Erzurum Kongresi

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 736
Erzurum Kongresi

Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a Gelişi ve Askerlikten İstifası​

Amasya’daki faaliyetlerini tamamlayan Mustafa Kemal Paşa Erzurum’a gitmek üzere 25 Haziran’da bu şehirden ayrıldı. Kendisi ve Rauf Bey 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanacak olan kongre için, hem Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti Erzurum şubesi hem de 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa tarafından davet edilmişlerdi.

Mustafa Kemal Paşa önce Tokat’a ve burada bir gece kaldıktan sonra 27 Haziran günü Sivas’a geldi. Bu arada İstanbul Hükümeti tarafından müfettişlik görevinden azledildiği ve kendisi tarafından verilecek emirlerin yerine getirilmemesinin yer aldığı bir genelge Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey tarafından bir şifre genelge ile sivil ve askeri makamlara gönderilmişti. Mustafa Kemal Paşa, bu genelgenin varlığından ancak Sivas’a geldiği gün haberdar oldu. Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta, bu genelgenin halkın ve memurların kafalarını adamakıllı bulandırdığını ve herde kötü niyetli kimselerin, aleyhinde propagandalar yaptıklarını ve faaliyetlere başladıklarını belirtmektedir.

Sivas’a gelen Mustafa Kemal Paşa burada halk ve asker tarafından büyük bir sevinç gösterileriyle karşılandı. Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’ta yaptığı ilk iş, kendisi gelmeden önce Sivas’da aleyhinde hava oluşturduğunu ve valiye baskı yaparak tutuklanmasını istediği Elazığ Valiliğine atanmış olan Ali Galip Bey’i huzuruna çağırtmak ve onu azarlamak olmuştur. Sivas’da toplanacak milli kongre çalışmaları için gerekenlere talimat veren Mustafa Kemal Paşa burada fazla kalmadı ve 28 Haziran günü Erzurum’a gitmek için Sivas’dan ayrıldı.

Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler 3 Temmuz 1919’günü halkın ve askerlerin içten gelen samimi gösterileri arasında Erzurum’a girdi. Kendisini karşılamaya gelenler arasında Müdafaa-i Hukukğu Milliye Cemiyeti’nden bir heyet ile 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ve maiyyeti de vardı. Geceyi Kolordu binasında geçiren Mustafa Kemal Paşa, ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini ziyaret etmiş ve orada kaldığı iki saat müddetle Erzurum’da toplanacak olan Kongre çalışmaları üzerine konuşmuşlardır.

Daha sonra Erzurum’da bulunan yakın arkadaşlarıyla bir toplantı yapan Mustafa Kemal Paşa burada yaptığı konuşmada ülkenin ve devletin içinde bulunduğu durumu açıklamış, ve takip edilmesi gereken yolu göstererek Millî hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız, müstakil Türk devleti teşkil etmek ve amaca varmak için, vakit kaybetmeden teşkilatlanmanın şart olduğunu söylemiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu toplantıda hareketin başına geçecek kişinin belirlenmesi gerektiğini, bunun kendisi ya da bir başkası da olabileceğini söylemiş ve bu konuda bir karar almalarını istemiştir. Nitekim Nutuk’ta “Mustafa Kemal Paşa, daha sonra yapılan toplantıda meselenin çözüldüğünü, hareketin başına kendisinin getirildiğini ve toplantıya katılanların kendisine yardımcı ve destek olacaklarını bildirdiklerini” söylemektedir.

Bu arada İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’nın faaliyetlerini kendi varlığı için tehlikeli bularak ve İngilizlerin de isteğiyle onu İstanbul’a çağırma konusunda yeni teşebbüslere girmişti. Öncelikle yumuşak bir siyaset takip edilerek Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a davet edildi. Hatta 5 Temmuz’da Harbiye Nazırı bizzat makine başında Mustafa Kemal Paşa’yla konuştu. Mustafa Kemal Paşa’dan İstanbul’a dönmesi ricasında bulundu, şeref ve haysiyetinin korunacağını, hayat ve istikbalinin güvence altında olduğunu söyledi. Padişah ve İtilâf devletleri temsilcilerinin de kendisinin İstanbul’a dönmelerini beklediğini söyledi.”Vatan ve milletin selametine hizmet etmekten başka bir amacının olmadığını” söyleyen Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a dönmeyeceğini bildirdi.

7-8 Temmuz 1919 gecesi saray tarafından telgraf başına çağrılan Mustafa Kemal Paşa, Saray Başkatibi Ali Fuat Bey aracılığıyla Padişah Vahdettin’le iki telgraf yazışması yapmıştır. Bu yazışmalarda Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a dönmesini, şayet isterse Anadolu’nun bir yerinde olayların yatışmasına kadar izin alabileceğini, eğer İstanbul’a dönmek isterse de İngilizler tarafından kendisine yönelik hiçbir olumsuz davranışta bulunmayacaklarına dair teminat verdiklerini belirtmişti. Bir saat kadar devam eden bu yazışmalar sonrasında Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a dönmeyi reddedince karşı taraftan “O halde resmî vazifeniz sona ermiştir denildi”. Aynı gece İstanbul’dan bulunan Genelkurmay Başkanı olan dostu Cevat Paşa’dan kendisinin ordudan da çıkartılacağını öğrenen Mustafa Kemal Paşa, 7Ö8 Temmuz gecesi Harbiye Nezareti ve saraya çektiği telgraflarla “resmi görevinden ve askerlikten” istifa ettiğini bildirdi.

Mustafa Kemal Paşa 9 Temmuz günü de Türk milletine durumu açıklayan bir beyanname yayınlayarak şunları söylemiştir:

“Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emellerine başeğmemek için millî mücadele uğrunda milletle beraber serbest suretle çalışmağa resmi ve askeri sıfatım artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes gaye için milletle beraber nihayete kadar çalışmağa mukaddesatım namına söz vermiş olduğumdan dolayı pek çok sevdiğim askerlik görevime mesleğime bugün veda ve istifa ettim. Bundan sonra mukaddes millî gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere milletin sinesinde bir ferdi mücahid suretiyle bulunmakta olduğumu tamimen arz ve ilân eylerim”

Mustafa Kemal Paşa istifasından çok üzgün görünüyordu. Çünkü vatanın müdafaası ve millî istiklâlin temini yolunda şimdiye kadar rütbesi ve makamı ona büyük kolaylıklar sağlıyordu. Mülkî ve askerî makamlara talimatlar veriyor, taleplerini kolaylıkla yaptırabiliyordu. Oysa şimdi yetkisiz ve makamsız kalmış, üstelikte askerlikten istifa etmişti. Başlamış olduğu işlerin hepsi yarıda kalabilir, komutanlar ve arkadaşları yanından ayrılabilirdi. Nitekim istifasından bir müddet sonra arkadaşı ve müfettişlik kurmay başkanı olan Kazım (Dirik) Bey, koltuğu altındaki dosya ile içeri girerek, Paşam askerlikten istifa ettiğinize göre bundan sonra benim vazifede devam etmeme imkân kalmadı, evrakı kime teslim etmemi emir buyurursunuz demek suretiyle bunun ilk örneğini vermişti. Ancak bu tür olumsuz hareketlerin devamı gelmedi. Aksine Mustafa Kemal Paşa’ya sahip çıkan ve onu böyle bir durumda bile destekleyenler çok oldu. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’nın gösterdiği tutumdur.

Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın ordu müfettişliği ve askerlikten ayrıldığı gün Mustafa Kemal Paşa’yı ziyarete geldi. Beraberinde kalabalık bir subay kadrosu da bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu odaya giren Kâzım Karabekir Paşa, hazırol vaziyetinde Mustafa Kemal Paşa’yı askerce selâmlamış ve “bundan sonra kolordum ve ben emirlerinizi eskisi gibi yerine getirmeyi bir şeref bileceğiz” demişti. Bu sözler ve olayın geçtiği o anlar Mustafa Kemal Paşa’nın ve millî mücadelemizin bir dönüm noktası olmuştur.

