Konu Özeti Konu Anlatımı Soğuk Savaş Dönemi’nde Türk Dış Politikasında Meydana Gelen Gelişmeler

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 987

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
559
Mesajlar
4,059
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
3.4. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NDE TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA MEYDANA GELEN GELİŞMELER

-1930’lu yıllara gelindiğinde Batı ile sorunlarını büyük oranda çözen Türkiye, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle kendi içinde ve dünyada barış ortamından yana tavrına devam etti.

-Türkiye, bu süre içerisinde önceliğini çağdaşlaşmaya ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmeye ayırdı. 1933’te Almanya ve Japonya, Milletler Cemiyetinden ayrılarak saldırgan bir politikaya yöneldi.

-Bu ülkelere İtalya’nın da katılması Türkiye için tehdit oluşturdu ve Türkiye’nin öncelikli dış tehdit algısını İngiltere’den İtalya’ya döndürdü.

-1934’te Türkiye’nin girişimleriyle kurulan Balkan Antantı ve 1937’de kurulan Sadabat Paktı ile Türkiye, çevresinde bir güvenlik kuşağı oluşturmayı amaçladı.

-1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar üzerindeki Türk hâkimiyetinin güçlendirilmesi de bu yönde alınan tedbirlerdendi.

-II. Dünya Savaşı sırasında SSCB’nin Türkiye politikasında değişiklikler meydana geldi.

-Doğu Anadolu’dan toprak ve Boğazlar üzerinde hak talep eden SSCB, Türkiye’nin sert direnci ile karşılaştı.

-ABD, II. Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Planı ile Türkiye’ye destek verdi.

3.4.1. Truman Doktrini ve Türkiye-ABD Yakınlaşması

-ABD ile ilk olarak 1830’da kurulan iyi ilişkiler, Wilson İlkeleri’nin olumlu yönleri göz önünde tutularak Kurtuluş Savaşı yıllarında da devam ettirildi.

-ABD’nin 1927’de Ankara’da büyükelçilik açmasıyla ilişkiler üst düzeye çıktı.

-ABD’nin 1941’deki Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu ile Türkiye’ye yaptığı yardımlar neticesinde ilişkiler daha da gelişti.

-ABD, Başkan Truman’ın ortaya koyduğu Truman Doktrini ile bu politikasını somutlaştırdı.

-Truman Doktrini 27 Mayıs 1947’de kanunlaşarak yürürlüğe girdi.

-12 Temmuz 1947’de Türkiye ile yardım antlaşması imzalandı.

-Truman Doktrini ile Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonomi, sanat, yaşam tarzı ve siyaset gibi birçok alanda değişimler oldu

İç Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler

-Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke içinden yöneltilen tehdit iç tehdittir.

• Muhalefet iç tehdit olmaktan çıktı ve İsmet İnönü’nün demokrasi yönündeki demeçleri yoğunlaştı.

• 1947’de liberal görüşlere sahip Hasan Saka Hükûmeti kuruldu.

• ABD ile olan yakınlaşma neticesinde Türkiye’de Batı tarzı demokrasi gelişti.

• Türk toplumunda geniş yer bulan ABD sempatizanlığı, Türk toplumuna yön verdi.

• En tehlikeli iç tehdit unsurlarından biri olan irtica, yerini komünizme bıraktı.

• Türkiye anayasasında komünizmden esinlenerek yapılmış maddeler değiştirildi.

• Mecliste grubu olan DP ve CHP birbirlerini komünizmle yeteri kadar mücadele etmemekle suçladı.

• Daha önce irtica denerek dışlanan dinî hassasiyetler toplumsal yaşamda ön plana çıkartıldı.

Dış Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler -Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke dışından yöneltilen tehdit dış tehdittir.

• II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, SSCB’nin saldırgan tutumu karşısında ABD ve Batı’nın yanında yer aldı.

• Türkiye, dış politikasının merkezine ABD’yi yerleştirdi

• ABD karşıtı olan kuruluşlardan ve devletlerden uzak durdu.

• Daha önce SSCB ve Avrupa ağırlıklı olan ithalatın yönü ABD’ye yöneldi.

• 1947-51 yılları arasında Türkiye’ye yapılan yardımın miktarı yaklaşık 400 milyon dolardı.

3.4.2. Kore Savaşı ve Türk Dış Politikası

-II. Dünya Savaşı devam ederken yapılan Yalta ve Potsdam konferanslarında Kore’nin paylaşımı gündeme geldi.

-1945’te SSCB, Japon işgalindeki Kore topraklarının 38. enleme kadar olan kısmını işgal etti.

-ABD’nin kontrolündeki Kore topraklarında 10 Mayıs 1948’de seçimler yapılarak Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu.

-SSCB de 38. enlemin kuzeyinde seçimler yaparak Kore Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı. Bu gelişmelerle Kore ikiye bölünmüş oldu.

-Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950’de Güney Kore’ye saldırdı. ABD ise BM bünyesinde Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturarak Güney Kore tarafında savaşa dâhil oldu.

- Kore Harbi’nde Türk birliklerinin özellikle Kunuri’de gösterdikleri kahramanlıklar savaşın seyrinde önemli rol oynadı

-1951’de başlayan barış görüşmeleri 1953’te Stalin’in ölümü üzerine neticelendi.

-Panmunjom (Panmınyom) Mütarekesi ile savaş sona erdi.

-Türkiye, Kore Savaşı’na bir tugay askerle katıldı.

-Türkiye’nin savaşa katılmasında etkili olan faktörlerden bazıları şunlardır:

• Türkiye’nin Truman ve Marshall yardımlarını yapan ABD’yle ilişkilerini sekteye uğratmak istememesi • ABD’nin Senatör Cain (Keyn) aracılığı ile Türkiye’den savaşa katılması yönünde talepte bulunması

• Türkiye’nin SSCB tehdidi karşısında güvenlik sorununu çözmek için NATO’ya dâhil olmak istemesi

• Türkiye ile ABD arasındaki savunma ve güvenliğe yönelik iş birliğinin geliştirilmesi

3.4.3. Türkiye’nin NATO’ya Üye Olması

-Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu ilk yıllardan itibaren kendisi için en büyük tehlikeyi oluşturabilecek SSCB ile barışçı bir siyaset izledi.

-II. Dünya Savaşı sonrası Moskova, yirminci yılını dolduran Türkiye ile Saldırmazlık ve Dostluk Antlaşması’nı yenilemedi.

- Bir nota ile Türkiye’den Doğu Anadolu’dan toprak, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’ndan üs talep etti.

-Türkiye, Truman Doktrini ve Marshall Yardımları ile Batı Bloku’nda kısmi olarak yer buldu.

-Türkiye Marshall Yardımları kapsamına dâhil edilmek ve SSCB tehdidine karşı kurulmuş olan NATO’ya üye olabilmek için kuruluşundan üç ay sonra Avrupa Konseyine katıldı.

-19 Şubat 1952’de TBMM, Türkiye’nin NATO’ya üyeliğini onayladı.

-Türkiye’nin NATO’ya üyeliğine SSCB sert tepki verdi fakat NATO üyesi olan Türkiye bu tehdide boyun eğmedi.

3.4.4. NATO Üyeliği Sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Değişimler

-Türk savunma sanayisi 20. Yüzyıla gelindiğinde kendi ihtiyaçlarına cevap veremiyordu.

-Kurtuluş Savaşı yıllarında bu alandaki eksiklik ciddi olarak hissedildi.

-Cumhuriyet Dönemi’nde ilk olarak Şakir Zümre ile başlayan özel sektör savunma sanayisi yatırımları Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi müteşebbisler ile devam etti.

-Türkiye, NATO’ya dâhil olması ile ABD güvenlik çemberine de dâhil edildi. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.

-Bu yardımlarla yerli sanayi gereksiz konuma düşürüldü, mevcut tesisler lağvedildi ve planlanan yatırımlardan vazgeçildi.

-Artık kendi kendini çeviremeyecek duruma gelen askerî malzeme üretim tesisleri, 1950’de çıkarılan kanunla Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü bünyesine alındı.

-Millî savunma sanayi ruhu Savunma Bakanlığınca Ar-Ge Daire Başkanlığı bünyesinde (1954) yaşatılmaya çalışılmışsa da istenen sonuçlar elde edilemedi.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Tehdit Algısında Değişim

-Türkiye, Atatürk zamanındaki çok yönlü dış siyasetten uzaklaşıp NATO merkezli bir siyaset izlemesiyle ABD güvenlik çemberine dâhil edildi.

-Türkiye’ye yapılan ciddi boyuttaki askerî yardımlarla millî savunma sanayisi, kurulmadan sonlandı. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.

-ABD ve NATO’nun SSCB’yi etkisiz hâle getirmek için oluşturduğu Çevreleme Politikası doğrultusunda Türkiye de bazı hamlelerde bulundu.

-SSCB tehlikesine karşı 1953’te Türkiye’nin girişimleri ve Yunanistan ile Yugoslavya’nın katılımıyla Balkan İttifakı imzalandı.

-Türkiye ve Irak tarafından 1955’te kurulan Bağdat Paktına İngiltere, Pakistan ve İran da katıldı. -SSCB, Arap ülkelerinde Bağdat Paktı karşıtı taraftarlar bulup Orta Doğu’ya daha kolay yerleşti. -Pakt, amacına ulaşamadığı gibi Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerine de zarar verdi

 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt