- Katılım
- 13 Şub 2021
- Mesajlar
- 4,471
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 1,343
- Tepkiler
- 1,328
- Puanları
- 113
- Yaş
- 53
- Konum
- Türkiye
- Web sitesi
- tarihbilinci.com
- Meslek - Branş
- Tarih Öğretmeni
Yazarın son konuları
İslamiyet Öncesi Türkler Ünitesi ile İlgili 2000-2024 Yılları...
"İnsanlığın İlk Dönemleri " Ünitesi ile İlgili 2000-2024 Yılları...
Tarih Bilimine Giriş Ünitesi ile İlgili 2000-2024 Yılları Çıkmış...
İki Küresel Savaş Arasında Dünya Ünitesi Ders Notu-1.Sürüm
10. Sınıf Tarih Farklılaştırılmış Öğretim Etkinlikleri
"İnsanlığın İlk Dönemleri " Ünitesi ile İlgili 2000-2024 Yılları...
Tarih Bilimine Giriş Ünitesi ile İlgili 2000-2024 Yılları Çıkmış...
İki Küresel Savaş Arasında Dünya Ünitesi Ders Notu-1.Sürüm
10. Sınıf Tarih Farklılaştırılmış Öğretim Etkinlikleri
Kadınefendi
Osmanlı Devleti saray teşkilâtında, padişah hanımlığına yükselen kadınlara, 17. asırdan sonra verilen unvan.
Kadınefendi unvanı yerine, 16. asırda, “haseki” tabiri kullanılıyordu. Erken devirlerde ve daha önce Türk-İslâm devletlerinde kullanılan “hatun” kelimesi ise, Osmanlılarda sadece padişah kızları için kullanılan bir tabirdi.
Saraya kabul edilen kadınlar, Harem-i Hümâyûnda bir okul disiplini içinde eğitim görürlerdi. Sarayda bu kadınlara okuma yazma ve dinî bilgilerin yanında dikiş-nakış, güzel konuşma ve görgü kaideleri öğretilirdi. Acemi, kalfa, haznedar gibi mertebeleri aşanlar, padişah hanımlığına yükselirler, “gözde” veya “ikbal” unvanını alırlardı. Eğer padişahtan çocukları dünyaya gelirse, “haseki” olarak isimlendirilirlerdi. Padişahların eşleri iki kısımdı; kadınefendi ve haseki sultan. Erkek çocuğu olan hasekilere, Haseki Sultan (sonraları Kadınefendi) denir ve başlarına kıymetli taşlarla süslü altın tac giydirilirdi.
Kadınefendi olanlara haslar verilir, bunlara ayrı daireler tahsis edilir ve maiyetlerine hizmetçiler, memurlar tayin edilirdi.
Osmanlı Devleti saray teşkilâtında, padişah hanımlığına yükselen kadınlara, 17. asırdan sonra verilen unvan.
Kadınefendi unvanı yerine, 16. asırda, “haseki” tabiri kullanılıyordu. Erken devirlerde ve daha önce Türk-İslâm devletlerinde kullanılan “hatun” kelimesi ise, Osmanlılarda sadece padişah kızları için kullanılan bir tabirdi.
Saraya kabul edilen kadınlar, Harem-i Hümâyûnda bir okul disiplini içinde eğitim görürlerdi. Sarayda bu kadınlara okuma yazma ve dinî bilgilerin yanında dikiş-nakış, güzel konuşma ve görgü kaideleri öğretilirdi. Acemi, kalfa, haznedar gibi mertebeleri aşanlar, padişah hanımlığına yükselirler, “gözde” veya “ikbal” unvanını alırlardı. Eğer padişahtan çocukları dünyaya gelirse, “haseki” olarak isimlendirilirlerdi. Padişahların eşleri iki kısımdı; kadınefendi ve haseki sultan. Erkek çocuğu olan hasekilere, Haseki Sultan (sonraları Kadınefendi) denir ve başlarına kıymetli taşlarla süslü altın tac giydirilirdi.
Kadınefendi olanlara haslar verilir, bunlara ayrı daireler tahsis edilir ve maiyetlerine hizmetçiler, memurlar tayin edilirdi.