Talebe
Yönetici
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 4,103
- Tepkime puanı
- 12,963
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Yazarın son konuları
T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi, 6-7-8. Üniteler Sorularıdır
Türk - İslam Devletleri Konu Tarama Testleri
3.Ünite Orta Çağda Dünya Konu Tarama Soruları (9.Sınıflar)
İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası Konu Tarama Soruları ve Cevapları
İslam Tarihi Konu Tarama Etkinliği
5.Ünite (Osmanlı Yükselme Dönemi) Tarama Etkinliği
10. Sınıflar ÖSYM Sınavlarında Çıkmış Sorular (2.3.4 Üniteler)
Tarih Dersi 10.Sınıflar 1.Ünite konu tarama soruları
Karma Sınava Hazırlık Ve Konu Tarama Soruları
Tarih Dersi 10. Sınıflar 2.Yazılı İçin Karma Tarama Soruları
Türk - İslam Devletleri Konu Tarama Testleri
3.Ünite Orta Çağda Dünya Konu Tarama Soruları (9.Sınıflar)
İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası Konu Tarama Soruları ve Cevapları
İslam Tarihi Konu Tarama Etkinliği
5.Ünite (Osmanlı Yükselme Dönemi) Tarama Etkinliği
10. Sınıflar ÖSYM Sınavlarında Çıkmış Sorular (2.3.4 Üniteler)
Tarih Dersi 10.Sınıflar 1.Ünite konu tarama soruları
Karma Sınava Hazırlık Ve Konu Tarama Soruları
Tarih Dersi 10. Sınıflar 2.Yazılı İçin Karma Tarama Soruları
3.2. TIMAR SİSTEMİ
-Osmanlı Devleti; fetih siyaseti sayesinde farklı ekonomik sistem ve çeşitli kültürlere sahip toplulukları da bünyesine katmıştır.
-Fethedilen yerlerin idaresi ve merkezî otoritenin bu bölgelerde de sağlanması için yeni bir sistem oluşturmuştur.
-Oluşturulan bu sistem hem merkezden uzak toprakların idaresini hem de toprağın işlenmesini sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti daha önce de Büyük Selçuklu ve Memlûklular gibi devletler tarafından kullanılan toprak sistemini geliştirip tımar sistemini ortaya çıkarmıştır.
-Tımar; geçimleri veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memura, vergi toplama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmektedir.
-Tımar sahiplerine ise “ehli tımar veya Tımarlı Sipahi” denilmektedir.
-Tımar sisteminin uygulanması ile vergilerin bir kısmı bölgedeki devlet görevlilerinin maaşlarını karşılamak için bırakılmış ve kalan kısmı hazineye aktarılmıştır.
-Tımar sisteminin uygulanmasında ilk aşama, fethedilen herhangi bir bölgenin tahririnin (yazılımı) yapılarak vergi gelirlerinin belirlenmesidir.
- Bu gelirler, farklı büyüklükte parçalara ayrılarak ilgili şahısların rütbe ve mevkilerine göre dirlik olarak verilmiştir.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan bu dirlikler gelir durumuna göre has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılmıştır.
-Tımarlı Sipahiler, padişahın taşradaki temsilcileri olarak idari yöneticilik görev de yapmıştır.
Osmanlı Toplumunda Askerîler ve Reaya
-Osmanlı Devleti’nde idari sisteme bağlı olarak hem askerlik hizmeti yapan hem de memur statüsünde bulunan askerî sınıfı oluşmuştur.
-Askeri sınıfa mensup olan beylerbeyi, sancakbeyi, Tımarlı Sipahi gibi kişiler vergi vermez ve yaptıkları askerlik hizmetleri karşılığı bir yerin veya köyün vergisini toplama yetkisine sahip olurlardı.
-Vergi veren şehir, kasaba ve köy ahalisi ile konar-göçerlere ise “reaya” denirdi.
-Osmanlı Devleti’nde, askerî ve reaya ayrımı, tımar sisteminin siyasi ve ekonomik temellerine dayanmaktadır.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan reayanın ve Tımarlı Sipahi’nin birtakım sorumlulukları bulunurdu.
-Osmanlı köylüsünün devlete ve sipahiye karşı görevlerinin sınırları kanunlarla belirlenmişti.
-Görevleri dışında reayanın karşılıksız çalıştırılması yasaktı.
-Köylü, kendisine tahsis edilen toprağı işlemek ve vergisini sipahiye ödemekle yükümlüydü. -Köylü, keyfî olarak tarlasını boş bırakamaz, çiftini, çubuğunu terk edip bir başka memlekete gidemezdi.
-Bu sistemin denetlenmesi kadıya aitti.
-Sipahi ile köylünün hak ve görevleri kanunnamelerle tespit edilmişti.
-Tımar topraklarının devlet mülkü olması nedeniyle miras bırakılması, satılması, kiraya verilmesi, vakfedilmesi ve bağışlanması yasaktı.
-Tımarlı Sipahilerin merkezî otoritenin aleyhine toprak ve mevki kazanmaları ve ayrı bir toprak aristokrasisi oluşturmaları önlenmişti.
-Tımarlı Sipahiler taşrada merkezî otoritenin temsilcisi olmuştu.
-Tımarlı Sipahi, vergi toplayarak hem kendini geçindirmek hem de tımarın büyüklüğüne göre cebelü adı verilen askeri yetiştirmek zorundaydı.
-Tımar sahipleri, savaş zamanında hazırladıkları cebelülerle birlikte sefere katılırdı.
-Seferlere katılmayan sipahilerin dirlikleri ellerinden alınırdı.
-Osmanlı Devleti’nde Tımarlı Sipahilerden başka yine eyalet askeri statüsünde akıncılar, deliler, yörükler, beşliler, yayalar ve müsellemler gibi yardımcı kuvvetler kullanılmıştır.
Yeniçeri Ocağı ve Tımarlı Sipahiler
-Osmanlı Devleti’nde askerî güç olarak eyalet askerleri ve yeniçeriler etkin bir şekilde kullanılmıştır.
-Merkezde Kapıkulu askerleri ile eyaletlerde Tımarlı Sipahilerden oluşan Osmanlı ordusu, XVI. yüzyılın sonlarına kadar dünyanın en mükemmel düzenli ordusudur.
-Askerî eğitim alarak yetiştirilen Tımarlı Sipahiler hem tarım ekonomisini hem de bölge halkının mal ve can güvenliğini korumuştur.
- Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan yeniçeriler ise daha çocuk yaşta başlayan özel bir askerî eğitimle yetiştirilmiş seçkin askerlerden oluşmuştur.
-Asayiş ve güvenliği sağlamak için birinci derecede sorumlu olan yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler, sahip oldukları askerî, hukuki, idari görev ve yetkileri ile merkezî devletin otoritesini temsil etmiştir.
- Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde devşirme kökenli askerî sınıf, merkezî otoritenin kurulmasında etkili olmuştur.
- Bu otorite kurulurken devşirme kökenli yeniçeriler ve yöneticiler, Tımarlı Sipahilere karşı bir denge unsuru oluşturmuştur.
- Osmanlılar, bu askerî gruplardan herhangi birisinin imtiyazlı ve güçlü bir sınıf hâline gelmesine izin vermemiştir.
-Osmanlı Devleti; fetih siyaseti sayesinde farklı ekonomik sistem ve çeşitli kültürlere sahip toplulukları da bünyesine katmıştır.
-Fethedilen yerlerin idaresi ve merkezî otoritenin bu bölgelerde de sağlanması için yeni bir sistem oluşturmuştur.
-Oluşturulan bu sistem hem merkezden uzak toprakların idaresini hem de toprağın işlenmesini sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti daha önce de Büyük Selçuklu ve Memlûklular gibi devletler tarafından kullanılan toprak sistemini geliştirip tımar sistemini ortaya çıkarmıştır.
-Tımar; geçimleri veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memura, vergi toplama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmektedir.
-Tımar sahiplerine ise “ehli tımar veya Tımarlı Sipahi” denilmektedir.
-Tımar sisteminin uygulanması ile vergilerin bir kısmı bölgedeki devlet görevlilerinin maaşlarını karşılamak için bırakılmış ve kalan kısmı hazineye aktarılmıştır.
-Tımar sisteminin uygulanmasında ilk aşama, fethedilen herhangi bir bölgenin tahririnin (yazılımı) yapılarak vergi gelirlerinin belirlenmesidir.
- Bu gelirler, farklı büyüklükte parçalara ayrılarak ilgili şahısların rütbe ve mevkilerine göre dirlik olarak verilmiştir.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan bu dirlikler gelir durumuna göre has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılmıştır.
-Tımarlı Sipahiler, padişahın taşradaki temsilcileri olarak idari yöneticilik görev de yapmıştır.
Osmanlı Toplumunda Askerîler ve Reaya
-Osmanlı Devleti’nde idari sisteme bağlı olarak hem askerlik hizmeti yapan hem de memur statüsünde bulunan askerî sınıfı oluşmuştur.
-Askeri sınıfa mensup olan beylerbeyi, sancakbeyi, Tımarlı Sipahi gibi kişiler vergi vermez ve yaptıkları askerlik hizmetleri karşılığı bir yerin veya köyün vergisini toplama yetkisine sahip olurlardı.
-Vergi veren şehir, kasaba ve köy ahalisi ile konar-göçerlere ise “reaya” denirdi.
-Osmanlı Devleti’nde, askerî ve reaya ayrımı, tımar sisteminin siyasi ve ekonomik temellerine dayanmaktadır.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan reayanın ve Tımarlı Sipahi’nin birtakım sorumlulukları bulunurdu.
-Osmanlı köylüsünün devlete ve sipahiye karşı görevlerinin sınırları kanunlarla belirlenmişti.
-Görevleri dışında reayanın karşılıksız çalıştırılması yasaktı.
-Köylü, kendisine tahsis edilen toprağı işlemek ve vergisini sipahiye ödemekle yükümlüydü. -Köylü, keyfî olarak tarlasını boş bırakamaz, çiftini, çubuğunu terk edip bir başka memlekete gidemezdi.
-Bu sistemin denetlenmesi kadıya aitti.
-Sipahi ile köylünün hak ve görevleri kanunnamelerle tespit edilmişti.
-Tımar topraklarının devlet mülkü olması nedeniyle miras bırakılması, satılması, kiraya verilmesi, vakfedilmesi ve bağışlanması yasaktı.
-Tımarlı Sipahilerin merkezî otoritenin aleyhine toprak ve mevki kazanmaları ve ayrı bir toprak aristokrasisi oluşturmaları önlenmişti.
-Tımarlı Sipahiler taşrada merkezî otoritenin temsilcisi olmuştu.
-Tımarlı Sipahi, vergi toplayarak hem kendini geçindirmek hem de tımarın büyüklüğüne göre cebelü adı verilen askeri yetiştirmek zorundaydı.
-Tımar sahipleri, savaş zamanında hazırladıkları cebelülerle birlikte sefere katılırdı.
-Seferlere katılmayan sipahilerin dirlikleri ellerinden alınırdı.
-Osmanlı Devleti’nde Tımarlı Sipahilerden başka yine eyalet askeri statüsünde akıncılar, deliler, yörükler, beşliler, yayalar ve müsellemler gibi yardımcı kuvvetler kullanılmıştır.
Yeniçeri Ocağı ve Tımarlı Sipahiler
-Osmanlı Devleti’nde askerî güç olarak eyalet askerleri ve yeniçeriler etkin bir şekilde kullanılmıştır.
-Merkezde Kapıkulu askerleri ile eyaletlerde Tımarlı Sipahilerden oluşan Osmanlı ordusu, XVI. yüzyılın sonlarına kadar dünyanın en mükemmel düzenli ordusudur.
-Askerî eğitim alarak yetiştirilen Tımarlı Sipahiler hem tarım ekonomisini hem de bölge halkının mal ve can güvenliğini korumuştur.
- Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan yeniçeriler ise daha çocuk yaşta başlayan özel bir askerî eğitimle yetiştirilmiş seçkin askerlerden oluşmuştur.
-Asayiş ve güvenliği sağlamak için birinci derecede sorumlu olan yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler, sahip oldukları askerî, hukuki, idari görev ve yetkileri ile merkezî devletin otoritesini temsil etmiştir.
- Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde devşirme kökenli askerî sınıf, merkezî otoritenin kurulmasında etkili olmuştur.
- Bu otorite kurulurken devşirme kökenli yeniçeriler ve yöneticiler, Tımarlı Sipahilere karşı bir denge unsuru oluşturmuştur.
- Osmanlılar, bu askerî gruplardan herhangi birisinin imtiyazlı ve güçlü bir sınıf hâline gelmesine izin vermemiştir.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON KONULAR