Sivas Kongresi, Milli Mücadele Karşıtı Damat Ferit Paşa Hükümetinin Düşürülmesi

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 780
Milli Mücadele Dönemi
Sivas Kongresi
Milli Mücadele Karşıtı Damat Ferit Paşa Hükümetinin Düşürülmesi


Sivas Kongresi
Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya çıktıktan sonra, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin tehlikede olduğunu duyurduğu Amasya Tamimi’nde, “Anadolu’nun en emin mahalli olan Sivas’da millî bir Kongre’nin bir an önce toplanacağı bildirilmiş ve vilayetlerin her sancağından milletin itimadını ve güvenini kazanmış üç temsilcinin seçilerek hemen Sivas’a gönderilmesi istenmişti. “İşte Sivas Kongresi’nin toplanmasıyla ilgili karar Millî Mücadele önderlerinin ilk buluşma merkezi olan Amasya’da alınmıştı.

Anadolunun çeşitli bölgelerinde “Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlğhâk, İstihlâs-ı Vatan, Millî Müdafaa” gibi isimler altında kurulmuş ancak bölgesel amaçlara hizmet eden teşkilat ve güçleri bir araya getirmek, Millî Hareketi bir merkezde toplamak ve hareketi meşru ve hukuki bir zemine dayandırmak gibi gayeler Sivas’ta millî bir kongre düzenlenmesinin başlıca sebepleridir. Aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa, hareketi şahsileştirmekten kaçınarak, bir an önce millet adına söz söyleyebilecek ve kararlar alıp, uygulamalar yapacak bir kurula -heyete- bırakmak istemekteydi. İşte Sivas Kongresi bu gayelere ulaşmak ve hizmet etmek amacıyla toplanacak millî bir Kongre olacaktır.

Erzurum Kongresi’ne katılmak amacıyla Rauf Bey’le birlikte Erzurum’a gelmiş olan Mustafa Kemal Paşa, Kongre çalışmalarına asli üye olarak katılmış, kongrenin başkanlığını üstlenmiş ve aldığı kararlarda etkili olmuştu. Ayrıca Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin bir karar ve icrâ organı olan “Heyet-i Temsiliye” teşkil edilmiş ve başkanlığına Mustafa Kemal Paşa getirilmişti. İşte Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 29 Ağustos’a kadar Erzurum’da kalmış ve bu tarihte Sivas’a gitmek üzere Erzurum’dan ayrılmıştır.

Bu arada Anadolu’nun değişik vilayetlerinden delege seçilen üyelerde kongreye katılmak amacıyla birer ikişer Sivas’a gelmeye başlamışlardı. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa beraberinde -Doğu Anadolu Vilayetleri ile Doğu Karadeniz Vilayetlerini temsilen- Heyeti Temsiliye üyelerinden Rauf Bey ve Hoca Raif Efendi (Erzurum’u temsilen) ile Şeyh Fevzi Efendi (Erzincan’ı temsilen) ve Bekir Sami Bey (Sivas’ı temsilen) ile birlikte Sivas Kongresi’ne katılmak üzere Erzurum’dan ayrılmışlar ve zahmetli ve tehlikelerle geçen bir yolculuktan sonra 2 Eylül’de Sivas’a gelmişlerdi.

Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 Perşembe günü saat 14. 00’de Sivas Lisesi salonunda açılmıştır. Kongreye katılan delege sayısı 33’dür. (bazı eserlerde 38, 31 gibi sayılar vardır)

Başkanlık için yapılan oylama sonucunda aleyhteki üç oyun dışında Mustafa Kemal Paşa Kongre Başkanlığı’na seçilir.

Nihayet kongrenin 7 Eylül tarihinde yaptığı 3. oturumunda Erzurum Kongresi Tüzüğü görüşülmeye başlanmıştır. Yapılan görüşmelerden sonra bazı değişiklikler yapılır. Sivas Kongresi’nin Erzurum Kongresi Tüzüğünde yaptığı değişiklikler şunlardır:

1. Erzurum Kongresi bütün Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’daki cemiyetlerin ismini “Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “olarak belirlemişti Sivas Kongresi’nde bu cemiyetin ismi “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” olarak benimsenmiş ve değiştirilmiştir.” Böylece Anadolu’daki ve Rumeli’deki millî hareket bir cemiyet bünyesinde merkezileştirilmiştir. Böylece Millî teşkilat bütün vatana yayılmış ve millî kuvvetlerin bir elden yönetilmesi ve millî bir hedefe yöneltilmesi sağlanmıştır.