Diğer taraftan Vilâyet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum şubesi, 10 Temmuz 1919’da, Cemiyetin “Heyetği Faale” reisliğine Mustafa Kemal Paşa’nın, ikinci reisliğine de Rauf Bey’in getirilmesini arzulayan bir teklif yazısı hazırlamış ve bunu Mustafa Kemal Paşa’ya ve Rauf Bey’e sunmuşlardı. Böylece Erzurum’lular Mustafa Kemal Paşa’ya desteğe ihtiyacı olduğu günlerde en büyük desteği vermişlerdi. Heyet-i Faale reisi olarak Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’nin çalışmalarında ve kararlarında çok önemli bir işlev görecektir.

Mustafa Kemal’i bu zor günlerinde en çok teselli eden yakın arkadaşı Rauf Bey olmuştu. Rauf Bey’de millete hitaben yayınladığı bir genelgeyle “vatanın ve milletin kurtuluşu ve istiklâli” sağlanıncaya kadar Mustafa Kemal Paşa’nın yanında bulunacağını ve nihayete kadar onunla çalışacağını” belirtmiştir.​

Kongre Hazırlıkları ve Kongre Çalışmaları​

Erzurum’da bir kongre toplanması düşüncesi, Vilâyat-i Şarkıye Müdafa-i Hukuku Milliye Cemiyeti Erzurum şubesi ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin ortak bir düşünce ve çabasının bir sonucudur. 30 Mayıs 1919’da her iki cemiyet Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinin birlik halinde hareket etmesi, bölgeye yönelik Ermenilik ve Rumluk emellerine karşı çareler düşünmek ve tedbirler almak amacıyla “ortak bir kongre” yapılması hususunda bir karar almışlardı. Alınan karara göre kongre 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da toplanacaktı.

İşte 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanacak bu kongreye Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey, hem Kâzım Karabekir Paşa’dan hem de Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‘nden misafir olarak katılmaları konusunda davet almışlardı. Kongrenin toplanmasıyla ilgili aşamada bir rolü olmayan Mustafa Kemal Paşa, 10 Temmuz’da 5 kişilik “Heyet-i Faale’nin” başkanlığına getirildikten sonra Erzurum Kongresi’nin açılması, toplantıların yapılması ve kararların alınması aşamalarında doğrudan rol oynamıştır.

Mustafa Kemal Paşa 10 Temmuzda üstlendiği heyeti Faale başkanı olarak aynı gün bir toplantı yapmış ve onlara bir Avrupa haritası üzerinde siyasî ve askerî durumu izah etmişti. Heyet-i Faale’nin yaptığı ikinci toplantıda, delegelerin büyük bir kısmının Erzurum’a ulaşamamış olmasından dolayı 10 Temmuz’da çalışmalarına başlayamayan Kongrenin 23 Temmuz 1919’da açılmasına karar verilmişti. Mustafa Kemal Paşa, gerek kendisinin gerekse Rauf Bey’in kongreye Erzurum’dan delege seçilerek katılmak istemekteydi. Ancak böylece kongrede etkili olunabilirdi. Fakat Erzurum’da delege seçimleri yapılmış ve delegeler belirlenmişti. Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa’nın isteği yerine getirilmiş, Erzurum delegesi seçilen Binbaşı Kâzım Bey ve Dursun Beyzâde Cevat Bey delegelikten istifa etmişler ve onların yerlerine Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey Erzurum delegeliğine getirilmişlerdir. Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın kongreye asli delege olarak katılabilmesi imkanı sağlanmıştır.

Erzurum Kongresi, 54 delegenin iştirakiyle 23 Temmuz 1919 Perşembe günü, Sultânî Mektebi’nde (Erzurum Lisesi), çalışmalarına başlamıştır. Kongrede Erzurum Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti Başkanı ve Erzurum delegesi Hoca Raif Efendi bir açılış konuşması yapmış daha sonra da Kongre başkanlığı için seçimlere geçilmişti. Mustafa Kemal Paşa, Karabekir Paşa’nın da önermesiyle kongre başkanlığı için aday olmuş ve katılan delegelerin 38’inin oyunu alarak kongre başkanlığına seçilmiştir. Daha sonra kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa uzunca bir konuşma yaparak; “kuvvetini millî iradeden alacak sorumlu bir hükümetin de kurulmasının zaruri olduğunu ve bunun da ancak Anadolu’da kurulabileceğini” sözlerinin devamında ifade etmişti.

Kongre faaliyete başladıktan sonra Padişah’a bir bağlılık mektubunu kabul etmiş ve bilahare bütün belediyelere, millî cemiyetlere, bütün kolordu ve tümen düzeyindeki askeri birliklere gönderilen tamimlerle Erzurum Kongresi’nin açıldığı ve faaliyetlerine başladığı bildirilmiştir. 14 gün boyunca çalışmalarını sürdüren Kongre 7 Ağustos 1919’da çalışmalarını sona erdirmiştir. ‚alışmalarının sonunda Kongre Heyeti aldığı kararları 10 maddelik bir beyanname olarak yayınlamıştır.​

Erzurum Kongresi Beyannamesi ve Nitelikleri​

Atatürk Nutuk’ta Erzurum Kongresi beyannamesinde yer alan hükümleri şöyle açıklamıştır:

1. Milli sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.

2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümetinin dağılması halinde, millet topyekün kendisini savunacak ve direnecektir.

3. İstanbul Hükümeti vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü gösteremediği takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri Millî Kongrece seçilecektir, Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-i Temsiliye yapacaktır.

4. Kuva-yı Milliye’yi tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hakim kılmak esastır.

5. Hıristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.

6. Manda ve himaye kabul olunamaz

7. Millî Meclis’in derhal toplanmasını ve hükümetin yaptığı işlerin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.

Erzurum Kongresi, aldığı bu kararların yanı sıra bazı önemli yapısal değişikliklerde vücuda getirmiştir. Kongre her şeyden önce Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti’nin ismini değiştirmiş ve Şark-i Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını vermiştir. Artık Doğu Anadolu’da ki bütün cemiyetler bu isim altında bir araya getirilmişlerdi.

Yine Erzurum Kongresi, Kongre kararlarını yürütmek üzere en az dokuz en fazla on altı üyeden oluşacak olan bir “Heyet-i Temsiliye” vücuda getirmişti. Erzurum Kongresine dahil olan üyelerden dokuz kişi yapılan oylamalardan sonra Heyet-i Temsiliye üyeliğine seçilmişlerdir. Bu üyelerin isimleri ve seçildikleri yerler şöyledir:

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum

Hoca Raif Efendi Erzurum

Mutki Aşireti Reisi Hacı Musa Efendi Bitlis

Sadullah Bey (eski mebus) Bitlis

Rauf Bey ( eski Bahriye Nazırı) Sivas

Bekir Sami Bey ( eski Beyrut Valisi) Sivas

Servet Bey (eski mebus) Trabzon

İzzet Bey (eski mebus) Trabzon

Şeyh Hacı Fevzi Efendi Erzincan.

Daha sonra yapılan bir oylama ile Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye Reisliğine, Rauf Bey de Reis yardımcılığına getirilmişlerdir. Kongre delegesi olmamakla beraber Kâzım Karabekir Paşa da Heyet-i Temsiliye’nin üyesi olmuştur.​

Erzurum Kongresi Kararlarının Nitelikleri​

Erzurum Kongresi bölgesel yapıda bir kongre olmasına rağmen, millîliğe gidişin ilk teşkilatlaşma unsurlarını taşır. Bilahare Sivas’ta Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin benimseyeceği müdafaa-i hukuk ilkeleri burada kararlaştırılmış ve teşkilatın yapısı burada oluşturulmuştur.

Erzurum Kongresi, Amasya’da bir araya gelen Millî Mücadelemizin önder kadrosu ile, Doğu Anadolu’nun müdafaa-i hukukçu hareketini bir araya getirmiş, merkezleştirici bir rol de üstlenmiştir. Amasya’da askeri bir komite tarzında oluşan merkezi önderlik, Erzurum Kongresi’yle bölgeselde olsa sivil bir tabana kavuşmuştur.

Erzurum Kongresi’nin toplanma aşamasında, millî mücadelenin önder kadrosunun rolü olmadığı, kongreyi düzenlemediği halde ona yön vermiştir. Bu yön verme hem Kongreyi bölgesel bir yapıdan millî bir yapıya sevketme hem de bölgesel hareketi tek bir merkeze bağlama şeklinde olmuştur.

Erzurum Kongresi vatanın bütünlüğü ve milli bağımsızlık yolundaki esasları belirlemiştir. Bu esaslar “kayıtsız ve şartsız istiklâl ve milli hakimiyet” idi. Kongrede vatan sınırları belirtilerek, vatanın bir bütün olduğu ve parçalanmayacağı ilân edilmekle, işgalci devletlerin vatanımızı işgal edemeyecekleri anlatılmak istenmiştir.

Erzurum Kongresi Trabzon ve altı doğu vilayetindeki millî teşkilatları ve güçlerini birleştirmiş ve ortaya koyduğu Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni bütün doğuyu temsil eden bir organ olarak öngörmüştü.

Erzurum Kongresi, Milli Mücadele Hareketi’ne ve bu hareketin lideri ile kadrosuna hukuki bir kimlik kazandırmıştır.

Erzurum Kongresi beyannamesi çok az değişikliklerle Sivas Kongresi tarafından kabul edildikten bir süre sonra Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Misak-ı Milli olarak kabul edilmiştir Erzurum Kongresi, milletin iradesinin her şeyden üstün olduğunu, her kesin, hatta sultanın bile bu iradeye tabi olması gerektiğini çok açık bir şekilde belirtmişti.

Mustafa Kemal Paşa, 7 Ağustos 1919’da Kongrenin kapanışı münasebetiyle yaptığı konuşmada “esaslı kararlar alındığını ve cihana milletimizin varlığının ve birliğinin gösterildiğini” söylemiş ve devamla “Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir” diyerek kongrenin önemini belirtmiştir.

Kısacası Erzurum Kongresi millî kurtuluşun ruhudur. Türk istiklâlinin bir programıdır.

Erzurum Kongresi kararları memleketin her tarafına ve İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin temsilcilerine de gönderilmişti. Ayrıca A.B.D. Başkanı Wilson’a ise beyannameden başka bir de muhtıra gönderilerek, ilân ettiği prensipler hatırlatılmış ve çoğunluğun azınlığa tercih edildiğini, Türk Milleti’nin bu kararlara boyun eğmeyeceğini ve bu uğurda kanının son damlasına kadar mücadele edeceği belirtilmiştir.

Erzurum Kongresi çalışmalarını tamamladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye Reisi sıfatıyla Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin doğu vilayetlerindeki teşkilatlarını yaymak ve kökleştirmek amacıyla faaliyetlerini bir süre daha Erzurum’da sürdürdü. Nihayet 29 Ağustos 1919’da Sivas’ta toplanacak olan kongrenin hazırlık çalışmalarını yapmak amacıyla beraberindekilerle birlikte Erzurum’dan ayrıldı.​
 
SON KONULAR
Lozan Barış Antlaşması bởi Talebe,
Büyük Taarruz bởi Talebe,
II. İnönü Savaşı bởi Talebe,
I. İnönü Savaşı bởi Talebe,
Düzenli Orduya Geçiş bởi Talebe,

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt