler Birliği'ndeki çözülmeyle birlikte Yugoslavya'nın da dağılmaya başlaması üzerine 8 Eylül 1991'de yapılan referan*duma dayanarak 17 Eylül 1991 "de Make*donya Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilân etti. Başlangıçta yaşanan sorunlara rağ*men Yugoslavya Halk Ordusu Makedonya'dan savaşsız olarak çe*kildi. Makedonya Cumhuriyeti'ni ilk tanı*yan ülkelerden biri Türkiye, diğerleri ise Bulgaristan ve Arnavutluk olurken ba*ğımsızlık yolundaki en büyük engeli Yu*nanistan'ın politikası oluşturdu. Yunanis*tan, Makedonya adının ve Büyük İsken*der zamanından kalma bir sembol olan Vergina güneşinin Makedonya Cumhuri*yeti'nin bayrağında kullanılmasına karşı çıkıyordu. Bunu, kendi geçmişi olarak gör*düğü bir tarihin sahiplenilmesi ve ege*menliği altında bulunan Ege Makedonya*sı üzerinde hak iddiası anlamında yorum-Iuyordu. Yunanistan'ın çabaları sonunda 1992'de Avrupa Birliği Makedonya'yı an*cak ismini değiştirdiği takdirde tanıya*cağını ilân etti. Yunanistan'ın da onayıyla Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedon*ya [311] adıyla Nisan 1993te Birleşmiş Miîletler'e üye olan Makedonya Cumhu*riyeti'nin bağımsızlığı Şubat 1994'te Amerika Birleşik Devletleri tarafından da kabul edildi. Fakat aynı ay içinde Yunanis*tan, Makedonya'ya karşı 1995 Eylülüne kadar devam eden bir ekonomik ambar*go başlattı. Bu tarihte yapılan bir anlaş*mada Makedonya Cumhuriyeti bayrağını değiştirmeyi ve anayasada bazı değişik*likler yapmayı kabul etti. İsim meselesi için bir çözüm hâlâ bulunamamış olup müzakereler devam etmektedir. Bu an*laşmayla Yunanistan Makedonya Cum*huriyeti'ni resmen tanıdı. Böylece Make*donya Cumhuriyeti için diğer uluslararası organizasyonlara katılma yolu açılmış ol*du. Nisan 1996'da Yugoslavya da Make*donya'yı resmen tanıdı.
Makedonya Cumhuriyeti'nin bağımsız*lığını ilân ettikten sonra karşılaştığı en büyük iç çalkantı Slav Makedonyalılar ile Arnavutlar arasındaki etnik bölünmedir. Birinci grup kendini devletin esas ve ku*rucu unsuru olan bir millet (narod) olarak görürken ülkenin batısında çoğunluğu oluşturan Arnavutlar, Yugoslavya döne*mindeki gibi ikinci sınıf ve yalnızca bir azınlık olmak istemiyorlardı. 1992'de poli*sin bir Arnavufu öldürmesi üzerine gös*teriler başladı. Ardından meydana gelen çatışmaların sonunda pek çok önde ge*len Arnavut, ayrılıkçı faaliyetleri gerekçe*siyle tutuklandı. Şubat 1995'te Arnavut öğretim üyeleri tarafından Kalkandelen'-de kurulan Arnavut Üniversitesi hükümet tarafından yasa dışı ilân edildi. 1996 yerel seçimlerinden sonra Arnavut bayrağı yasak edildi. Ar*dından Gostivar'da yapılan gösterilerde bazı göstericilerin polis tarafından öldü*rülmesi gerginliği daha da arttırdı. 1999'-da yaşanan ve yüzbinlerce Arnavut'un göç etmesine sebep olan Kosova krizi Make*donya'yı önemli ölçüde etkiledi. 2001 ba*harında Makedonya'nın batısında başla*yan etnik kargaşa ülkenin tamamında ge*rilimi arttırdı. Ali Ahmeti, Fazli Veliu ve Gezim Ostreni önderliğinde kurulan Arna*vut Millî Kurtuluş Ordusu UÇK adlı örgüt aynı yılın ortalarında Üsküp Karadağı'n-daki Tanushe, Breza ve Malina'dan başla*yarak Kumanova, Üsküp ve Kalkandelen'e kadar geniş bir bölgede faaliyet gösterdi ve Makedon birlikleriyle çatıştı. Komşu ülkelerin de karışmasıyla daha büyük bir krizin yaşanabileceği tehlikesi belirince NATO sorunu çözmek için Haziran 2001'-de bir barış planı hazırlayarak taraflara sundu. Ohri'de yapılan yoğun pazarlıklar sonucu Makedonya Cumhuriyeti hükü*meti Arnavut dilini, yerel yönetimin hak*larının genişletilmesini, polis teşkilâtına, daha çok Arnavut'un alınmasını, Arna*vutça yüksek öğretim haklarının genişle*tilmesini, buna karşılık Arnavutlar silâh*larını NATO birliklerine teslim etmeyi ka*bul ediyordu. Makedonya'da yaşanan sıcak çatışma böylece sona erdirildi. Si*lâhlı örgüt olan Arnavut Millî Kurtuluş Ordusu lağvedildi ve Ali Ahmeti liderli*ğinde siyasî partiye dönüştürüldü.
III. Edebiyat Ve Mimari
1945'teki tesisinden günümüze kadar Makedonca yazılmış büyük bir literatür meydana gelmiştir. Üsküp'te kurulan Millî Tarih Enstitüsü'nde [312] yapılan çalışmalarla Makedon milletinin tarihi yazılmaya başlanmış ve çok sayıda eser verilmiştir. Bu*na benzer çalışmalar, MANU olarak bili*nen Makedonya İlimler Akademisi ve Makedonya Arşivi tarafından da yapılmakta*dır. Üsküp okulu, kısmen tarihî gerçekle*re ters düşse de antik dönemden günü*müze kadar bir Makedon milletinin varlı*ğını ve devamlılığını ortaya koymaya ça*lışmıştır. Bulgar, Yunan ve Makedon ta*rihçiliğinde Makedonya ve geçmişiyle ilgili önemli tezatlar ve tartışmalar sürmektedir.
Osmanlilar'ın son döneminde ve özel*likle XX. yüzyılın başlarında Makedonya'*da Türkçe neşriyat arasında Birlik, El-han, Envâr-ı Hürriyyet, Neyyir-i Ha-kîkat, Hüsün ve Şiir, Hak, Hak Yolu, Hukük-i İbâd, Işık-Zrak, İttihâd-ı Mil*lî, Kasatura, Kosova, Kurşun, Manas*tır, Mücâhede, Mücâhede-i Milliyye, Uhuvvet, Üsküp-Shkupi, Yeni Vakit-Novo Vreme gibi gazete ve dergiler mevcuttu. II. Dünya Savaşı'nm ardından komünist rejim esnasında ve günümüze kadar Birlik gazetesi. Sevinç, Sesler, Tomurcuk gibi dergiler ve Makedonya Meşihatı'na bağlı el-Hilâl gazetesi yayı*mını sürdürmüştür. Üsküp Üniversitesi'-ne bağlı Türkoloji Kürsüsü de faaldir. Baş*ta Üsküp olmak üzere Batı Makedonya'*nın birçok kesiminde Türkçe eğitim veren sekiz yıllık ilkokullar ve liseler de vardır.[313] Müslümanlara ait ders kitapları ve her üç dilde dinî neşriyat yapan Logos-a isimli müessesenin son yıllardaki faaliyetleri de müslüman etnik gruplar için büyük bir önem arzetmektedir.
Osmanlı döneminde gerek Makedonya Cumhuriyeti'nin kapsadığı Vardar Makedonyasfnda gerekse Ege ve Pirin Make-donyası'nda pek çok mimari eser yapılmıştır.[314] Bunların önemli bir kısmı tahrip edilmiş olmakla birlikte halen bu bölgelerde çok sayıda Osmanlı eseri ayaktadır. Söz ko*nusu eserlerin büyük bir kısmı komünist rejimi esnasında (1945-1990) imar plan*lan iddiasıyla yıktırılmıştır. Bunun en be*lirgin örneklerinden biri, Üsküp'teki Ye-lenkapan Camii'nin yıktırılıp yerine Üsküp Üniversitesi binalarının inşa edilmesidir. Kalkandelen ve Gostivar'daki tarihî çarşı camileri de aynı akıbete mâruz kalmıştır. Ayrıca 1963'teki Üsküp depremi çok sa*yıda tarihî eserin yok olmasına sebep ol*muştur.
Makedonya'da Osmanlı döneminden kalan pek çok mimari eserden bir kısmı UNESCO tarafından koruma altına alın*mıştır. Camilerden en meşhurları Üs-küp'teki îsâ Bey Camii, Sultan Murad Ca*mii, Yahya Paşa Camii, Alaca İshak Bey Camii, Murad Paşa Camii, Köse Kadı Ca*mii, Mustafa Paşa Camii, Dükkâncık Ca*mii; Üsküp yakınında Hüseyin Şah Camii, Manastır'daki İshakiye Camii, Hasan Ba*ba Camii. Haydar Kadı Camii, Hamza Bey Camii; Kalkandelen'deki Paşa Camii, Pir-lepe'deki Çarşı Camii, Ohri'deki Tekye Ca*mii. İştip'teki Hüsameddin Paşa Camii, Köprülü'deki Fâzıl Ahmed Paşa Camii'dir. Tekkeler arasında en meşhur olanı Kal*kandelen'deki Harabati Baba ve Üsküp'*teki RifâîTekkesi'dir. Üsküp'te Vardar üzerindeki taş köprü de (Vardar Köprüsü) tarihî eserler arasındadır. Ayrıca Üsküp'te galeriye dönüştürülen Dâvud Paşa Ha*mamı ve Suli Han da sayılabilir.[315]
Makedonya'da 2001 yılının Mart ayın*da başlayan iç savaş neticesinde elli yedi cami tahrip edilmiştir. Bunlar arasında tarihî eser olarak bilinen Pirlepe Çarşı Ca*mii (1475) ve Köprülü'deki Fâzıl Ahmed Paşa Camii (XVIII-yüzyılı Makedon para-militer güçler tarafından tamamen yakıl*mıştır. Savaş esnasında Manastır'daki İshakıye Camii (1506), Hasan Baba Camii (1629), Hamza Bey Camii (XVIII. yüzyıl), Kalkandelen'deki Paşa Camii (1495) ve Harabati Baba Tekkesi (XVI. yüzyıl) kıs*men tahrip edilmiştir.[316] 2003yılında Üsküp Büyük Şehir Belediyesi tarafından Üsküp Taş Köprüsü'ne (Karneni Most) yapılan res*torasyonda kitabesi ve mihrabı yıktırıl*mış, bunun ardından müslüman aydın*lar ve siyasîlerle Makedonya Devleti ara*sında yeni bir siyasî kriz doğmuştur. Aynı şekilde 199O'lı yılların başında Makedon milliyetçileri tarafından Manastır ve Pir-lepe'deki Osmanlı dönemine ait saat ku*lelerinin üzerine takılan haçlar yüzünden de kriz yaşanmış ve bu durum günümüze kadar bir çözüme kavuşturulamamıştır.
Bibliyografya :
G. VVeigand, Ethnographie uon Makedonien, Leipzig 1924; Blaze Koneski, Tomards theMa-cedonian Renaİssance, Skopje 1961, s. 5-42, 94-95; Ayverdi, Avrupa'da Osmanlı Mimarı Eserleri İÜ, tür.yer.; a.e., IV, tür.yer.; A. Sto-janovski, Gradouite na Makedonya od Krajot na XIV do XVII oek, Skopje 1981, s. 5-146; M. Apostolski, Macedoine (Arlicles d'Histoire), Skopje 1981, tür.yer.; G. Todorovski, Makedoni-ja po Balkanskİte uojni, Skopje 1981; a.mlf., Makedonskoto praSanje i reformite üo Make-donija, Skopje 1989; J. de Jong, Der nationale Kern des makedonischen Problems. Ansaetze und Grundlagen einer makedonischen Na-tionalbeıvegung: 1890-1903, Frankfurt-Bern 1982;S.Troebst, Die bulgarisch -jugoslaıuiscke Kontrouerse um Makedonien: 1967-1992, Mün-chen 1983; H. Siljanov, OsoobodiLelnite borbi na Makedonya, Sofia 1983, l-ll; Oktay Aslanapa, OsmanlıDeuriMimarisi,İstanbul 1986, tür.yer.; K. A. Vakalapoulos, Heoturkoi kai Makedon'la: 1908-1912, Thessaloniki 1988; M. Bernath -K. Nehring, Historische Bücherkunde Südos-teuropa, Bd. II Neuzeit: Teill, Osmanisches Reich, Makedonİan, Albanian, München 1988; M. Kiel, Studies on the Ottoman Architecture of the Balkans, Hampshire 1990, tür.yer.; D. Da-kin, The Greek Struggle in Macedonia: 1873-1913, Thessaloniki 1993; L. M. Danfort. The Macedonian Conflİct. Ethnic Nationalism in a Transnational World, Princeton-New Jersey 1995; Yusuf Hamza. Miadoturskata Reuotucija üo Osmanskata /mpen/a, Skopje 1995, tür.yer.; Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk ihtila*linin Kökenleri: 1903-1908, İstanbul 1996; L. Kumbaradzi-Bogoevkî. Osmanliski Spomenici uo Skopje, Skopje 1998, s. 16-133; V. Popovskİ-M. Panov, OpStinite uo Republika Makedonija, Skopje 1998, tür.yer.; V. Georgieva - S. Konechni, Hİstorical Dicüonary of the Republic of Mace*donia, London 1998; Muhammed Aruçİ, "Üs-küp'te Meddah Medresesi", Balkaniar'da İslâm Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul 2002, s. 181-198; Nur Urfalıoğlu, "Günümüz Makedonya' sındaki Osmanlı-Türk Sivil Mimari Örnekleri", a.e., s. 155-166; Os*man Tutal, "Osmanlı Kent Mekanında Hanlar ve Üsküp Hanları", a.e., s. 167-180; M. D. Colovic, "The Clock Towers in Macedonia: A Typological and Stylİstic Analysis", Proceed-ings of the International Symposium on Isla-mic CiuİUsatİon in the Balkans, İstanbul 2002, s. 37-43; Hasan Djilo, "Islamic Manuscripts in Macedonia", a.e., s. 45-48; Z. Pavlov, "Khans-Caravansaries and Bedestens as Part of the Ot*toman Architectural Herİtage in the Republic of Macedonia", a.e., s. 93-111; R. J. Crampton, The Balkans Since the Second World War, Lon*don 2002, tür.yer.; Plaget e Paudekshmerise [ed. Behixhudin Shehapi|, Shkup 2002, s. 26-47; Mehmet Hacısalihoğlu, Die Jungtürken und die Mazedonische Frage: 1890-1918, München 2003; ismail Eren, "Turska Stampa u Jugoslaviji (1866-1966)", POF, XIV-XV (1969), s. 359-395; B. Rt. v.dğr., "Makedonci", Enciklopedija Ju-goslauîje, Zagreb 1962, V, 600-623; A. Uc. "Ma*kedonija", a.e.,V, 623-690; "Balgarija", Kratka Batgarska Enciklopedija, Sofia 1966,1, 321-405; "Makedonija", a.e., İM, 323-324. Mehmet Hacısalihoğlu