Talebe
Yönetici
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Konular
- 598
- Mesajlar
- 4,094
- Tepkime puanı
- 11,971
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Yazarın son konuları
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi 2.Dönem 2.Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
TİRANLIK
Orijinal anlamında (Eski Yunan'da), son zamanlarındaki örneklerine diktatörlük an­lamı verilen otorite türünü belirtiyordu. Da­ha açıklıkla, bir tiran hukuki olarak bir kraluı olmadığı yerde yönetimde kralla ilgili (Monteye sahip olan kişiydi. Yunanlı yazar­ların ara sıra "iyi tiranlar"dan bahsetmesi, kelimenin tamamen zalimlik anlamında ol­madığını gösterir.
Diğer bağlamlarda uranlık genelde bas­kıcı ve zalimce davranış anlamındadır. Bu­nunla birlikte mamafih, çoğunlukla konu­şanın onaylamadığı herhangi bir hükümet uranlıkla koşut görülür. Yönetmenin en uy­gun yolu üzerinde evrensel bir anlaşma (ka­bul) olmadığından, böylesi bir tanımdan konuşanın tercihleri konusunda bir bilgi­miz olmadan, gündemdeki hükümetin dav­ranışları hakkında fazla bilgi elde edeme­yiz. Otoriteyi yürütme tarzına, bunu kulla­nan kişilere ve bunun meydana geldiği dev­lete karşı tiran kelimesinin ayrım gözcü 1-• meden uygulanması, daha fazla karmaşaya yol açar.
Tirankk çok sık bir şekilde aşın şiddette cezalandırmaya başvuran otoriteyi kullan­ma tarzıdır'. Bir tiran, böylece tanımlanmış olduğu gibi, cezaların önceden konulan ku­ralları takip edip etmemesine ve anlaşıla­maz bir şekilde verilip verilmemelerine gö­re, düzenli ya da değişken olabilir.
Tiranhk bu anlamda çeşitli yönetim tür­leriyle mukayese edilebilir: Otokratik-dev-rimci (örneğin Robespierre) ya da gelenek­sel (örneğin Korkunç İvan) tür; oligarşik (örneğin S par lak üs) ve hatta çoğunluğun azınlık tak ileri tiranlaştırdığı demokratik (örneğin Floransa'da Savonarola'nın de­mokratik ve kademeli rejiminin günahkâr­lara ve muhaliflere davranışı) tür. Aynı şey daha küçük sosyal birimler için de doğru­dur.
Tiranlığı tanımlarken, sadece bunun bir derece meselesi olduğunu değil aynı zamanda herhangi bir sosyal birimin farklı ke­simlerinde varolan şartların değişebilece­ğini de zihnimizde tutmalıyız. Bunu göster­mek gerekirse: Rusya'da, Peter soyluları, soylular da köylüleri tiranlaşurdı; Öte yan­dan aynı dönemde Polonya'da soylular üze­rinde bir kraliyet tiranlığı sözkonusu bile değildi, ama soyluların köylüler üzerindeki yönetimi şüphesiz uranlıktı. Bir bütün ola­rak İngiliz adalarının ondokuzuncu yüzyıl­daki yönetimi bir Uranlık olarak tanımlana­maz, ama şehirlerdeki fakirlerin ve İrlanda­lı köylülerin uranlık akında yaşadığı öne sürülebilir.
Despotizm mutlak surette tiranlığı ge­rektirmez, ama buna rağmen şüphe götür­meyecek surette tiranlığı çağrıştırır. Eğer despot halkına karşı iyiniyetli bir konum-daysa ve otoritesi tehdit edilmiyorsa, uran­lık olmadan despotizm ortaya çıkabilir. Marcus Aurelius'un saltanatı bu tür bir yö­netimin olanaksız olmadığını ispatlamak­tadır.
Orijinal anlamında (Eski Yunan'da), son zamanlarındaki örneklerine diktatörlük an­lamı verilen otorite türünü belirtiyordu. Da­ha açıklıkla, bir tiran hukuki olarak bir kraluı olmadığı yerde yönetimde kralla ilgili (Monteye sahip olan kişiydi. Yunanlı yazar­ların ara sıra "iyi tiranlar"dan bahsetmesi, kelimenin tamamen zalimlik anlamında ol­madığını gösterir.
Diğer bağlamlarda uranlık genelde bas­kıcı ve zalimce davranış anlamındadır. Bu­nunla birlikte mamafih, çoğunlukla konu­şanın onaylamadığı herhangi bir hükümet uranlıkla koşut görülür. Yönetmenin en uy­gun yolu üzerinde evrensel bir anlaşma (ka­bul) olmadığından, böylesi bir tanımdan konuşanın tercihleri konusunda bir bilgi­miz olmadan, gündemdeki hükümetin dav­ranışları hakkında fazla bilgi elde edeme­yiz. Otoriteyi yürütme tarzına, bunu kulla­nan kişilere ve bunun meydana geldiği dev­lete karşı tiran kelimesinin ayrım gözcü 1-• meden uygulanması, daha fazla karmaşaya yol açar.
Tirankk çok sık bir şekilde aşın şiddette cezalandırmaya başvuran otoriteyi kullan­ma tarzıdır'. Bir tiran, böylece tanımlanmış olduğu gibi, cezaların önceden konulan ku­ralları takip edip etmemesine ve anlaşıla­maz bir şekilde verilip verilmemelerine gö­re, düzenli ya da değişken olabilir.
Tiranhk bu anlamda çeşitli yönetim tür­leriyle mukayese edilebilir: Otokratik-dev-rimci (örneğin Robespierre) ya da gelenek­sel (örneğin Korkunç İvan) tür; oligarşik (örneğin S par lak üs) ve hatta çoğunluğun azınlık tak ileri tiranlaştırdığı demokratik (örneğin Floransa'da Savonarola'nın de­mokratik ve kademeli rejiminin günahkâr­lara ve muhaliflere davranışı) tür. Aynı şey daha küçük sosyal birimler için de doğru­dur.
Tiranlığı tanımlarken, sadece bunun bir derece meselesi olduğunu değil aynı zamanda herhangi bir sosyal birimin farklı ke­simlerinde varolan şartların değişebilece­ğini de zihnimizde tutmalıyız. Bunu göster­mek gerekirse: Rusya'da, Peter soyluları, soylular da köylüleri tiranlaşurdı; Öte yan­dan aynı dönemde Polonya'da soylular üze­rinde bir kraliyet tiranlığı sözkonusu bile değildi, ama soyluların köylüler üzerindeki yönetimi şüphesiz uranlıktı. Bir bütün ola­rak İngiliz adalarının ondokuzuncu yüzyıl­daki yönetimi bir Uranlık olarak tanımlana­maz, ama şehirlerdeki fakirlerin ve İrlanda­lı köylülerin uranlık akında yaşadığı öne sürülebilir.
Despotizm mutlak surette tiranlığı ge­rektirmez, ama buna rağmen şüphe götür­meyecek surette tiranlığı çağrıştırır. Eğer despot halkına karşı iyiniyetli bir konum-daysa ve otoritesi tehdit edilmiyorsa, uran­lık olmadan despotizm ortaya çıkabilir. Marcus Aurelius'un saltanatı bu tür bir yö­netimin olanaksız olmadığını ispatlamak­tadır.