2. Erzurum Kongresi’nin bir karar ve icrâ organı olarak teşkil edilen Heyet-i Temsiliye ile ilgili olarak tüzükte yer alan “Heyet-i Temsiliye, bütün Doğu Anadolu’yu temsil eder” hükmü yerine “Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder” hükmü getirilmiş ve böylece Millî hareket bir heyet’in yönetimine bırakılmıştı.

3. Erzurum Kongresi’nin dokuz kişi olarak belirlediği Heyet-i Temsiliye üye sayısı Refet Bey’in de alınmasıyla 10 kişiye çıkarılmıştı. Ancak bu heyete işlerlik kazandırabilmek için üye sayısını artırılması uygun görülmüş ve bu sayı Sivas Kongresi’ne katılan delegelerin kararlarıyla 16 kişiye yükseltilmiştir.

4. Erzurum Kongresi’nde “Her türlü işgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine bağlı sayacağımızdan, topyekün savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir şeklinde belirtilen hüküm, Sivas Kongresi’nce “Her türlü işgal ve müdahalenin ve özellikle Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine yönelmiş faaliyetlerin reddi konularında topyekün savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir” şekline dönüştürülmüştür.

Erzurum Kongresi’nin kabul ettiği hüküm incelediğinde burada açıkça İtilâf Devletleri’ne karşı bir direnme ve düşmanca tavır almadan bahsedilmemiş, daha ziyade Ermenilik ve Rumluk gayelerine karşı topyekün savunma ve direnmeden bahsedilmiştir. Oysa Sivas Kongresi, her türlü işgal ve müdahaleden bahsederek açıkça vatan topraklarını işgal etmiş olan İtilâf Devletleri’nide hedef almış ve bunlara karşı topyekün savunma ve direnme ilkesini kabul etmiştir.

5. Erzurum Kongresi Tüzüğünün dördüncü maddesinde yer alan “Osmanlı Hükümeti’nin yabancı devletlerin baskısı karşısında, buraları (yani Doğu vilayetlerini) bırakmak ve ilgilenmemek zorunda kaldığı anlaşılırsa, alınacak idarî, siyasî, askerî tedbirlerin tayin ve tespiti” yani geçici bir idare kurma konusu, Sivas Kongresi‘nde “Osmanlı Hükümeti’nin yabancı devletlerin baskısı karşısında, yurdumuzun herhangi bir parçasını bırakmak ve ilgilenmemek zorunda kaldığı anlaşılırsa” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece hükmün ele aldığı saha bir coğrafi bölge olmaktan çıkarılarak bütün vatanı içine alacak şekle dönüşmüştür. Böylece bütün ülkenin korunması ilkesi ifade edilmiştir.

Erzurum Kongresi’nin toplandığı günlerde Mustafa Kemal Paşa’nın da dostları arasında bulunan bazı aydınlarımız ve devlet adamları, Erzurum’a özellikle Mustafa Kemal Paşa’ya ve Rauf Bey’e gönderdikleri mektuplarla Türkiye’nin bütünlüğünü koruyacak şekilde bir mandaya sıcak bakılabileceğini ve özellikle ülke toprakları üzerinde gözü olmayan Amerikan Mandası’na sıcak baktıklarını belirtiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa’yı ve Rauf Bey’i etkileyerek “manda” ile ilgili olumlu bir gelişme sağlamaya çalışıyorlardı. Bunlar arasında bilahare Erzurum Kongresi’ne Sivas delegesi olarak katılan ve bu kongrenin sonunda 9 kişilik Heyet-i Temsiliye üyelerinden birisi olan Bekir Sami Bey, Eski sadrazamlardan Ahmet İzzet Paşa, İsmail Hami Bey gelmekteydi.

Ancak Erzurum Kongresi, manda meselesine sıcak bakmamış ve bilhassa Ermeniler’e destek veren Amerika’nın mandası olmak fikrini asla benimsememiştir. Nitekim kongrenin yayınladığı beyannâmenin 7 maddesi ile “Manda ve Himaye kabul edilemez” denilerek konuyu bu haliyle kapatmıştır.

Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa’yı en çok uğraştıran mesele manda meselesi olmuştur. Delegelerden büyük bir kısmı da manda meselesine karşıdırlar. Nitekim Bursa delegesi Ahmet Nuri Bey “Kendimizi büsbütün güçsüzlük ve miskinlik içinde görerek ‘bizi kurtarın’ diye şuna buna yalvarmak gibi bir aşağılığa, bu millet katlanamaz. Ya ölürüz ya da tam bağımsız oluruz” derken gençlik kesiminden gelen İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi ve denizli delegesi Necip Ali Bey, kongredeki Amerikan taraftarı olanlara “Efendiler! Siz buraya manda satın almaya mı geldiniz?” diye gürlüyordu.

Yine gençlik kesimini temsil eden Tıp öğrencisi Hikmet Bey de bu konudaki bir toplantıda:

“Paşam, delegesi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya bağımsızlık davamızı başarmak yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunları her kim olursa olsun reddeder ve kınarız. Olmayacak şey ama, manda düşüncesini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i (Vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı) olarak adlandırır ve lanetleriz” diye haykırmıştı.

Bunun üzerine Mustafa Kemal bu gence dönerek “Evlat için rahat olsun Gençlikle övünüyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl, ya ölüm “

Sivas Kongresi’nde manda konusu uzamış ve en nihayetinde Rauf Bey’in kongreye sunduğu “Türkiye’de bir Amerikan mandasının kurulup kurulmayacağının incelenmesi amacıyla Amerikan Kongresinden bir heyet göndermesinin istenmesiyle “ilgili teklifi benimsenmiş ve bu konuda Amerikan Kongresi’ne gönderilmek üzere bir yazı hazırlanmıştır. Böylece Sivas Kongresi’nde manda meselesi bu şekilde kapanmıştır.

Milli Mücadelemizin devam ettiği günlerde “manda meselesi” bir daha gündeme gelmemiştir.​

4.10.1. Sivas Kongresi’nin Basılması Konusu ve Ali Galip Hadisesi​

Damat Ferit Paşa Hükümetine yakınlığıyla bilinen eski Kayseri Milletvekili Kurmay Albay Ali Galip Bey Elazığ’a vali olarak atanmış ve kendisine bir de gizli görev verilmişti. Bu gizli görev ise Sivas Kongresi’ne engel olmak ve özellikle Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’i yakalamak ve tutuklamaktı. Ali galip Bey, görevini yerine getirmek için İstanbul Hükümeti’ne bazı şartlar ileri sürmüş ve bunlar kabul edilince faaliyetlerine başlamıştır.

3 Eylül 1919’da İstanbul Hükümeti’nden aldığı bir talimatta; Kürtlerden teşkil edilecek 100ğ150 kişilik bir kuvvetle Sivas’ı basması, Valiliği ve 3.ncü Kolordu Komutanlığını ele geçirerek kendisinin bu makamları üstlenmesini ve daha sonrada kongreyi basarak millî hareketle ilgili olanları yakalayıp İstanbul’a göndermesi isteniyordu.

O günlerde İngiliz ajanı Binbaşı Edward Noel, Malatya’ya gelmiş ve o civardaki aşiret reisleri arasında kürtçülük propagandasına başlamıştı. Nitekim o bölgede bulunan Bedirhani Aşireti Reisi Celâdet, Kamuran Bey’ler ve Malatya Mutasarrıfı Halil Bey İngiliz Binbaşısı tarafından kandırılmıştı. İşte Sivas’ın basılarak Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının yakalanması işini Ali Galip Bey’le İngiliz Binbaşısı Noel birlikte planlamışlardı. Bu konuda Bedirhaniler ve Malatya Mutasarrıfı Halil kendilerine silahlı adamlar vereceklerdi.

Ali Galip Bey’in İstanbul Hükümeti ile yaptığı gizli telgraf yazışmaları Erzurum’da bulunan Kâzım Karabekir Paşa tarafından öğrenilmiş ve hemen Sivas’a Mustafa Kemal Paşa’ya bildirilmişti. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Elazığ ve Malatya’daki komutanlara hemen bu kuvvetlerin etkisiz hale getirilmesi için talimat verdi. Askeri kuvvetler önünde tutunamayan 300ğ400 kişilik asi kuvvet dağılmış, Ali Galip bey başta olmak üzere İngiliz ajanı Noel ve diğer elebaşları Haleb’e kaçmak zorunda kalmışlardı.

Ali Galip Hadisesi olarak Millî Mücadele tarihimizdeki yerini alan bu hadise hakkında Atatürk Nutuk’ta oldukça geniş bir şekilde bilgi vermektedir.

Bu mesele hakkında Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi’nin 9 Eylül tarihli oturumunda, bu konuda bilgi verir. Aldığı telgrafları okur ve diğer delegeleri bu konuda bilgilendirir.

Damat Ferit Hükümeti’nin Sivas’ı basarak kongreye katılan delegeleri yakalamak, tutuklatmak konusundaki bu teşebbüsüyle ilgili bilgi ve belgeler, delegeler üzerinde tabiri caizse şok tesiri yaratmıştır. Kongre müştereken aldığı bir kararla, Damat Ferit Paşa ve hükümetine karşı harekete geçilmesini ve padişaha şikayet edilmesine karar verilmiştir.​

4.10.2. Sivas Kongresi Kararları ve Nitelikleri​

Sivas Kongresi’nin 11 Eylül günü yapılan son oturumunda kabul edilen ve Umumî Kongre Heyeti adına yayınlanan beyannamede yer alan hususlar şöyledir:

1. 30 Ekim 1918 tarihinde yapılan Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı gün hududumuz içerisinde kalan, her noktası islâm mutlak çoğunluğu ile iskân edilmiş olan Osmanlı ülkeleri birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bir başka ifadeyle “Millî sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, birbirinden ayrılamaz. (Bu madde aynen Misâk-ı Millî’de de yer almış ve bu maddede belirtilen sınırlarımızda “millî sınır” olarak kabul edilmiştir.)

2. Osmanlı Topluluğunun bütünlüğü, millî bağımsızlığın temini, yüce Hilâfet ve Saltanat’ın korunması için milli kuvvetleri etken, millî iradeyi hakim kılmak esastır.

3. Osmanlı ülkesinin herhangi bir kısmına yapılacak müdahale, işgal ve Ermenilik, Rumluk teşkili gayesine yönelik hareketlere toptan karşı konacaktır.

4. Devlet ve milletimizin içte ve dışta bağımsızlığı korunmak şartı ile, memleketimize istilâ emelleri beslemeyen, bütünlüğümüze, tarihi haklarımıza, dinimize saygılı herhangi bir devletin teknik ve iktisadi yardımını memnuniyetle karşılarız.

5. Merkezi Hükümetin millî iradeye tabi olması lazımdır. Bu bakımdan Millî Meclis’in hükümet tarafından bir an önce toplanması, memleket hakkındaki kararların onun denetimine sunulması mecburidir.

6. Millî vicdandan doğan cemiyetler birleşmiş, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını almıştır. Bu cemiyet her türlü fırkacılık cereyanlarından, şahsi ihtiraslardan uzaktır. Bütün Müslüman vatandaşlar bu cemiyetin tabii üyesidirler.

7. Umumi Kongre tarafından kutsal gayelere erişmek, bunları takip etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiştir.

Sivas Kongresi kararlarıyla Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar onaylanmıştır. Bütün Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Anadolu ve Rumeli Madafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirildi ve Temsil Heyeti bütün ülke için geçerli oldu. Bütün sivil ve askeri güçler bir otorite altına alınmaya başlandı ve İstanbul Hükümeti’nin otoritesine üstünlük sağlandı. Batı Anadolu’daki millî güçler ve cemiyetler de bu otoriteye bağlandılar.

Sivas Kongresi’nin bir karar ve icra organı olan Heyet-i Temsiliye, Ali Fuat Paşa’yı bütün Kuvayı Milliye’yi kapsamak üzere “Umum Kuvayı Milliye Kumandanlığı’na” atandı.

Sivas Kongresi’nin toplandığı günlerde Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele Hareketi’nin sesi olması gayesiyle bir gazete çıkartma teşebbüsüne girmiş, ancak kongre günlerinde hazırlıklarını tamamlayamayan bu gazete kongreden sonra 14 Eylül 1919’da çalışmalarını tamamlamış ve çıkmaya başlamıştı. İrade-i Milliye adıyla yayın hayatına başlamış olan bu gazete matbaasının yandığı tarihe kadar 3 yıl boyunca Sivas’da yayınlanmıştır.

Sivas Kongresi’yle milletin bütün fertlerini ve düşüncelerini millî idareye ortak etmek ve bağlamak suretiyle, İstanbul’un gücü ve otoritesini yıkmış ve milli egemenlik ilkesini hakim kılmıştır. Sivas Kongresi ile birlikte “millî istiklâl” ilkesinin yanında “millî hakimiyet” ilkesi de aşama aşama gerçekleşiyordu.


Milli Mücadele Karşıtı Damat Ferit Paşa Hükümetinin Düşürülmesi
Damat Ferit Paşa ve onun başında bulunduğu hükümetler Millî Mücadele’ye karşı baştan beri düşmanca bir politika takip etmiş ve buna uygun olarak da icraatları hep aleyhte olmuştu. İşte Sivas Kongresi esnasında da Elazığ’a vali olarak atadıkları Ali Galip Bey vasıtasıyla, Sivas’ın basılarak kongreye katılan başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere diğer vatanseverleri yakalatmayı ve tutuklatmayı düşünmüşlerdi. Ancak bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresi’nin 11 Eylül’de yaptığı son oturumda kongrede bulunan delegelere Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin Elazığ Valisi Ali Galip Bey’le yaptığı yazışmaları okumuştu. Bunun üzerine kongreye katılanlar Damat Ferit Paşa’ya ve Hükümeti’nin iş başından uzaklaştırılması için girişime geçmeye karar verdiler. Bu olaylardan sözde haberi olmadığı düşünülerek. Hükümetin Padişah’a şikayet edilmesini kararlaştırmışlardı.

Sivas Umumi Kongre Heyeti adına 11 Eylül’de Padişah’a yazılan mektupta, “Hükümetin Kongreyi basmak yoluna gittiğini, Müslümanlar arasında kan dökmek istediği, Kürtleri ayaklandırarak vatanı parçalamaya çalıştığı, bu nedenle suçluların yakalanırlarsa cezalandırılacakları” belirtiliyor ve bu cinayetleri düzenleyerek Dahiliye ve Harbiye Nazırlarına emir verdirip uygulattıran İstanbul Hükümeğtine itimat ve güvenlerinin kalmadığı belirtildikten sonra, namuslu kişilerden oluşacak yeni bir hükümet kurulması, suçluların yakalanarak cezalandırılması isteniyor ve adil bir hükümet kuruluncaya kadar İstanbul Hükümeti ile ilişkilerin kesileceği bildiriliyordu. Hazırlanan bu mektup Kolordu Komutanları tarafından Padişah’a çekilmeye başlanmıştı.

Ordu komutanlarının padişaha çektikleri ve kendi hükümetinin istenmediğinin ifade edildiği bu telgrafların Padişah’a ulaşmasını Damat Ferit Paşa engellemeye çalıştı. Bunun üzerine 12 Eylül’de, “padişah ile görüşmesini engelleten ve milletin güvenini kaybetmiş bulunan Damat Ferit Paşa Hükümeti iş başından çekilinceye kadar İstanbul Hükümeti ile idari ilişkilerin ve İstanbul ile yapılan her türlü posta, telgraf haberleşme ve ulaştırmaların kesildiğinin” belirtildiği ikinci bir mektup Padişah’a gönderildi. Ayrıca bu durum bütün vilayetlere ve yabancı devlet temsilcilerine bildirildi. Bundan böyle Anadolu’da sivil ve askeri makamların yazışma ve haberleşme merkezinin Sivas’ta bulunan “Heyet-i Temsiliye” olduğu açıklandı.

İngilizlerden beklediği desteği bulamayan ve artık Padişahında kendisiyle daha fazla çalışmayı istemediği Damat Ferit Paşa, İngiliz Yüksek Komiseri Amiral de Robec’ten “kendisinin ve taraftarlarının hayat ve hürriyetlerinin korunması için” teminat istemiş ve 1 Ekim 1919’da istifa etmiştir.

Böylece Anadolu’da başlayan Millî Mücadele hareketi politikaları ve icraatlarıyla kendi varlığına ve emellerine düşman olan ve bu uğurda işgalcilerle her türlü işbirliğine girişen Damat Ferit Paşa’yı ve Hükümeti’ni düşürmekle büyük bir başarı kazanmıştı. Diğer taraftan “Anadolu’daki Millî Mücadele Hareketi” meşruluk kazanmış, Heyet-i Temsiliye’nin millî teşkilatlar, mülkî ve askerî makamlar ile halk üzerindeki etkinliği bu olayla artmıştır.​
 
SON KONULAR
Lozan Barış Antlaşması bởi Talebe,
Büyük Taarruz bởi Talebe,
II. İnönü Savaşı bởi Talebe,
I. İnönü Savaşı bởi Talebe,
Düzenli Orduya Geçiş bởi Talebe,

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt