Talebe
Üye
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 4,316
- Tepkime puanı
- 13,154
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Milli Mücadele Dönemi |
Mustafa Kemal Paşanın Ordu Müfettişliğine Atanması |
Mustafa Kemal Paşa’nın artık Anadolu’ya geçme kararını kesinleştirdiği günlerde İtilâf devletleri adına İngilizler, Osmanlı Hükümetine başvurarak Samsun ve civarında yaşayan Rumların, Türklerin baskısı altında bulunduğunu ve Rum köylerine Türk çetelerince saldırıldığını, Osmanlı Hükümetinin güvenliği sağlamaması halinde, söz konusu bölgeyi işgal edeceklerini bildirmişlerdi. Telaşlanan ve kaygılanan Sadrazam Damat Ferit Paşa Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Paşa’ya düşündüğü çareyi sormuş ve O’ndan “bu iş burada Bab-ı Ali’de yoluna konamaz, asayişin bozulduğu bölgeye, bu davanın hakkından gelebilecek, dirayetli, tecrübeli bir şahsiyeti geniş salahiyetlerle göndermek lâzımdır. Mevcut kumandanlar arasında bu vasıflara haiz olarak hatırıma gelen de Mustafa Kemal Paşa’dır” cevabını almıştı.
Daha sonra Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı tanımak amacıyla onunla “Serkldoryan”da bir yemek yemişti. Bu yemekte Genelkurmay Başkanı olan Cevat Paşa’da bulunmuştu. Damat Ferit Paşa, yemek boyunca Mustafa Kemal Paşa’yla “ülkenin güvenliği ve İngilizlerin şikayetçi oldukları konular üzerinde” konuşmalar yapmıştı. Konuşmalarda “Mustafa Kemal Paşa vaziyeti çok iyi idare etmiş, sadrazamın suallerini O’nu şüphelendirmeyecek ve bilakis itimat telkin edecek şekilde cevaplandırmıştı. Mehmet Ali Bey ile Cevat Paşa da kendilerini desteklemişlerdi. Yemekten sonra Damat Ferit Paşa “...sizin gibi mütemayiz, genç ve kıymetli kumandanlara çok ihtiyacımız olacak” diyerek memnuniyetini belirtmişti.
Damat Ferit Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’dan uzaklaştırmak için de onu böyle bir göreve atadığını söyleyenler de vardır. Mustafa Kemal Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Paşa’yla birlikte Damat Ferit Paşa’yı iktidardan düşürmek konusunda Damat Ferit Paşa’ya bazı duyumlar ulaşmıştı. Bu nedenle Damat Ferid Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya göndermekle bir yandan İngilizlerin şikayet ettikleri sorunları çözmek, diğer taraftan kalmasında sakınca gördüğü Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmayı düşünmüştü. Nitekim Mustafa Kemal Paşa anılarında bu konuyla ilgili olarak, Vahdettin Hükümetlerinde kendisi için zıt fikir olduğunu söyledikten sonra “...biri beni lehlerine kazanmağa çalışanlar, diğeri hiçbir surette itimat edilmemek lazım olduğunu iddia edenler. Aylarca münakaşalardan sonra hangi fikir hak kazanmış bilir misiniz Mustafa Kemal’e emniyet edilmez Mustafa Kemal İstanbul’da bir takım menfi telkinler, belki hazırlıklar yapıyor, bu adamı İstanbul’dan uzaklaştırmak lazımdır. Mustafa Kemal’i Anadolu dağlarına atmalı ve orada çürütmeli- Nihayet bu karar üzerine mutabık kalmışlar”
Diğer taraftan böyle bir atamada Damat Ferit Paşa, İngiliz’lere de Mustafa Kemal Paşa’nın İttihatçı olmadığı konusunda güvence vermişti. Böylece İngilizler “milliyetçi paşa” olarak bildikleri ve kendisinden şüphe ettikleri Mustafa Kemal Paşa’nın bu göreve atanmasına tepki göstermemişlerdi.
Nihayet Harbiye Nazırı Şakir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı Harbiye Nezaretine davet ederek, Samsun ve civarında Türklerin Rum köylerine saldırdığını anlatan bir dosyayı eline tutuşturmuş “...Ben Sadrazam ile (Damat Ferit Paşa) görüştüm. Sizi münasip gördük” demiştir. Bu görüşmeden sonra Harbiye Nezareti Mustafa Kemal Paşa’yı Dokuzuncu Ordu Müfettişliğine tayin etmiş ve Padişahtan irade alınması için sadaret makamına yazmıştı. Harbiye Nezareti, Sadrazam ve İngilizlerden Samsun’a gidiş vizesi alan Mustafa Kemal Paşa’nın önünde artık sadece Vahdettin engeli kalmıştı.
Padişah Vahdettin’in bu atamayı onaylaması için bir çok neden vardı. Samsun bölgesindeki asayişsizliği gidererek, Paris’te çalışmalarını sürdüren Barış Konferansı’nın Osmanlı devleti hakkında olumsuz izlenimler edinmesini önlemek için bölgeye liyakatlı ve dirayetli bir komutanın tayin edilmesi zorunluluktu. Vahdettin, askerlik geçmişi son derece başarılı olan Mustafa Kemal Paşa’nın bu görevin üstesinden geleceğini şüphesiz iyi biliyordu. Diğer taraftan İttihat ve Terakki Partisi ile bilinen anlaşmazlıkları, Damat Ferit’in ve İngilizlerin onayından geçmiş olması Padişah’ı rahatlatan diğer nedenlerdi. Ayrıca bir yıl önce gerçekleşen Almanya seyahati esnasında Vahdettin’in Mustafa Kemal’i yakından tanıması ve onu bir çok özelliğinden dolayı takdir etmesi de, bu atamanın yapılmasındaki diğer nedenlerdir.
Mustafa Kemal Paşa’nın atama kararnamesi 30 Nisan 1919’da Padişah tarafından onaylanmış ve 5 Mayıs’ta da dönemin Resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Bundan sonra da Mustafa Kemal Paşa, Müfettişlik göreviyle ilgili görev ve yetkilerini belirleyecek olan bir talimatnamenin hazırlanması için Genelkurmay’da bulunan yakın dostlarıyla çalışmalara başladı. Nitekim 9 ncu Ordu Müfettişliği (15 Haziran’dan itibaren 3 ncü Ordu olarak değişecektir) unvanı altında, kullanacağı yetkileri içeren talimatnameyi, Genelkumay İkinci Başkanı Diyarbakır’lı Kâzım Paşa ile birlikte hazırladı. 6 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezaretince kendisine verilen bu talimatnameye göre Mustafa Kemal Paşa’nın görevleri sadece askerî görevler değil aynı zamanda da mülkîdir. Bu müşterek görevler şunlardı;
4.3.1. Görevleri
a) Görev bölgesinde asayişi ve huzuru yeniden sağlamak ve asayişsizliğin sebeplerini belirlemek.
Görev bölgesinde, değişik yerlerde bulunan silah ve cephaneleri bir an evvel toplattırmak, bunları münasip depolara yığmak ve koruma altına aldırmak.
Görev bölgesi içerisinde, değişik yerlerde bir takım şuraların (kurul-küçük danışma meclisi) kurulduğu, bunların asker topladıkları ve gayri resmi olarak da ordunun bunları koruduğu belirtilerek, bu şuraların faaliyetlerinin önlenmesi ve lağv edilmesini sağlamak,
Mustafa Kemal Paşa’nın bu görevleri yapabilmesi için yetki ve görev bölgesi talimatnameye göre şöyle belirlenmişti;
2. Kendisine doğrudan bağlı askeri birlikler
İki Fırka’lı (Tümen) olan üçüncü ve dört fırkalı olan 15 nci Kolordular Müfettişlik emrine verilmiştir
3. Müfettişlik bölgesi
a) Müfettişlik bölgesi, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleri ile Erzincan ve Canik (Samsun) müstakil sancakları
Müfettişlik bölgesine komşu vilayet, sancak ve askeri birlikler
a) Vilayet ve sancaklar: Diyar-ı Bekir, Bitlis, Mamuret’ul aziz, (Elazığ) Ankara, Kastamonu vilayetleri ile Kayseri ve Maraş sancakları
b) Bu vilayetlerde ve sancaklarda bulunan 1 nci, 12 nci, 14 nci, 17 nci ve 20 nci Kolordular, göreviyle ilgili olarak Mustafa Kemal Paşa’nın bütün emir ve taleplerini kabul edecek ve yerine getireceklerdi.
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal’e verilen yetki oldukça geniş tutulmuştur. Ancak yine talimatnamede belirtilen Mustafa Kemal Paşa’dan yerine getirmesi istenen görevlere bakıldığında, bu görevlerin ancak böyle geniş bir yetkiyle yerine getirilebileceği anlaşılır.
Talimatname konusunda Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta şunları söylemektedir:
“Bu geniş yetkinin, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu’ya gönderenler tarafından bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki, onlar bana bu yetkiyi bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe Samsun ve dolaylarındaki güvensizlik olaylarını yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun’a gitmek idi. Ben, bu görevin yerine getirilmesinin makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O tarihte Genelkurmay’da bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular; yetki konusu ile talimatı da ben kendim yazdırdım...”
Talimatnamenin hazırlanmasından sonra artık Mustafa Kemal Paşa’nın Müfettişlik Karargah subaylarını belirleme çalışmalarına başladığını görüyoruz. Bu kişilerin belirlenmesinde Mustafa Kemal Paşa büyük hassasiyet göstermiştir. Çoğu sonradan Milli Mücadelemizde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında önemli devlet adamı ve asker olacak olan bu kişiler arasında; üç Albay, bir Yarbay, üç Binbaşı, beş Yüzbaşı, üç Üsteğmen, bir Teğmen ve iki memur bulunmaktaydı. 9. Ordu Müfettişliği Karargahı, Mustafa Kemal’in dışında 18 kişiden oluşuyordu.
Mustafa Kemal Paşa, 15 Mayıs 1919’da Bab-ı âli’ye gitmiş ve Hükümet üyeleriyle görüşmüştür. İzmir’in işgalini öğrenmiş bulunan, endişeli ve üzgün görünen hükümet üyelerinin halihazırdaki durumu ve düşündüklerini sormaları üzerine onlara yılgınlık değil, “Celâdet (kahramanlık) göstermelerini tavsiye etmiştir.
Yine Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareketinden önce vedalaşmak için Erkân-ı Harbiye-i Umumiye’ye gitmiş ve orada eski ve yeni Genelkurmay başkanları olan Fevzi (Çakmak) ve Cevat (Çoban) Paşalarla görüşmüş ve onlarla Anadolu’da girişilecek bir hareket için beş maddelik bir proğram hazırlamıştır. Bu proğramda şu esaslar bulunmaktaydı.
1- Anadolu’da üç Ordu Müfettişliği teşkil edilecek
2- Silahlar teslim edilmeyecek
3- Anadolu’da bir Millî Mücadele vücuda getirilecek
4- Kuvay-ı Milliye (Milli Kuvvetler) teşkil edilecek
5- Mukabil (karşı) taarruza geçilecek.
Arkadaşlarınca da uygun görülen bu proğramla ilgili olarak Mustafa Kemal şöyle söyleyecektir: “Zaten ben bunu tahakkuk ettirmek için Anadolu’ya gidiyorum. Kahraman milletimin sinesinde hayatımı feda edinceye kadar çalışacağım.”
İstanbul’dan ayrılmadan önce Mustafa Kemal’in ziyaret ettiği bir diğer arkadaşı Fethi Bey’dir. İttihatçılık suçlamasıyla Damat Ferit Paşa Hükümeti’nce tutuklanarak Bekirağa Bölüğü’nde bulunan Fethi Bey’i ziyaretinde Mustafa Kemal O’na şöyle diyecektir: Babğı åli ve Saray benim hakkımda derin bir gaflet içerisinde bulunuyorlar, meseleden İngilizlerin henüz haberi yoktur”.
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan ayrılmadan önce ziyaret ettiği son kişilerden birisi de Padişah Vahdettin’dir. Mustafa Kemal’in Padişahla yaptığı bu son görüşme 15 Mayıs 1919’da (bazı kaynaklarda 16 Mayıs olarak belirtilmiştir) gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın anılarında ayrıntılarıyla anlatılan bu görüşmenin en dikkat çekici yönü, Vahdettin’in “ Paşa, paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. (elini demin bahsettiğim kitabın üzerine bastı ve ilave etti) Tarihe geçmiştir. (O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükunla dinliyordum.) Bunları unutun dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir . Paşa devleti kurtarabilirsin” demesidir.
Bazı kesimlerce Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’da bir Millî Mücadele başlatmak amacıyla göndermiş olduğunun delili olarak gösterilen bu konuşmada aslında kastedilen Mustafa Kemal Paşa’nın görev bölgesi olan “Doğu Anadolu’dur”. Çünkü henüz işgal edilmemiş olan bu bölgenin karışıklıklar içinde olduğu ve Mondros Mütarekesi’nin 7. ve 24. maddesi gerekçe gösterilerek işgal edilmesi söz konusu olabilirdi. Bu nedenle Padişah, bu sözlerle Mustafa Kemal Paşa’nın resmi görevi olan asayişin sağlanması ve orduyu terhis etmenin önemini vurgulamaktan öte bir şey dememiştir.
İster İstanbul’dan uzaklaştırmak amacıyla, ister Doğu Karadeniz bölgesinde çıkmış olan karışıklıkları gidermek amacıyla olsun, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya gönderilmesi, Türk milleti için büyük bir şans olmuştur.
Daha sonra Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı tanımak amacıyla onunla “Serkldoryan”da bir yemek yemişti. Bu yemekte Genelkurmay Başkanı olan Cevat Paşa’da bulunmuştu. Damat Ferit Paşa, yemek boyunca Mustafa Kemal Paşa’yla “ülkenin güvenliği ve İngilizlerin şikayetçi oldukları konular üzerinde” konuşmalar yapmıştı. Konuşmalarda “Mustafa Kemal Paşa vaziyeti çok iyi idare etmiş, sadrazamın suallerini O’nu şüphelendirmeyecek ve bilakis itimat telkin edecek şekilde cevaplandırmıştı. Mehmet Ali Bey ile Cevat Paşa da kendilerini desteklemişlerdi. Yemekten sonra Damat Ferit Paşa “...sizin gibi mütemayiz, genç ve kıymetli kumandanlara çok ihtiyacımız olacak” diyerek memnuniyetini belirtmişti.
Damat Ferit Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’dan uzaklaştırmak için de onu böyle bir göreve atadığını söyleyenler de vardır. Mustafa Kemal Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Paşa’yla birlikte Damat Ferit Paşa’yı iktidardan düşürmek konusunda Damat Ferit Paşa’ya bazı duyumlar ulaşmıştı. Bu nedenle Damat Ferid Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya göndermekle bir yandan İngilizlerin şikayet ettikleri sorunları çözmek, diğer taraftan kalmasında sakınca gördüğü Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmayı düşünmüştü. Nitekim Mustafa Kemal Paşa anılarında bu konuyla ilgili olarak, Vahdettin Hükümetlerinde kendisi için zıt fikir olduğunu söyledikten sonra “...biri beni lehlerine kazanmağa çalışanlar, diğeri hiçbir surette itimat edilmemek lazım olduğunu iddia edenler. Aylarca münakaşalardan sonra hangi fikir hak kazanmış bilir misiniz Mustafa Kemal’e emniyet edilmez Mustafa Kemal İstanbul’da bir takım menfi telkinler, belki hazırlıklar yapıyor, bu adamı İstanbul’dan uzaklaştırmak lazımdır. Mustafa Kemal’i Anadolu dağlarına atmalı ve orada çürütmeli- Nihayet bu karar üzerine mutabık kalmışlar”
Diğer taraftan böyle bir atamada Damat Ferit Paşa, İngiliz’lere de Mustafa Kemal Paşa’nın İttihatçı olmadığı konusunda güvence vermişti. Böylece İngilizler “milliyetçi paşa” olarak bildikleri ve kendisinden şüphe ettikleri Mustafa Kemal Paşa’nın bu göreve atanmasına tepki göstermemişlerdi.
Nihayet Harbiye Nazırı Şakir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı Harbiye Nezaretine davet ederek, Samsun ve civarında Türklerin Rum köylerine saldırdığını anlatan bir dosyayı eline tutuşturmuş “...Ben Sadrazam ile (Damat Ferit Paşa) görüştüm. Sizi münasip gördük” demiştir. Bu görüşmeden sonra Harbiye Nezareti Mustafa Kemal Paşa’yı Dokuzuncu Ordu Müfettişliğine tayin etmiş ve Padişahtan irade alınması için sadaret makamına yazmıştı. Harbiye Nezareti, Sadrazam ve İngilizlerden Samsun’a gidiş vizesi alan Mustafa Kemal Paşa’nın önünde artık sadece Vahdettin engeli kalmıştı.
Padişah Vahdettin’in bu atamayı onaylaması için bir çok neden vardı. Samsun bölgesindeki asayişsizliği gidererek, Paris’te çalışmalarını sürdüren Barış Konferansı’nın Osmanlı devleti hakkında olumsuz izlenimler edinmesini önlemek için bölgeye liyakatlı ve dirayetli bir komutanın tayin edilmesi zorunluluktu. Vahdettin, askerlik geçmişi son derece başarılı olan Mustafa Kemal Paşa’nın bu görevin üstesinden geleceğini şüphesiz iyi biliyordu. Diğer taraftan İttihat ve Terakki Partisi ile bilinen anlaşmazlıkları, Damat Ferit’in ve İngilizlerin onayından geçmiş olması Padişah’ı rahatlatan diğer nedenlerdi. Ayrıca bir yıl önce gerçekleşen Almanya seyahati esnasında Vahdettin’in Mustafa Kemal’i yakından tanıması ve onu bir çok özelliğinden dolayı takdir etmesi de, bu atamanın yapılmasındaki diğer nedenlerdir.
Mustafa Kemal Paşa’nın atama kararnamesi 30 Nisan 1919’da Padişah tarafından onaylanmış ve 5 Mayıs’ta da dönemin Resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Bundan sonra da Mustafa Kemal Paşa, Müfettişlik göreviyle ilgili görev ve yetkilerini belirleyecek olan bir talimatnamenin hazırlanması için Genelkurmay’da bulunan yakın dostlarıyla çalışmalara başladı. Nitekim 9 ncu Ordu Müfettişliği (15 Haziran’dan itibaren 3 ncü Ordu olarak değişecektir) unvanı altında, kullanacağı yetkileri içeren talimatnameyi, Genelkumay İkinci Başkanı Diyarbakır’lı Kâzım Paşa ile birlikte hazırladı. 6 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezaretince kendisine verilen bu talimatnameye göre Mustafa Kemal Paşa’nın görevleri sadece askerî görevler değil aynı zamanda da mülkîdir. Bu müşterek görevler şunlardı;
4.3.1. Görevleri
a) Görev bölgesinde asayişi ve huzuru yeniden sağlamak ve asayişsizliğin sebeplerini belirlemek.
Görev bölgesinde, değişik yerlerde bulunan silah ve cephaneleri bir an evvel toplattırmak, bunları münasip depolara yığmak ve koruma altına aldırmak.
Görev bölgesi içerisinde, değişik yerlerde bir takım şuraların (kurul-küçük danışma meclisi) kurulduğu, bunların asker topladıkları ve gayri resmi olarak da ordunun bunları koruduğu belirtilerek, bu şuraların faaliyetlerinin önlenmesi ve lağv edilmesini sağlamak,
Mustafa Kemal Paşa’nın bu görevleri yapabilmesi için yetki ve görev bölgesi talimatnameye göre şöyle belirlenmişti;
2. Kendisine doğrudan bağlı askeri birlikler
İki Fırka’lı (Tümen) olan üçüncü ve dört fırkalı olan 15 nci Kolordular Müfettişlik emrine verilmiştir
3. Müfettişlik bölgesi
a) Müfettişlik bölgesi, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleri ile Erzincan ve Canik (Samsun) müstakil sancakları
Müfettişlik bölgesine komşu vilayet, sancak ve askeri birlikler
a) Vilayet ve sancaklar: Diyar-ı Bekir, Bitlis, Mamuret’ul aziz, (Elazığ) Ankara, Kastamonu vilayetleri ile Kayseri ve Maraş sancakları
b) Bu vilayetlerde ve sancaklarda bulunan 1 nci, 12 nci, 14 nci, 17 nci ve 20 nci Kolordular, göreviyle ilgili olarak Mustafa Kemal Paşa’nın bütün emir ve taleplerini kabul edecek ve yerine getireceklerdi.
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal’e verilen yetki oldukça geniş tutulmuştur. Ancak yine talimatnamede belirtilen Mustafa Kemal Paşa’dan yerine getirmesi istenen görevlere bakıldığında, bu görevlerin ancak böyle geniş bir yetkiyle yerine getirilebileceği anlaşılır.
Talimatname konusunda Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta şunları söylemektedir:
“Bu geniş yetkinin, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu’ya gönderenler tarafından bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki, onlar bana bu yetkiyi bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe Samsun ve dolaylarındaki güvensizlik olaylarını yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun’a gitmek idi. Ben, bu görevin yerine getirilmesinin makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O tarihte Genelkurmay’da bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular; yetki konusu ile talimatı da ben kendim yazdırdım...”
Talimatnamenin hazırlanmasından sonra artık Mustafa Kemal Paşa’nın Müfettişlik Karargah subaylarını belirleme çalışmalarına başladığını görüyoruz. Bu kişilerin belirlenmesinde Mustafa Kemal Paşa büyük hassasiyet göstermiştir. Çoğu sonradan Milli Mücadelemizde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında önemli devlet adamı ve asker olacak olan bu kişiler arasında; üç Albay, bir Yarbay, üç Binbaşı, beş Yüzbaşı, üç Üsteğmen, bir Teğmen ve iki memur bulunmaktaydı. 9. Ordu Müfettişliği Karargahı, Mustafa Kemal’in dışında 18 kişiden oluşuyordu.
Mustafa Kemal Paşa, 15 Mayıs 1919’da Bab-ı âli’ye gitmiş ve Hükümet üyeleriyle görüşmüştür. İzmir’in işgalini öğrenmiş bulunan, endişeli ve üzgün görünen hükümet üyelerinin halihazırdaki durumu ve düşündüklerini sormaları üzerine onlara yılgınlık değil, “Celâdet (kahramanlık) göstermelerini tavsiye etmiştir.
Yine Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareketinden önce vedalaşmak için Erkân-ı Harbiye-i Umumiye’ye gitmiş ve orada eski ve yeni Genelkurmay başkanları olan Fevzi (Çakmak) ve Cevat (Çoban) Paşalarla görüşmüş ve onlarla Anadolu’da girişilecek bir hareket için beş maddelik bir proğram hazırlamıştır. Bu proğramda şu esaslar bulunmaktaydı.
1- Anadolu’da üç Ordu Müfettişliği teşkil edilecek
2- Silahlar teslim edilmeyecek
3- Anadolu’da bir Millî Mücadele vücuda getirilecek
4- Kuvay-ı Milliye (Milli Kuvvetler) teşkil edilecek
5- Mukabil (karşı) taarruza geçilecek.
Arkadaşlarınca da uygun görülen bu proğramla ilgili olarak Mustafa Kemal şöyle söyleyecektir: “Zaten ben bunu tahakkuk ettirmek için Anadolu’ya gidiyorum. Kahraman milletimin sinesinde hayatımı feda edinceye kadar çalışacağım.”
İstanbul’dan ayrılmadan önce Mustafa Kemal’in ziyaret ettiği bir diğer arkadaşı Fethi Bey’dir. İttihatçılık suçlamasıyla Damat Ferit Paşa Hükümeti’nce tutuklanarak Bekirağa Bölüğü’nde bulunan Fethi Bey’i ziyaretinde Mustafa Kemal O’na şöyle diyecektir: Babğı åli ve Saray benim hakkımda derin bir gaflet içerisinde bulunuyorlar, meseleden İngilizlerin henüz haberi yoktur”.
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan ayrılmadan önce ziyaret ettiği son kişilerden birisi de Padişah Vahdettin’dir. Mustafa Kemal’in Padişahla yaptığı bu son görüşme 15 Mayıs 1919’da (bazı kaynaklarda 16 Mayıs olarak belirtilmiştir) gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın anılarında ayrıntılarıyla anlatılan bu görüşmenin en dikkat çekici yönü, Vahdettin’in “ Paşa, paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. (elini demin bahsettiğim kitabın üzerine bastı ve ilave etti) Tarihe geçmiştir. (O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükunla dinliyordum.) Bunları unutun dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir . Paşa devleti kurtarabilirsin” demesidir.
Bazı kesimlerce Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’da bir Millî Mücadele başlatmak amacıyla göndermiş olduğunun delili olarak gösterilen bu konuşmada aslında kastedilen Mustafa Kemal Paşa’nın görev bölgesi olan “Doğu Anadolu’dur”. Çünkü henüz işgal edilmemiş olan bu bölgenin karışıklıklar içinde olduğu ve Mondros Mütarekesi’nin 7. ve 24. maddesi gerekçe gösterilerek işgal edilmesi söz konusu olabilirdi. Bu nedenle Padişah, bu sözlerle Mustafa Kemal Paşa’nın resmi görevi olan asayişin sağlanması ve orduyu terhis etmenin önemini vurgulamaktan öte bir şey dememiştir.
İster İstanbul’dan uzaklaştırmak amacıyla, ister Doğu Karadeniz bölgesinde çıkmış olan karışıklıkları gidermek amacıyla olsun, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya gönderilmesi, Türk milleti için büyük bir şans olmuştur.