Hacı Şehla Ahmet Paşa

Hacı Şehla Ahmet Paşa

Babası Cafer Ağa Alanyalı (Alâiyeli) olup kendisi Foça'da doğmuştur. III. Ahmet zamanında Kalaylıkoz Ahmet ve Baltacı Mehmet Paşa'nın kethüdalıklarında bulunan ve hileciliği ile epey rol oynayan Osman Ağa'nın akrabasındandır. Amcası kıdemli vezirlerden Cidde valisi Alâiyeli Hacı Ebu Bekir Paşa olup tahsilden sonra amcasının kethüdalığında bulundu; daha sonra İstanbul'a gelip bulunduğu hizmetlerdeki muvaffakiyeti ve doğruluğu nedeniyle birinci imrahor olmuştur. Bu hizmette bulunduğu esnada ve 1150 Rebiulâhır - 1737 Ağustos'ta orduya gönderilerek sadrâzam Silâhtar Mehmet Paşa'dan mühr-i hümâyunu alıp sadrâzam kethüdası Osman Halisa Efendi'ye katlettirerek sadaret mührünü Bender seraskeri Muhsinzâde Abdullah Paşa'ya götürdü ve hizmeti padişah tarafından beğenildi.
Ahmet Ağa'ya 1151 H. - 1738 M. de vezirlik verilerek Aydın muhassallığıyla Aydın taraflarında eşkiyalık yapan Sarıbeyoğlu'nun sürülmesine memur edildi ise de1 muvaffak olamadı ve sonra bu iş Gül Ahmed Paşa'ya verilerek o vasıta ile Sarıbeyoğlu (Mustafa) tepelendi.
1151 Zilhiccesinin 12'sinde (23 Mart 1739) sefere hareket etmek üzere olan Yeğen Mehmet Paşa'nın sadarettden azledilmesi ve Hacı İvaz Mehmet Paşa'nın sadrâzam ve serdar-ı ekrem tayin olunması üzerine Şehla Ahmet Paşa Aydın sancağı üzerinde kalmak üzere sadaret kaymakamlığına tayin olunarak İstanbul'a davet olunup 19 Zilhicce (27 Mart)'ta geldi. Ordunun İstanbul'a gelmesini müteakip pâdişâhın kendisine teveccüh ve itimadı nedeniyle Aydın sancağı üzerinde kalmak üzere nişancılık verildi ve İvaz Mehmet Paşa'nın sadaretten azli üzerine 27 Rebiulevvel 1153 - 22 Haziran 1740 da sadrâzam oldu. I. Mahmut tarafından kendisine mühr-i hümâyun verilirken:
"— Seni mühr-i hümâyunumla tebcil eyledim. Cenabı feyyaz-ı mutlak her umurda tevfikatı samedaniyesini refik edip rızay-ı hümâyunuma muvafık, din ve devlet-i âliyyeme lâyik hidematı pesendide izhariyle hakkında olan hüsnü zannı mülükânemi tasdik eylie" demiştir.
Hakkındaki teveccühe nispetle Şehla Ahmet Paşa'nın sadareti iki sene bile sürmemiştir. Azline sebep, hudut işlerine bakılmayarak tahkimatın ihmal edilmesi, irtikâp ve irtişası, mal biriktirerek şahsî garezi olanlarla uğraşması, devlet işlerine bakmaması idi. Bu hal mukarribleri vasıtasıyla pâdişâhın malûmı olması nedeniyle 15 Safer 1155 - 23 Nisan 1742 de İstanbul'da bulunan Kırım hanının ziyaretinden avdet ederken saraya davet olunmuş, Paşakapısı'na uğrayıp abdest aldıktan sonra hemen saraya gitmiştir. Şehla Ahmet Paşa saraya girer girmez bütün saray kapıları kapanarak Darüssaade ağasının odasında iken kendisinden mühr-i hümâyun alındıktan sonra Balıkhane'ye indirilmiştir. Ahmet Paşa'nın yerine Anadolu valisi eski sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa tayin olunmuştur.
I. Mahmut, Şehla Ahmet Paşa'nın yerine Hekimoğlu'nu daha evvelden münasip görmüş, fakat bunu hiç kimseye hissettirmiyerek Ali Paşa'yı evvelâ Anadolu valiliği ile İran seraskerliğine tayin ile buna dair kendisine ferman gönderdiği sırada bu fermanı götüren birinci imrahora, Ali Paşa'ya verilmek üzere gizlice bir hatt-ı hümâyun vererek sadarete tayin edeceğini müjdelemiş ve acele İstanbul'a gelmesini bildirmiştir. Ferman ve hatt-ı hümâyun gittikten birkaç gün sonra Hekimoğlu'nun beş güne kadar geleceğini tahmin eden pâdişâh, Şehla Ahmet Paşa'dan mühr-i hümâyunu alıp kaptan-ı derya Mustafa Paşa'yı sadaret kaymakamı tayin ve yeni sadr-ı âzamın beş güne kadar geleceğini Bab-ı Âli'ye ve ocak ağalarına bildirmiştir.
Şehla Ahmet Paşa hakkında pâdişâhın gazabı devam ettiğinden, kendisi tevkif olunarak muhasebesi görülüp vezirliği alındıktan sonra bütün malları müsadere olunup katli tasavvur olunurken yeni sadrâzam Hekimoğlu Ali Paşa'nın şefaatiyle ölümden kurtulduktan sonra Rodos adasına sürgün edilmiştir.
Şehla Hacı Ahmet Paşa'ya 1156 Receb - 1743 Ağustosta içel sancağı arpalık olarak verilip Rakka ve havalisindeki asayişsizliğin düzeltilmesine memur oldu ve aynı vazife üzerinde kalmak üzere üç ay sonra, yani 1156 Şevval sonlarında (1743 Aralık) Sayda valiliğine tâyin edildi. Hacı Ahmet Paşa 1157 Muharrem ortalarında (1744 Şubat sonları) İran cephesinin Kars seraskeri olup hasta bulunan selefi Hamalızâde Ahmed Paşa'nın Erzurum valiliğine nakliyle kumandayı ele aldı ve kendisine Anadolu valiliği verildi. Aynı sene Cemaziyelâhır ortalarında (1744 Temmuz sonları) Kars önüne gelen Nâdir şah'la müdafaa muharebesi yaptı ve Nâdir'in hilelerine kapılmıyarak güzel bir müdafaa neticesinde îran kuvvetlerini çekilmeğe mecbur etti. Kars önündeki bu müdafaa muharebesi bir ay kadar sürdü. Şehla Hacı Ahmet Paşa'nın hastalığı nedeniyle Kars seraskerliğinden istifa etmesiyle Anadolu valiliği ile Kars seraskerliği eski sadrâzam Yeğen Mehmet Paşa'ya verilmiş ve onun gelmesine kadar vekil kalması emredilen Hacı Ahmet Paşa da yine Kars taraflarında bulunmak üzere Halep valisi tâyin olunmuştur (5 Zilkade 1157 - 10 Aralık 1744). Kars seraskeri Yeğen Mehmet Paşa'nın Revan muharebesi esnasında vefat etmesi üzerine cephede bulunan Hacı Ahmet Paşa, Anadolu valiliği ile ikinci defa serasker olup Haleb valiliği de Bosna valisi Hekimoğlu Ali Paşa'ya verilmiştir (1258 Şaban ortaları - 1745 Eylül).
1159 H. - 1746 M. baharında İran'a karşı üç cepheden (Bağdat, Diyarbakır, Kars) yapılacak taarruz için Hekimoğlu Ali Paşa Anadolu valiliği ile Kars cephesi seraskerliğine tayin olunarak ondan açılan Halep valiliği de Şehla Hacı Ahmet Paşa'ya verilmiştir (11 Zilkade 1158 - 5 Aralık 1745). 14 Zilkade 1159 - 27 Kasım 1746'da Ahmet Paşa, Girit valiliğine tayin olunarak Halep'e de Girit valisi Köprülüzâde Hafız Ahmet Paşa münasip görülmüş ise de, mevsimin kış olması nedeniyle her ikisinin de eski yerlerinde kalmaları kararı verilmiş ve Hacı Ahmet Paşa 1160 senesi Cemaziyelâhır sonlarında (1747 Temmuz) Halep'ten Diyarbakır valiliğine gönderilmiştir.
Bağdat valisi Hasan Paşazade meşhur Ahmet Paşa'nın vefatı ve iran'da Nâdirşah'ın katli üzerine Irak ve İran havalisi ehemmiyet kesbetmiş ve şahlık mücadelesi başlamıştı. Bundan dolayı Bağdat'ta tecrübeli bir vezirin bulunması zarurî olduğundan, 1160 Zilkadesi ortalarında (1747 Kasım) Hacı Ahmet Paşa Bağdad valiliğine tayin edilmiş ve Nâdir şah'la yapılmış olan muahedeye sadık kalınarak İran topraklarına katiyyen taarruz edilmemesi ehemmiyetle tavsiye olunmuştur.
Hasan Paşazade Ahmet Paşa'nın ölümünden sonra Bağdat'ta idareyi ele almak isteyen bunun kölelerinden ileri gelenlerin tahrikleriyle vukua gelen muhalefet üzerine, 1161 Rebiulâhır 1748 Nisan'da Bağdat valiliği, Basra valisi olup Bağdat'ta bulunan vezir Kesriyeli Hacı Ahmet Paşa'ya verilerek Şehla Hacı Ahmet Paşa da İçel sancağına nakledilmiş ve aynı sene Ramazanında (1748 Ağustos) Ragıp Paşa'nın yerine Mısır valisi olmuştur. Hacı Ahmet Paşa 24 Zilkade 1163-25 Ekim 1750 Mısır'dan Adana valiliğine naklolunmuş ve bu naklinden dolayı müteessir olarak İzmir'e gelmiş ve Adana'ya gitmeyip orada oturmuştur. Ahmet Paşa'nın İzmir'de oturduğu hükümetçe haber alınarak derhal Adana'ya gitmesi 1163 Zilhicce sonu (1750
Kasım sonu) tarihli fermanla emrolunduğu gibi, aynı zamanda bu halinden dolayı tekdir edilmiştir. Hacı Ahmet Paşa 1165 Şevval ortalarında (1752 Ağustos sonları) Halep valisi Abdurrahman Paşa'nın vefatı üzerine dördüncü defa Haleb valisi oldu ve altı ay sonra da orada vefat etti (1166 Rebiulâhır-1753 Şubat).
Hâdikatü'l-Vüzera zeyli'nde Şehla Hacı Ahmet Paşa'nın müdebbir, maarifperver, fikri ve mütaleası isabetli, hayratı sever bir vezir olduğu beyan edildikten sonra, tamahkâr, hasis, mürteşi ve garezkârlıkta ileri giden bir şahsiyet olarak da tavsif edilmektedir; sadaretten azline sebep de irtikâp ve irtişası ve garezkârlığı idi. Hammer de Şehla Ahmet Paşa'nın yüksek ruhlu, hakkaniyet sahibi, Avrupalı elçilere kıymet verir olduğunu yazmaktadır. I. Mahmut zamanında sadareti iki seneden bir buçuk ay noksandır.
Şehla Ahmet Paşa'nın İstanbul'da Avratpazarı'nda Hubyar mahallesinde Abacı mescidi karşısında bir mektebi olup aynı mahalledeki mescide de bir minber koydurarak- cuma namazı kılınmasını temin eylemiştir. Kasap İlyas camii abdesthanelerine de su getirterek hepsine bu mektebi vakfiyesiyle gelir göstermiştir. Bunlardan başka Şehzade Camii ile Altunîzâde yahut Çamaşırcı mescidi arasında ve Aksaray'da Camcılar Camii sokağında ve Fatih türbesi'nin Karadeniz kapısının solunda ve yine orada türbe avlusunun kütüphane tarafında, Şehzade semtinde Hoşkadem camii'nin alt tarafında birer çeşmeleri vardır. Üsküdar'da Bandırmak tekkesi camiini de Şehla Ahmet Paşa âdeta yeniden yaptırmıştır. Şehla Ahmet Paşa hattat olup sülüs ve nesih yazısını büyük hattat Yedikuleli Abdullah Efendi'den ve talik yazısını da Fındıkzâde'den yazmıştır; bilhassa divanî yazıda pek mahir üstat imiş.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON KONULAR
Şems-i Tebrizi bởi Tarih_Dehası,
Şeyh Şâmil (1797-1871) bởi Talebe,
Venizelos bởi Tarih Öğretmeni,
Sait Molla bởi Tarih Öğretmeni,
Lord Gürzon bởi Tarih Öğretmeni,

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt