Konu Özeti Konu Anlatımı Osmanlı Devleti’nde Değişim

2.2. OSMANLI DEVLETİ’NDE DEĞİŞİM

Avrupa’ya Akan Servet


- XV. yüzyıl sonlarında Yeni Dünya’ya ilk defa Kristof Colomb (Kristof Kolomp) ulaşmışsa da yeni bir kıta keşfettiğini fark edememiş ve buranın Hindistan olduğunu varsaymıştır.

- Kolomb’dan daha sonra Floransalı Amerigo Vespucci (Ameriko Vespuçi) buranın yeni bir kıta “Amerika” olduğunu keşfetmiştir.

- Keşiften sonra İspanya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve Portekiz gibi Avrupalı devletler, bu yeni kıtayı

-Avrupa ekonomisi için yeni bir umut kapısı olmuş ve bölgede koloniler kurmaya başlamıştır.

-Avrupa’dan Amerika’ya özellikle 1600’lerin ilk yıllarında büyük bir göç dalgası başlamıştır.

-Başta İspanya ve Portekiz olmak üzere Hollanda, İngiltere gibi devletler ulaştıkları bölgelerin değerli madenlerine ve varlıklarına el koymaya başlamıştır.

-Amerika’nın keşfinden itibaren deniz ticareti önem kazanmış çünkü denizaşırı ticaret, Avrupa’nın kalkınmasında en önemli girdilerden biri hâline gelmiştir.

-İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere; Yeni Dünya’daki sömürgeler için ciddi bir mücadele vermeye başlamıştır.

- Amerika’nın keşfi ve sonrasında yaşanan gelişmeler Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde büyük değişimlerin yaşanmasına sebep olsa da bu süreçte Osmanlı Devleti, gücünü korumayı başarmıştır.

-Amerika’nın keşfi sonrası Avrupa’ya akan değerli madenler, XVI. yüzyıldan itibaren Avrupa’da ticaretin gelişmesini sağlamıştır.

-Amerika’dan gelen gümüşün, giderek artan miktarda Osmanlı ülkesine girmesi, akçenin değerinin düşmesine neden olmuş ve fiyatlarda geniş çaplı dalgalanmalara yol açmıştır.

-Avrupa’nın ticaret hacminin katlanarak artması, Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir.

-Avrupa’da büyük zenginliklerin artmasını sağlayan sömürgecilik politikası, Osmanlı ekonomisini sarsan en önemli sebeplerden biri olmuştur.

-Sömürgecilik faaliyetleri neticesinde Akdeniz ticareti bu durum karşısında bir süre daha önemini korumuşsa da XVII. yüzyılın ilk yarısında önemini kaybetmeye başlamıştır.

-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını gidermek için çareler aramaya başlamıştır.

-XVI. yüzyılın sonlarından itibaren tımar ve zeamet topraklarının iltizama verilmeye başlanmasıyla bazı kişiler nüfuz sahibi olmuş ve zenginleşmiştir.

-İltizam, bir şahsın devlete ait herhangi bir vergi gelirini belirli bir yıllık bedel karşılığında toplama görevini üstlenmesi demektir.



Osmanlı’da Askerî ve Ekonomik Dönüşüm


-Avrupa’nın ordu sisteminde ve savaş yöntemlerinde ateşli silahlara dayalı değişiklikler yapması, “Askerî Devrim” olarak adlandırılmıştır.

-Avrupa’da feodal sistemin çökmesiyle birlikte orduların yapısı da değişmiştir.

-Monarşik devletler, feodal lordların kullandığı şövalyeler yerine çok sayıda ücretli, mızraklı piyade kullanmaya başlamıştır.

-Avrupa’nın 1598-1648 yılları arasında sürekli savaş durumunda olması, Askerî Devrim’in gelişimine önemli katkı sağlamıştır.

-Ateşli silahların savaşlarda etkin kullanılmaya başlaması ile mızrak terk edilmeye başlanmıştır. Osmanlılar, 1593-1606 yılları arasında Habsburglarla yapılan savaş sırasında ilk defa Avrupa savaş teknolojisini ve taktiklerini görmüştür.

-Avrupa’da askerî alanda yaşanan bu gelişmeler, Osmanlı Devleti’nde birçok ekonomik ve toplumsal sorunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

-Osmanlı Devleti, Avrupa’nın ateş gücü ve askerî etkinliğini iki yolla dengelemeye çalışmıştır. Birincisi, silahlı yeniçerilerin sayısını artırmak; ikincisi ise ateşli silahlar kullanabilen sarıca, sekban ve levent denilen yeni atlı birlikler oluşturmaktır.



Yeniçerilerin Sayısındaki Artış


- Yeniçeri ordusu, Avrupa’da ilk daimî ordu özelliğindedir.

-Osmanlı Devleti, yeniçerilerin sayısını zaman içerisinde artırmıştır.

-Yeniçeri sayısının artırılması daha sonraki dönemlerde karşılaşılan sorunların kaynağını oluşturmuştur.

-Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasında en önemli etken, devşirme sistemi kurallarına aykırı bir şekilde ocağa kayıt yapılmasıdır.

-Hristiyan çocuklar muayene edilmeden ya da rüşvetle devşirme olarak alınmış ve tutulması gereken “Eşkâl Defteri”ne pek önem verilmemiştir.

-Osmanlı Devleti’nin kurumlarında ortaya çıkan bozulmaların birçok sebebi varken bunlardan en önemlisi kurumlara içerden yapılan müdahaleler olmuştur.

-Osmanlı Devleti ordusunun her türlü ihtiyacını karşılayan tımar sistemi ihmâl edilmiştir.

-Tımar sisteminin bozulmasının nedenleri şunlardır:

• Tımarların, sipahiler dışında kimselere verilmesi,

• Tımarların saray görevlilerinin eline geçerek özel mülk veya vakfa dönüştürülmesi ve rüşvet karşılığı verilmesi,

• Dirliklerin parayla alınıp satılır hâle gelmesi,

• Sipahilerin gösterişli yaşama arzusu ve çok para kazanma hırsı,

• Nüfusun hızlı artması,

• Enflasyon artışı ve paranın değer kaybetmesi,

• Geleneksel silahlarla savaşan sipahilerin, ateşli silah eğitimine ayak uyduramaması,

• Uzun süren savaşların yaşanmasıdır.



Kapitülasyonların Sürekli Hâle Getirilmesi

-Osmanlı Devleti, XIV. yüzyıldan itibaren yabancı ülkelere ayrıcalıklar tanımış ve Fransızlara ilk kez gerçek kapitülasyon 1569 yılında verilmiştir.

-Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve IV. Mehmed dönemlerinde yenilenmiştir. İngiliz, İspanyol, Portekizli, Katalan ve Sicilyalı tüccarlar da Osmanlı topraklarında Fransız bayrağı altında ticaret yapmıştır.

-1569’da Fransa’ya verilen ticari imtiyazlardan sonra 1580’de İngiltere ve 1612’de de Hollanda, Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonlarla desteklenmiştir.

-Osmanlı Devleti, 1740 yılında kapitülasyon siyasetinde yeni bir döneme girmiştir.

Osmanlı Devleti, 28 Mayıs 1740’ta imzalanan antlaşmayla Fransızlara verilen kapitülasyonları genişletmiş ve kapitülasyonlar sürekli hâle getirilmiştir.

-İngiltere’ye verilen ayrıcalıklar ise 1838 Balta Limanı Antlaşması ile en geniş hâlini almıştır.

-XIX. yüzyılda, Batılı devletler kapitülasyonları kullanarak Osmanlı’ya her konuda müdahâle etmiştir.



Osmanlı Devleti’nde Ekonomik Tedbirler

-Osmanlı Devleti, Klasik Dönem’de toprağa dayalı bir ekonomik sistem uygulamıştır.

-Klasik Dönem’de fethedilen araziler mirî arazi şekline getirilmiş ve tahriri yapıldıktan sonra kanunnamelerle koyulacak vergiler tespit edilmiştir.

-Osmanlı vergi sistemi, temelde örfî ve şeri olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.

-Öşür, haraç ve cizye gibi şeri vergiler; ayni veya nakdî olarak tahsil edilmiştir.

-Mukataalar, iltizama verilmiştir. Ancak merkezî hazinenin nakit ihtiyacının giderek artmasıyla devlet, mukataaları mültezimlere ömür boyu tahsis etmeye başlamıştır.

-Mukataaların ömür boyu kiralanma uygulamasına malikâne sistemi adı verilmiştir.

-Avarız vergisi, Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılın sonlarında ihtiyaç hâlinde toplanan bir vergi olarak ortaya çıkmıştır.

-Avarız vergileri, artan hazine açıklarını kapatmada büyük bir paya sahip olmuştur.

-Osmanlı Devleti’nde savaşlara bağlı ekonomik sıkıntılar nedeniyle varlıklı kişilerden imdadiyye adı altında yardımlar toplanmaya başlanmıştır.

-Önceleri sefer masraflarını karşılamak için koyulan ve “imdad-ı seferiyye” adı verilen bu vergi, XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren sürekli hâle getirilmiştir.

-İmdadiyye vergisi, zamanla adeta bir varlık vergisine dönüşmüştür.

-XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını iltizam ve malikâne sistemlerini uygulamaya koyarak karşılamaya çalışmıştır.

-Tımar ve zeamet topraklarını mukataa hâline getiren devletin, bu mukataaları iltizama vermeye başlamasıyla âyanlar, toprak satın almış ve zenginleşmiştir.

-Merkezden gönderilen ve merkezî otoriteyi temsil eden beylerbeyleri, sancakbeyleri, Tımarlı Sipahilerin de yavaş yavaş ortadan kalkması ile âyanların nüfuzu daha da artmıştır.

-Üretimden alacağı payı artırmak isteyen âyanlar, reayaya kötü muameleye ve köylülerden daha fazla para toplamaya başlamıştır.

-Âyan ve eşraf sınıfı; himayelerine aldıkları levent, sekban, sarıca gibi paralı askerler sayesinde askerî nüfuz da kazanmıştır.



Âyanların Yönetime Karşı Yükselişi

-Osmanlı Devleti kuruluştan itibaren merkeziyetçi bir siyaset takip etmiş ve mutlak otoritenin padişaha ait olduğu bir sistem kurmuştur.

-Merkezî otoritenin zayıfladığı, iç ve dış sorunların arttığı dönemlerde devlet; âyan ve eşrafa başvurarak onların ön plana çıkmasına sebep olmuştur.

-Devlet; asker ve vergi toplanmasında, şehir ve yolların korunmasında, eşkıyalık hareketlerinin bastırılmasında âyanlardan sık sık yardım istemeye başlamıştır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt