- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 4,085
- Tepkime puanı
- 13,477
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
2.2. OSMANLI DEVLETİ’NDE DEĞİŞİM
Avrupa’ya Akan Servet
- XV. yüzyıl sonlarında Yeni Dünya’ya ilk defa Kristof Colomb (Kristof Kolomp) ulaşmışsa da yeni bir kıta keşfettiğini fark edememiş ve buranın Hindistan olduğunu varsaymıştır.
- Kolomb’dan daha sonra Floransalı Amerigo Vespucci (Ameriko Vespuçi) buranın yeni bir kıta “Amerika” olduğunu keşfetmiştir.
- Keşiften sonra İspanya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve Portekiz gibi Avrupalı devletler, bu yeni kıtayı
-Avrupa ekonomisi için yeni bir umut kapısı olmuş ve bölgede koloniler kurmaya başlamıştır.
-Avrupa’dan Amerika’ya özellikle 1600’lerin ilk yıllarında büyük bir göç dalgası başlamıştır.
-Başta İspanya ve Portekiz olmak üzere Hollanda, İngiltere gibi devletler ulaştıkları bölgelerin değerli madenlerine ve varlıklarına el koymaya başlamıştır.
-Amerika’nın keşfinden itibaren deniz ticareti önem kazanmış çünkü denizaşırı ticaret, Avrupa’nın kalkınmasında en önemli girdilerden biri hâline gelmiştir.
-İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere; Yeni Dünya’daki sömürgeler için ciddi bir mücadele vermeye başlamıştır.
- Amerika’nın keşfi ve sonrasında yaşanan gelişmeler Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde büyük değişimlerin yaşanmasına sebep olsa da bu süreçte Osmanlı Devleti, gücünü korumayı başarmıştır.
-Amerika’nın keşfi sonrası Avrupa’ya akan değerli madenler, XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa’da ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
-Amerika’dan gelen gümüşün, giderek artan miktarda Osmanlı ülkesine girmesi, akçenin değerinin düşmesine neden olmuş ve fiyatlarda geniş çaplı dalgalanmalara yol açmıştır.
-Avrupa’nın ticaret hacminin katlanarak artması, Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir.
-Avrupa’da büyük zenginliklerin artmasını sağlayan sömürgecilik politikası, Osmanlı ekonomisini sarsan en önemli sebeplerden biri olmuştur.
-Sömürgecilik faaliyetleri neticesinde Akdeniz ticareti bu durum karşısında bir süre daha önemini korumuşsa da XVII. yüzyılın ilk yarısında önemini kaybetmeye başlamıştır.
-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını gidermek için çareler aramaya başlamıştır.
-XVI. yüzyılın sonlarından itibaren tımar ve zeamet topraklarının iltizama verilmeye başlanmasıyla bazı kişiler nüfuz sahibi olmuş ve zenginleşmiştir.
-İltizam, bir şahsın devlete ait herhangi bir vergi gelirini belirli bir yıllık bedel karşılığında toplama görevini üstlenmesi demektir.
Osmanlı’da Askerî ve Ekonomik Dönüşüm
-Avrupa’nın ordu sisteminde ve savaş yöntemlerinde ateşli silahlara dayalı değişiklikler yapması, “Askerî Devrim” olarak adlandırılmıştır.
-Avrupa’da feodal sistemin çökmesiyle birlikte orduların yapısı da değişmiştir.
-Monarşik devletler, feodal lordların kullandığı şövalyeler yerine çok sayıda ücretli, mızraklı piyade kullanmaya başlamıştır.
-Avrupa’nın 1598-1648 yılları arasında sürekli savaş durumunda olması, Askerî Devrim’in gelişimine önemli katkı sağlamıştır.
-Ateşli silahların savaşlarda etkin kullanılmaya başlaması ile mızrak terk edilmeye başlanmıştır. Osmanlılar, 1593-1606 yılları arasında Habsburglarla yapılan savaş sırasında ilk defa Avrupa savaş teknolojisini ve taktiklerini görmüştür.
-Avrupa’da askerî alanda yaşanan bu gelişmeler, Osmanlı Devleti’nde birçok ekonomik ve toplumsal sorunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
-Osmanlı Devleti, Avrupa’nın ateş gücü ve askerî etkinliğini iki yolla dengelemeye çalışmıştır. Birincisi, silahlı yeniçerilerin sayısını artırmak; ikincisi ise ateşli silahlar kullanabilen sarıca, sekban ve levent denilen yeni atlı birlikler oluşturmaktır.
Yeniçerilerin Sayısındaki Artış
- Yeniçeri ordusu, Avrupa’da ilk daimî ordu özelliğindedir.
-Osmanlı Devleti, yeniçerilerin sayısını zaman içerisinde artırmıştır.
-Yeniçeri sayısının artırılması daha sonraki dönemlerde karşılaşılan sorunların kaynağını oluşturmuştur.
-Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasında en önemli etken, devşirme sistemi kurallarına aykırı bir şekilde ocağa kayıt yapılmasıdır.
-Hristiyan çocuklar muayene edilmeden ya da rüşvetle devşirme olarak alınmış ve tutulması gereken “Eşkâl Defteri”ne pek önem verilmemiştir.
-Osmanlı Devleti’nin kurumlarında ortaya çıkan bozulmaların birçok sebebi varken bunlardan en önemlisi kurumlara içerden yapılan müdahaleler olmuştur.
-Osmanlı Devleti ordusunun her türlü ihtiyacını karşılayan tımar sistemi ihmâl edilmiştir.
-Tımar sisteminin bozulmasının nedenleri şunlardır:
• Tımarların, sipahiler dışında kimselere verilmesi,
• Tımarların saray görevlilerinin eline geçerek özel mülk veya vakfa dönüştürülmesi ve rüşvet karşılığı verilmesi,
• Dirliklerin parayla alınıp satılır hâle gelmesi,
• Sipahilerin gösterişli yaşama arzusu ve çok para kazanma hırsı,
• Nüfusun hızlı artması,
• Enflasyon artışı ve paranın değer kaybetmesi,
• Geleneksel silahlarla savaşan sipahilerin, ateşli silah eğitimine ayak uyduramaması,
• Uzun süren savaşların yaşanmasıdır.
Kapitülasyonların Sürekli Hâle Getirilmesi
-Osmanlı Devleti, XIV. yüzyıldan itibaren yabancı ülkelere ayrıcalıklar tanımış ve Fransızlara ilk kez gerçek kapitülasyon 1569 yılında verilmiştir.
-Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve IV. Mehmed dönemlerinde yenilenmiştir. İngiliz, İspanyol, Portekizli, Katalan ve Sicilyalı tüccarlar da Osmanlı topraklarında Fransız bayrağı altında ticaret yapmıştır.
-1569’da Fransa’ya verilen ticari imtiyazlardan sonra 1580’de İngiltere ve 1612’de de Hollanda, Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonlarla desteklenmiştir.
-Osmanlı Devleti, 1740 yılında kapitülasyon siyasetinde yeni bir döneme girmiştir.
Osmanlı Devleti, 28 Mayıs 1740’ta imzalanan antlaşmayla Fransızlara verilen kapitülasyonları genişletmiş ve kapitülasyonlar sürekli hâle getirilmiştir.
-İngiltere’ye verilen ayrıcalıklar ise 1838 Balta Limanı Antlaşması ile en geniş hâlini almıştır.
-XIX. yüzyılda, Batılı devletler kapitülasyonları kullanarak Osmanlı’ya her konuda müdahâle etmiştir.
Osmanlı Devleti’nde Ekonomik Tedbirler
-Osmanlı Devleti, Klasik Dönem’de toprağa dayalı bir ekonomik sistem uygulamıştır.
-Klasik Dönem’de fethedilen araziler mirî arazi şekline getirilmiş ve tahriri yapıldıktan sonra kanunnamelerle koyulacak vergiler tespit edilmiştir.
-Osmanlı vergi sistemi, temelde örfî ve şeri olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
-Öşür, haraç ve cizye gibi şeri vergiler; ayni veya nakdî olarak tahsil edilmiştir.
-Mukataalar, iltizama verilmiştir. Ancak merkezî hazinenin nakit ihtiyacının giderek artmasıyla devlet, mukataaları mültezimlere ömür boyu tahsis etmeye başlamıştır.
-Mukataaların ömür boyu kiralanma uygulamasına malikâne sistemi adı verilmiştir.
-Avarız vergisi, Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılın sonlarında ihtiyaç hâlinde toplanan bir vergi olarak ortaya çıkmıştır.
-Avarız vergileri, artan hazine açıklarını kapatmada büyük bir paya sahip olmuştur.
-Osmanlı Devleti’nde savaşlara bağlı ekonomik sıkıntılar nedeniyle varlıklı kişilerden imdadiyye adı altında yardımlar toplanmaya başlanmıştır.
-Önceleri sefer masraflarını karşılamak için koyulan ve “imdad-ı seferiyye” adı verilen bu vergi, XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren sürekli hâle getirilmiştir.
-İmdadiyye vergisi, zamanla adeta bir varlık vergisine dönüşmüştür.
-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını iltizam ve malikâne sistemlerini uygulamaya koyarak karşılamaya çalışmıştır.
-Tımar ve zeamet topraklarını mukataa hâline getiren devletin, bu mukataaları iltizama vermeye başlamasıyla âyanlar, toprak satın almış ve zenginleşmiştir.
-Merkezden gönderilen ve merkezî otoriteyi temsil eden beylerbeyleri, sancakbeyleri, Tımarlı Sipahilerin de yavaş yavaş ortadan kalkması ile âyanların nüfuzu daha da artmıştır.
-Üretimden alacağı payı artırmak isteyen âyanlar, reayaya kötü muameleye ve köylülerden daha fazla para toplamaya başlamıştır.
-Âyan ve eşraf sınıfı; himayelerine aldıkları levent, sekban, sarıca gibi paralı askerler sayesinde askerî nüfuz da kazanmıştır.
Âyanların Yönetime Karşı Yükselişi
-Osmanlı Devleti kuruluştan itibaren merkeziyetçi bir siyaset takip etmiş ve mutlak otoritenin padişaha ait olduğu bir sistem kurmuştur.
-Merkezî otoritenin zayıfladığı, iç ve dış sorunların arttığı dönemlerde devlet; âyan ve eşrafa başvurarak onların ön plana çıkmasına sebep olmuştur.
-Devlet; asker ve vergi toplanmasında, şehir ve yolların korunmasında, eşkıyalık hareketlerinin bastırılmasında âyanlardan sık sık yardım istemeye başlamıştır.
Avrupa’ya Akan Servet
- XV. yüzyıl sonlarında Yeni Dünya’ya ilk defa Kristof Colomb (Kristof Kolomp) ulaşmışsa da yeni bir kıta keşfettiğini fark edememiş ve buranın Hindistan olduğunu varsaymıştır.
- Kolomb’dan daha sonra Floransalı Amerigo Vespucci (Ameriko Vespuçi) buranın yeni bir kıta “Amerika” olduğunu keşfetmiştir.
- Keşiften sonra İspanya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve Portekiz gibi Avrupalı devletler, bu yeni kıtayı
-Avrupa ekonomisi için yeni bir umut kapısı olmuş ve bölgede koloniler kurmaya başlamıştır.
-Avrupa’dan Amerika’ya özellikle 1600’lerin ilk yıllarında büyük bir göç dalgası başlamıştır.
-Başta İspanya ve Portekiz olmak üzere Hollanda, İngiltere gibi devletler ulaştıkları bölgelerin değerli madenlerine ve varlıklarına el koymaya başlamıştır.
-Amerika’nın keşfinden itibaren deniz ticareti önem kazanmış çünkü denizaşırı ticaret, Avrupa’nın kalkınmasında en önemli girdilerden biri hâline gelmiştir.
-İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere; Yeni Dünya’daki sömürgeler için ciddi bir mücadele vermeye başlamıştır.
- Amerika’nın keşfi ve sonrasında yaşanan gelişmeler Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde büyük değişimlerin yaşanmasına sebep olsa da bu süreçte Osmanlı Devleti, gücünü korumayı başarmıştır.
-Amerika’nın keşfi sonrası Avrupa’ya akan değerli madenler, XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa’da ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
-Amerika’dan gelen gümüşün, giderek artan miktarda Osmanlı ülkesine girmesi, akçenin değerinin düşmesine neden olmuş ve fiyatlarda geniş çaplı dalgalanmalara yol açmıştır.
-Avrupa’nın ticaret hacminin katlanarak artması, Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir.
-Avrupa’da büyük zenginliklerin artmasını sağlayan sömürgecilik politikası, Osmanlı ekonomisini sarsan en önemli sebeplerden biri olmuştur.
-Sömürgecilik faaliyetleri neticesinde Akdeniz ticareti bu durum karşısında bir süre daha önemini korumuşsa da XVII. yüzyılın ilk yarısında önemini kaybetmeye başlamıştır.
-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını gidermek için çareler aramaya başlamıştır.
-XVI. yüzyılın sonlarından itibaren tımar ve zeamet topraklarının iltizama verilmeye başlanmasıyla bazı kişiler nüfuz sahibi olmuş ve zenginleşmiştir.
-İltizam, bir şahsın devlete ait herhangi bir vergi gelirini belirli bir yıllık bedel karşılığında toplama görevini üstlenmesi demektir.
Osmanlı’da Askerî ve Ekonomik Dönüşüm
-Avrupa’nın ordu sisteminde ve savaş yöntemlerinde ateşli silahlara dayalı değişiklikler yapması, “Askerî Devrim” olarak adlandırılmıştır.
-Avrupa’da feodal sistemin çökmesiyle birlikte orduların yapısı da değişmiştir.
-Monarşik devletler, feodal lordların kullandığı şövalyeler yerine çok sayıda ücretli, mızraklı piyade kullanmaya başlamıştır.
-Avrupa’nın 1598-1648 yılları arasında sürekli savaş durumunda olması, Askerî Devrim’in gelişimine önemli katkı sağlamıştır.
-Ateşli silahların savaşlarda etkin kullanılmaya başlaması ile mızrak terk edilmeye başlanmıştır. Osmanlılar, 1593-1606 yılları arasında Habsburglarla yapılan savaş sırasında ilk defa Avrupa savaş teknolojisini ve taktiklerini görmüştür.
-Avrupa’da askerî alanda yaşanan bu gelişmeler, Osmanlı Devleti’nde birçok ekonomik ve toplumsal sorunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
-Osmanlı Devleti, Avrupa’nın ateş gücü ve askerî etkinliğini iki yolla dengelemeye çalışmıştır. Birincisi, silahlı yeniçerilerin sayısını artırmak; ikincisi ise ateşli silahlar kullanabilen sarıca, sekban ve levent denilen yeni atlı birlikler oluşturmaktır.
Yeniçerilerin Sayısındaki Artış
- Yeniçeri ordusu, Avrupa’da ilk daimî ordu özelliğindedir.
-Osmanlı Devleti, yeniçerilerin sayısını zaman içerisinde artırmıştır.
-Yeniçeri sayısının artırılması daha sonraki dönemlerde karşılaşılan sorunların kaynağını oluşturmuştur.
-Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasında en önemli etken, devşirme sistemi kurallarına aykırı bir şekilde ocağa kayıt yapılmasıdır.
-Hristiyan çocuklar muayene edilmeden ya da rüşvetle devşirme olarak alınmış ve tutulması gereken “Eşkâl Defteri”ne pek önem verilmemiştir.
-Osmanlı Devleti’nin kurumlarında ortaya çıkan bozulmaların birçok sebebi varken bunlardan en önemlisi kurumlara içerden yapılan müdahaleler olmuştur.
-Osmanlı Devleti ordusunun her türlü ihtiyacını karşılayan tımar sistemi ihmâl edilmiştir.
-Tımar sisteminin bozulmasının nedenleri şunlardır:
• Tımarların, sipahiler dışında kimselere verilmesi,
• Tımarların saray görevlilerinin eline geçerek özel mülk veya vakfa dönüştürülmesi ve rüşvet karşılığı verilmesi,
• Dirliklerin parayla alınıp satılır hâle gelmesi,
• Sipahilerin gösterişli yaşama arzusu ve çok para kazanma hırsı,
• Nüfusun hızlı artması,
• Enflasyon artışı ve paranın değer kaybetmesi,
• Geleneksel silahlarla savaşan sipahilerin, ateşli silah eğitimine ayak uyduramaması,
• Uzun süren savaşların yaşanmasıdır.
Kapitülasyonların Sürekli Hâle Getirilmesi
-Osmanlı Devleti, XIV. yüzyıldan itibaren yabancı ülkelere ayrıcalıklar tanımış ve Fransızlara ilk kez gerçek kapitülasyon 1569 yılında verilmiştir.
-Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve IV. Mehmed dönemlerinde yenilenmiştir. İngiliz, İspanyol, Portekizli, Katalan ve Sicilyalı tüccarlar da Osmanlı topraklarında Fransız bayrağı altında ticaret yapmıştır.
-1569’da Fransa’ya verilen ticari imtiyazlardan sonra 1580’de İngiltere ve 1612’de de Hollanda, Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonlarla desteklenmiştir.
-Osmanlı Devleti, 1740 yılında kapitülasyon siyasetinde yeni bir döneme girmiştir.
Osmanlı Devleti, 28 Mayıs 1740’ta imzalanan antlaşmayla Fransızlara verilen kapitülasyonları genişletmiş ve kapitülasyonlar sürekli hâle getirilmiştir.
-İngiltere’ye verilen ayrıcalıklar ise 1838 Balta Limanı Antlaşması ile en geniş hâlini almıştır.
-XIX. yüzyılda, Batılı devletler kapitülasyonları kullanarak Osmanlı’ya her konuda müdahâle etmiştir.
Osmanlı Devleti’nde Ekonomik Tedbirler
-Osmanlı Devleti, Klasik Dönem’de toprağa dayalı bir ekonomik sistem uygulamıştır.
-Klasik Dönem’de fethedilen araziler mirî arazi şekline getirilmiş ve tahriri yapıldıktan sonra kanunnamelerle koyulacak vergiler tespit edilmiştir.
-Osmanlı vergi sistemi, temelde örfî ve şeri olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
-Öşür, haraç ve cizye gibi şeri vergiler; ayni veya nakdî olarak tahsil edilmiştir.
-Mukataalar, iltizama verilmiştir. Ancak merkezî hazinenin nakit ihtiyacının giderek artmasıyla devlet, mukataaları mültezimlere ömür boyu tahsis etmeye başlamıştır.
-Mukataaların ömür boyu kiralanma uygulamasına malikâne sistemi adı verilmiştir.
-Avarız vergisi, Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılın sonlarında ihtiyaç hâlinde toplanan bir vergi olarak ortaya çıkmıştır.
-Avarız vergileri, artan hazine açıklarını kapatmada büyük bir paya sahip olmuştur.
-Osmanlı Devleti’nde savaşlara bağlı ekonomik sıkıntılar nedeniyle varlıklı kişilerden imdadiyye adı altında yardımlar toplanmaya başlanmıştır.
-Önceleri sefer masraflarını karşılamak için koyulan ve “imdad-ı seferiyye” adı verilen bu vergi, XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren sürekli hâle getirilmiştir.
-İmdadiyye vergisi, zamanla adeta bir varlık vergisine dönüşmüştür.
-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını iltizam ve malikâne sistemlerini uygulamaya koyarak karşılamaya çalışmıştır.
-Tımar ve zeamet topraklarını mukataa hâline getiren devletin, bu mukataaları iltizama vermeye başlamasıyla âyanlar, toprak satın almış ve zenginleşmiştir.
-Merkezden gönderilen ve merkezî otoriteyi temsil eden beylerbeyleri, sancakbeyleri, Tımarlı Sipahilerin de yavaş yavaş ortadan kalkması ile âyanların nüfuzu daha da artmıştır.
-Üretimden alacağı payı artırmak isteyen âyanlar, reayaya kötü muameleye ve köylülerden daha fazla para toplamaya başlamıştır.
-Âyan ve eşraf sınıfı; himayelerine aldıkları levent, sekban, sarıca gibi paralı askerler sayesinde askerî nüfuz da kazanmıştır.
Âyanların Yönetime Karşı Yükselişi
-Osmanlı Devleti kuruluştan itibaren merkeziyetçi bir siyaset takip etmiş ve mutlak otoritenin padişaha ait olduğu bir sistem kurmuştur.
-Merkezî otoritenin zayıfladığı, iç ve dış sorunların arttığı dönemlerde devlet; âyan ve eşrafa başvurarak onların ön plana çıkmasına sebep olmuştur.
-Devlet; asker ve vergi toplanmasında, şehir ve yolların korunmasında, eşkıyalık hareketlerinin bastırılmasında âyanlardan sık sık yardım istemeye başlamıştır.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR