Bozkırda Demir

Demir

Demir işleyicilik, madencilikte son safha olarak görünmektedir, ondan önce bakır, bronz ve altın işleyiciliği vardı. Bunlardan ilk ikisine taş devrini aşan hemen her kültürde tesadüf ediliyor. Afanasyevo kültür çevresine dahil Minusinsk ve Altay bölgelerindeki buluntu yerlerinde M. Ö. 3000’lerden kalma bakırdan yapılmış bıcak, biz ve teller, küpe ve diğer süs eşyası ele geçmiştir. İlk Türk kültür merkezlerinden gösterilen Andronovo kültür çağında ise -bütün Orta ve Kuzey Asya’da ilk defa- altun ortaya çıkmakta idi. Bu devirde “çok kudretli ve zengin bir sosyal hayatın müşahede edildiği” Altaylar’da gerçek bir “altın endüstrisi” merkezliği durumu vardı. Buradaki madenciliğin tesirleri, güneyde Tanrı dağlarına kadar hissediliyordu (M.Ö. 2. bin). “İndo-Germenci”ler tarafından bile Hind-Avrupa’lı halk üzerine, madencilik bakımından, Altaylı tesiri kabul edilmiştir.

Fakat ekonomide ve askerlikte mühim olan asıl maden demirdir. Demirin ilk keşfedildiği yer olarak bazen Afrika, bazen Güney Hindistan, bazen doğu Anadolu gösterilmiştir, M.Ö. 4. binlerde Mısır’da, daha sonraları Çin’de, Troya’da ve Mezopotamya’da demirin tanındığı ileri sürülmüş ise de, bunlar, doğru olsa bile, tarihî bakımdan fazla bir değer taşımaz. Çünkü meteor ve tellürik (filiz) halde bulunan bu demir materyal son derece azdır ve faydası hemen yok gibidir.
Gerçek demir çağı bu madenden bol miktarda alet ve silah yapılması ile başlar. Bunlar da Altaylar’da, Yenisey Nehri’nin kaynak bölgelerinde –eski Türk kültür merkezleri etrafında- mevcut olmuştur. Altaylılar, bilindiği üzere çok eskiden beri mahir demirciler olarak bilinirler.
Tarihî devirlerde de aynı bölgede (bilhassa Salınçak ve Onugug havalisi) yüksek kalitede sert ve yumuşak çeliklere tesadüf edilmiş, Kuzey Altaylar’da demir eritme ocakları, Göktürkler çağından, Ulan-ede (Baykal’ın doğusu) yakınında, demir ocak ve döküm yerleri ortaya çıkarılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Yenisey’in yukarı mecrası dolaylarında eskiden beri demir cevheri toplanırdı. Abakan havalisinde yüksek vasıfta mıknatıs ve Tuba ırmağı boyunca demir cevheri bulunuyordu. Yani insanlık tarihinde bir çağın açılmasına başlangıç teşkil edebilecek miktarda bol demir madeninin varlığı eski Türk ülkesinde fark edilmiş ve işlenmeğe geçilmişti. Kurganlar’da elde edilen malzemeden demir işleyiciliğinin Orta Asya’daki tarihi kesin tepit edilememiş ise de, bunun her halde M.Ö 2. bin başlarına rastlaması gerekir, zira daha o tarihlerde Türkler’in geniş sahalara hükmedebilmeleri, sürat bakımından at’ın sağladığı üstünlük yanında, vurucu silah olarak demir alet ve vasıtaların çok sayıda kullanılması ile açıklanabilir.

İlk tarihi büyük Türk İmparatorluğunu kuran Asya Hunları’nın, ancak atın sürati ve demirin vurucu gücünün bir arada değerlendirilmesi ile anlaşılması mümkün bu başarılarının, daha önceki asırlarda, ayın sahadaki imkanları ile desteklenmiş olması gerekeder. Nitekim M.Ö.1.bin olarak tarihlenen Kargalı kurganının (Tanrı Dağlarında) 1. katında demirden yapılmış eşya bulunmuştur ve bu tesir buraya Yenisey bölgesinden gelmiştir. Diğer taraftan en aşağı M.Ö. 1400’lerde Altayların batısında bol miktarda demir üretildiğini söyleyen W. Ruben’e göre “tarihi belgelere dayanarak bu eski Türk sahasını demir kültürünün doğduğu yer kabul etmekte mecburiyet vardır”. Çin kaynaklarında muhafaza edilen en eski Türkçe kelimelerden birinin de demir (tieh-fan) olduğunu (ve Kılıç=king-lu) belirtelim.
Bundan sonra dünyaya yayılmağa başlayan demir çağının istikameti ve tarihleri şöyledir: Hindistan’da M.Ö. 2. bin sonları, Mısır’da 1200, Doğu Akdeniz’de 1100, Orta Avrupa’da 800, Çin’de 300 yılları.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt