Talebe
Yönetici
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Konular
- 598
- Mesajlar
- 4,094
- Tepkime puanı
- 11,975
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Yazarın son konuları
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi 2.Dönem 2.Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
Akşemseddin ve Eyüp Sultan
Başta Akşemseddin olmak üzere ileri gelen şeyhlerle dervişler "İstanbul'un mutlaka fethedileceğini" söyleyerek ordunun moralini yükseltiyorlardı. Yapılan tefsirlere göre, Kur'an-ı Kerim'de geçen "Beldetün Tayyibetün - güzel şehir" sözündeki rakamların toplamı ebced hesabıyla 857 oluyordu ve bu rakam, Hicri takvime göre İstanbul'un fetih yılı oluyordu.
Bu şehir, Milad öncesinden başlayarak hiç gündemden düşmemiş, şimdiye kadar çeşitli milletler tarafından defalarca kuşatılmıştı. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in Hadis-i Şerifleriyle tuttukları ışık Müslümanları da bu şehir üzerine yöneltti.
655 yılında ve Hazret-i Osman'ın Halifeliği döneminde Muaviye tarafından, 668 yılında Muaviye'nin oğlu Yezid tarafından, daha sonra da başka İslam orduları tarafından kuşatmalar yapıldı. 668 yılında yapılan kuşatmada, Peygamber Efendimizin sancaktarlığını yapan Hazret-i Eyyup El-Ensari şehid olmuştu. O'nun yakın bir yerde defnedilmiş olacağını tahmin eden din büyükleri mezarının yerini bulmak için büyük gayret gösteriyorlardı.
Akşemseddin kendini adeta bu konuya adamıştı. Bir gece Padişah'ın hazır bulunduğu otağda secdeye kapanıp kendinden geçmiş ve Allah'la başbaşa kalmıştı. Secdede o kadar uzun kaldı ki, orada bulunanların çoğu, "Efendi mezarın yerini bulamadığı için utancından başını kaldıramaz oldu" diye alaya almaya başlamışlardı. Derken, Akşemseddin başını yerden kaldırdı, gözyaşlarıyla sırılsıklam olmuş yüzünü yanında bekleyen Sultan'a çevirdi ve büyük müjdeyi verdi:
"- Sultanım! Allah'ın hikmeti, seccademizi Eyüp Sultan Hazretleri’nin mezarı üzerine sermişiz. Hemen şu yeri kazsınlar!"
Hemen toprak kazıldı... Heyecan dorukta, bütün bakışlar aynı noktada! Ve işte bir sanduka üzerine şöyle bir yazı. "Hâzâ kabrü Ebü Eyyüb.."
Kimde can kalır? Herkes sevinçten ağlıyor ve haber Türk ordusunun safları arasında dalga dalga yayılıyor:
"Müjdeler olsun, müjdeler olsun ki, Eyyup Sultan Hazretleri’nin mezarı bulundu!.."
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Rüşvet Mahkumları
bởi Talebe,
Sultan Adaleti
bởi Talebe,
SON KONULAR