- Katılım
- 13 Şub 2021
- Konular
- 31
- Mesajlar
- 4,839
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 395
- Puanları
- 83
- Yaş
- 53
- Konum
- Türkiye
- Web sitesi
- tarihbilinci.com
- Meslek - Branş
- Tarih Öğretmeni
Yazarın son konuları
@Akıncı Vezir olmuştur
akıncı Yeni Çeri Ağası olmuştur
Ramazan Bayramı İdari İzin
2024 Yılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Kılavuzu
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Ders ve Ünitelere Göre Tasniflenen Sanal Müzeler, Öğrenci ve Öğretmenlerin Kullanımına Açıldı
MEB Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü Mevzuat Kitapçığı
İkinci Dönem Ortak Yazılı Sınavlara Yönelik Örnek "Konu Soru Dağılım Tabloları" Yayımlandı
akıncı Yeni Çeri Ağası olmuştur
Ramazan Bayramı İdari İzin
2024 Yılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Kılavuzu
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Ders ve Ünitelere Göre Tasniflenen Sanal Müzeler, Öğrenci ve Öğretmenlerin Kullanımına Açıldı
MEB Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü Mevzuat Kitapçığı
İkinci Dönem Ortak Yazılı Sınavlara Yönelik Örnek "Konu Soru Dağılım Tabloları" Yayımlandı
Mabeyn (Mâbeyn, Mâbeyn-i Hümâyûn)
Osmanlı saray ve konaklarında haremlik ve selamlık bölümlerini ayıran dâire. Arapçada “iki şeyin arası” mânâsındadır. Sultan İkinciMahmûd Han devrinden îtibâren sarayların selamlık dâirelerine “Mâbeyn-i Hümâyûn” denilmiştir.
Yine Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda işlerin azlığı sebebiyle pâdişâhlar herkesle teşrîfât ve merâsime hâcet kalmaksızın görüşürlerdi. Devletin büyümesi ve gelişmesi netîcesinde saray ve saray teşrîfâtı ortaya çıktı. Fâtih Sultan Mehmed Han, kânûnnâmeleri çıkartıp teşrîfât için maddeler koydurmuş ve; “Evvelâ bir arz odası yapılsın. Cenâb-ı şerîfim pes perdede oturup haftada dört gün vüzerâm ve kazaskerim ve defterdârlarım rikâb-ı hümâyûnuma arza girsünler.” demiştir. Bu duruma göre acele haller dışında vezirler bile haftada ancak dört gün pâdişâhla görüşebilecekti.
Pâdişâhla görüşebilmek için mürâcaatlar, kapıağasına yapılır, o da mâbeynci görevi yapan kapıcılar kethüdâsına duyururdu. Daha sonra sırayla vezir ve kazaskerlere haber verilirdi. Sultan İkinci Mustafa Handan îtibâren silâhdârlar aynı zamanda mâbeyncilik de yapmaya başladılar. Çuhâdâr ve rikâbdâr da her zaman pâdişâhın huzûruna girebilirdi.
Osmanlılarda ilk defâ mâbeynci ünvânıyla memur istihdâmı Sultan Üçüncü Selim Han zamânındadır. Ondan sonra bu ünvân ile memurlar tâyin edildi ve ehemmiyetleri de arttı.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde mâbeyn başlı başına bir dâire hâline geldi. Saraydaki mâbeyn dâiresinde başmâbeynci, ikinci mâbeynci ve öbür mâbeynciler kendilerine ayrılan odalarda oturur, sırayla nöbet tutarlardı. Abdülhamîd Han mâbeyncileri bizzat seçerdi. Sadrâzam ile vezirler saraya geldiklerinde kendilerine ayrılan odalarda, diğer ziyâretçiler mâbeyn dâiresindeki odalarda beklerdi.
Mâbeyn vâzifelileri şunlardı:
Mâbeyn başkâtibi: Sarayın yazı işlerini idâre eden teşekkülün (kurumun) reisidir. Diğer bir târifle Osmanlı sultânı ile hükûmet teşkilâtının başında bulunan sadrâzam arasındaki haberleşme ve yazı işlerine bakan memurun ünvânı olup, bu vazîfe sâhibinin asıl adı sır kâtibi idi. Emrindeki diğer memurlara mâbeyn kâtibi denirdi.
Mâbeyn başkâtibi olarak hizmet edenlerden vezîrler ile yüksek devlet memuriyetinde bulunanların yanında, Saîd Paşa gibi sadrâzam olanlar da vardır.
Mâbeynci: Pâdişâhın dışarı ile olan işlerine bakan ve dilekleri kendisine ulaştıran saray memurlarıdır. Bunun yerine, yakın mânâsında kurenâ tâbiri de kullanılmıştır. Enderûn ağalarından silâhdâr, çuhâdâr, rikâbdâr, tülbent ve peşkir gulâmı ile baş müezzin, sır kâtibi baş çuhâdâr, kahvecibaşı, sarıkçıbaşı ve tüfekçibaşı Mâbeyn dâiresinde hizmet ettikleri için, kendilerine Mâbeynci adı verilmiştir.
Mâbeynciler, nöbetleşe sarayda kalırlar ve nöbetçi oldukları günün gecesi odalarında yatarlardı.
Mâbeyn çavuşu: Buna hünkâr çavuşu da denilmiştir. Pâdişâhı korumak, atla habercilik yapmak ve dâvetlileri saraya çağırmakla görevli askerî saray memurudur.
Mâbeyn erkânı: Saray ileri gelenlerine verilen ad olup; başkâtip, başmâbeynci, mâbeyn müşiri, dârüsseâde ağası, baş imâm, hazîne-i hassa nâzırı, ıstabl-ı âmire müdiri ve emsâli bu kabildendir.
Mâbeyn ferîki: Pâdişâhı korumakla görevli askerlerin, tümgenerâl rütbesindeki kumandanıdır.
Mâbeyn müşîri: Sarayda pâdişâh maiyetindeki mareşal rütbeli askerî mümessildir. Plevne kahramanı Osman Paşa, mâbeyn müşirlerinin en meşhurudur.
Osmanlı saray ve konaklarında haremlik ve selamlık bölümlerini ayıran dâire. Arapçada “iki şeyin arası” mânâsındadır. Sultan İkinciMahmûd Han devrinden îtibâren sarayların selamlık dâirelerine “Mâbeyn-i Hümâyûn” denilmiştir.
Yine Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda işlerin azlığı sebebiyle pâdişâhlar herkesle teşrîfât ve merâsime hâcet kalmaksızın görüşürlerdi. Devletin büyümesi ve gelişmesi netîcesinde saray ve saray teşrîfâtı ortaya çıktı. Fâtih Sultan Mehmed Han, kânûnnâmeleri çıkartıp teşrîfât için maddeler koydurmuş ve; “Evvelâ bir arz odası yapılsın. Cenâb-ı şerîfim pes perdede oturup haftada dört gün vüzerâm ve kazaskerim ve defterdârlarım rikâb-ı hümâyûnuma arza girsünler.” demiştir. Bu duruma göre acele haller dışında vezirler bile haftada ancak dört gün pâdişâhla görüşebilecekti.
Pâdişâhla görüşebilmek için mürâcaatlar, kapıağasına yapılır, o da mâbeynci görevi yapan kapıcılar kethüdâsına duyururdu. Daha sonra sırayla vezir ve kazaskerlere haber verilirdi. Sultan İkinci Mustafa Handan îtibâren silâhdârlar aynı zamanda mâbeyncilik de yapmaya başladılar. Çuhâdâr ve rikâbdâr da her zaman pâdişâhın huzûruna girebilirdi.
Osmanlılarda ilk defâ mâbeynci ünvânıyla memur istihdâmı Sultan Üçüncü Selim Han zamânındadır. Ondan sonra bu ünvân ile memurlar tâyin edildi ve ehemmiyetleri de arttı.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde mâbeyn başlı başına bir dâire hâline geldi. Saraydaki mâbeyn dâiresinde başmâbeynci, ikinci mâbeynci ve öbür mâbeynciler kendilerine ayrılan odalarda oturur, sırayla nöbet tutarlardı. Abdülhamîd Han mâbeyncileri bizzat seçerdi. Sadrâzam ile vezirler saraya geldiklerinde kendilerine ayrılan odalarda, diğer ziyâretçiler mâbeyn dâiresindeki odalarda beklerdi.
Mâbeyn vâzifelileri şunlardı:
Mâbeyn başkâtibi: Sarayın yazı işlerini idâre eden teşekkülün (kurumun) reisidir. Diğer bir târifle Osmanlı sultânı ile hükûmet teşkilâtının başında bulunan sadrâzam arasındaki haberleşme ve yazı işlerine bakan memurun ünvânı olup, bu vazîfe sâhibinin asıl adı sır kâtibi idi. Emrindeki diğer memurlara mâbeyn kâtibi denirdi.
Mâbeyn başkâtibi olarak hizmet edenlerden vezîrler ile yüksek devlet memuriyetinde bulunanların yanında, Saîd Paşa gibi sadrâzam olanlar da vardır.
Mâbeynci: Pâdişâhın dışarı ile olan işlerine bakan ve dilekleri kendisine ulaştıran saray memurlarıdır. Bunun yerine, yakın mânâsında kurenâ tâbiri de kullanılmıştır. Enderûn ağalarından silâhdâr, çuhâdâr, rikâbdâr, tülbent ve peşkir gulâmı ile baş müezzin, sır kâtibi baş çuhâdâr, kahvecibaşı, sarıkçıbaşı ve tüfekçibaşı Mâbeyn dâiresinde hizmet ettikleri için, kendilerine Mâbeynci adı verilmiştir.
Mâbeynciler, nöbetleşe sarayda kalırlar ve nöbetçi oldukları günün gecesi odalarında yatarlardı.
Mâbeyn çavuşu: Buna hünkâr çavuşu da denilmiştir. Pâdişâhı korumak, atla habercilik yapmak ve dâvetlileri saraya çağırmakla görevli askerî saray memurudur.
Mâbeyn erkânı: Saray ileri gelenlerine verilen ad olup; başkâtip, başmâbeynci, mâbeyn müşiri, dârüsseâde ağası, baş imâm, hazîne-i hassa nâzırı, ıstabl-ı âmire müdiri ve emsâli bu kabildendir.
Mâbeyn ferîki: Pâdişâhı korumakla görevli askerlerin, tümgenerâl rütbesindeki kumandanıdır.
Mâbeyn müşîri: Sarayda pâdişâh maiyetindeki mareşal rütbeli askerî mümessildir. Plevne kahramanı Osman Paşa, mâbeyn müşirlerinin en meşhurudur.
SON KONULAR
Mevleviyye
bởi Talebe,
Mezkür
bởi Tarih Öğretmeni,
Müstantik
bởi Tarih Öğretmeni,
Mürit
bởi Tarih Öğretmeni,