Ulufe

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 1
  • Görüntüleme 815
  • Etiketler
    ulufe
  • Cevaplar: 1 Görüntüleme: 815

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
540
Mesajlar
4,040
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Ulufe

--------------------------------------------------------------------------------

Osmanlı mali sisteminde kullanılan bir terimdir.


Başlangıçta süvari askerlerinin hayvanları için verilen yem parası manasına kullanılırken sonradan yeniçeri askeri ile diğer memurlara verilen maaş hakkında kullanılır olmuştur. Ulufeler yevmiye üzerinden hesaplanırdı.

Yeniçeriliğin başlangıcında her yeniçeriye iki akçelik ulufe verilirdi. Başlangıçta 2 akçe olan yeniçeri ulufeleri zamanla artıp 7 akçeye kadar çıkmıştır. Ulufelerin dağıtımı her gün değil Hicri Kameri ay hesabıyla üç ayda bir yapılırdı. Maaş (ulufe) defteri kütük ve esami denilen ana defterlerden çıkarılmak suretiyle hazırlanırdı. Bu defterden üç suret çıkarılırdı.

Her üç ayda bir ve Salı günü ulufe almak kanundu. Bu konuda Yeniçeri Ağası ile herhangi bir nefer arasında fark yoktu. Osmanlı padişahları da bu ulufe işine dahildir. Padişahın ismi birinci bölük (orta) yoldaşları arasında lakapsız olarak mesela Ahmed b. Mehmed şeklinde yazılırdı. Padişah mevacib çıktığı günden sonra Yeniçeri Ağası ve etrafındakiler ile kıyafet değiştirerek, birinci bölüğün kışlasındaki özel daireye girer ve orada ulufesini alırdı.

Ulufe dağıtımı büyük bir törenle yapılırdı. Bu törenlerde kimin ne şekilde hareket edeceği, nerede bulunacağı gibi hususlar en ince ayrıntılarına kadar tespit edilmiştir. Ulufe dağıtımı günü divan kurulur, divanda sadrazam ve kubbe vezirleri yerlerini alırlardı. Padişah da bir perde arkasından bu töreni seyrederdi. Törenlerde yemekler yenir, kurbanlar kesilirdi. Bundan sonra başçavuş her bölüğün ismini okur, bölükten biri de burada diye seslenirdi. Onun üzerine o bölük ulufesini alıp kışlasına dönerdi. Ancak altmış beşinci bölüğe sıra gelince bir ve ikinci seslenişte hiç ses çıkmaz, üçüncü seslenişe yoktur diye bir ses yükselirdi. Bunun üzerine başçavuş yok olsun der ve meydandaki bütün askerler yok olsun diye bağırırlardı. Bu bölük, Genç Osman'ı şehit ettiği ve Şehzade Murad bu bölüğe sığındığı halde bölüğün şehzadeyi III. Mehmed'e teslim edip, idam ettirmeleri olaylarından dolayı yok olsun diye anılırdı.

Yeniçeriliğin bozulmaya başladığı dönemde ulufe satın alınabilen bir mal haline geldi. Asker olmadığı halde borçları karşılığında yeniçerilerin ulufelerini satın alan pek çok esnaf vs. ortaya çıktı. Yeniçeriliğin ilgası ile ulufe de kaldırılmıştır.
 
Ulûfe

Osmanlı Devletinde Kapıkulu Askerlerine, Acemi Ocağı mensuplarına, kimi saray ve devlet görevlilerine üç ayda bir verilen maaş


“Mevâcib” adı da verilen ulûfe Dîvân-ı Hümâyunda, Veziriâzamın huzûrunda verilirdi Muntazam olarak verildiği zamanlarda ilk iki maaş, Muharrem ve Cemâzilevvelde son iki maaş ise Şâban ayı içinde veya bu ayın sonlarında dağıtılırdı Bu sûretle üç ayda bir dört defâda verilmesi icap eden ulûfe, üç defâda veriliyordu Ulûfe dağıtımı mutlak sûrette Salı günü olurdu Yeniçerilerin maaş defterlerine çok dikkât edilirdi Her ulûfe dağıtımında üçer nüsha hazırlanırdı Asıl, mükerrer, hazine ismi verilen bu defterler yeniçeri kâtib dâiresinde yazılır, suistimâle meydan vermemek için ilk zamanlarda pâdişâh tarafından kontrol edilirdi Bu işe, Sultan Birinci Süleyman Han (1520-1566) ile Dördüncü Murâd Han (1648-1687) çok fazla hassâsiyet göstermişlerdir

Maaş, kurulan dîvânda dâvâlar dinlendikten sonra dağıtılırdı Hazine önünde tevzi edilen maaş bölük ve ortanın mevcutlarına göre ayrı keselere konurdu Gülbangı çekildikten sonra ağa bölüklerinden başlamak üzere masa üzerinde ayrılan keseler bölüğün efrâdı tarafından alınırdı Merâsim bitince bunlar omuzlarına bu keseleri koyarak alayla kışlalarına giderlerdi Kışlalarda ertesi gün her bir orta toplanarak maaşlarını alırlardı

Hazineden alınan para ortalara gelince mutlaka sayılırdı Fazlası hazineye iâde edilir, noksan ise mâliyeden tamamlanırdı Yeniçeriler arasında hazineden haksız yere bir akçe dahi almak büyük suç sayıldığından böyle bir işe hiçbir zaman tenezzül etmezlerdi

Ulûfe dağıtıldığı dîvânın ertesi günü Sadrıâzam, Paşa Kapısında, Kapıkulu süvârileriyle cebeci, topçu ve top arabacı ocaklarının maaşlarını bizzat kendisi başında bulunarak verdirirdi Böylece bütün ocakların ulûfe dağıtım işi tamam olurdu

Sefer sırasında ordunun maaş dağıtımı ise divandakinin aynı olurdu Sadrıâzamın veyaSerdâr-ı ekremin dîvân çadırında toplanarak maaş verilirdi Bu sırada bulunmayanların ocakla ilgileri kesilirdi

Ulûfe dağıtımından önce yeniçerilere saray mutfağında hazırlanan çorba, pilav ve zerde verilirdi Yeniçeriler bir şeye küskün oldukları zaman çorba içmezlerdi Ramazanda ulûfe dağıtılırken askerin hepsi oruçlu olduğundan çorba, pilav, zerde verilmezdi Yalnız Ramazanın on beşinde Pâdişâhların Hırka-i şerîf ziyâretinde Yeniçerilerle diğer Kapıkulu Ocaklarına Hırka-i şerîf ziyâretini müteakip saray matbahından tepsilerle baklava verilirdi Her ortanın gümüş meşin önlüklü aşcı ustaları tepsileri peştemala bağlar, renkli sırıklara takar, her birini ikişer kişi alıp alayla kışlalarına götürürlerdi ki buna Baklava Alayı denirdi
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt