Doğu Türkistan Soykırımı

Yaklaşık 20 dakikayı geçti. Ne yazayım bilemedim.
Doğu Türkistanlı masumlardan salgından daha önc, üç ya da dört yıl oldu, kan içici vampirlerin yaptıklarını duymuştuk.
Ve yıllardır vatanından uzak öğrencim, "Hocam, şu an hangi okulda okuduğumun dahi kaydı varmış Çinlilerde" demişti. Eklemişti "Babam, İslam alimi olduğu için orada siyasi (terörist) olarak görülüyor. Sormuştum. Evlere Çinli erkeklerin yerleştirildiği doğru mu diye "iki hafta önce bir kadın balkondan atladı" diye cevap verdi. Niçin Doğu Türkistan'ı terketmiyorlar diye sordum. "İzin vermiyorlar" dedi. Yani adeta ateşe atmışlar, ne kaçmaya ne uçmaya izin vermiyorlar.
Toplama kamplarında ve hanesinde ciddi bir soykırıma uğrayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz/ağabeylerimiz için bu başlığı, oradaki zulme ses olmanız ricasıyla açıyorum.

Not: Önceki forumda kendimiz mesaj yazdığımızda konu üst mesajlar arasında gözükmediği için arkadaşlarımızdan mesajlar bekliyoruz.
 
Son düzenleme:
Bu kardeşlerimiz acı ve çaresizlik içinde kıvranıyor. Başta Türkiye olmak üzere maalesef Türk ve İslam Alemi sadece seyrediyor. Elbette dualarımız o kardeşlerimizle. Ancak Çin'e ve içimizdeki bunu ma'zur göstermek isteyenlere karşı en azından tepki göstermek gerekmiyor mu?
 

"Kampa girince suçsuz olduğumu söyleyip ağlamaya başladım ama oradaki kızlar ağlamamam konusunda beni uyardı. Çünkü ağlayınca ceza veriyorlar"

"Kampa girdiğim gün işkence yaptılar ve 24 saat yiyecek vermediler. Yemek yoktu, sadece hamur ve çok az çorba veriyorlardı. Betonların üzerinde uyuyorduk. Haftada bir bize iki ilaç veriyorlardı, uyuşuyorduk. Vücudumuzdaki ağrıları hissetmiyorduk artık. Kameraları ve kamerasız yerler vardı. Kamerasız yerlerde işkence yapıyorlardı. Kendi dilimizi konuşamıyorduk, konuştuğumuzda ise işkence yapıyorlardı. Bize Çin marşı okutuyorlardı. İletişim adına hiçbir şey yoktu’’

"Tecavüz sıradan, ağlamak yasaktı'"

Medyaları görmek için kayıt olmalısınız
 
Bu zulümler aslında insanlığın ve İslam Alemi'nin ma'şer-i vicdanını sızlatan çığlıklardır. Merhum Akif'in dediği gibi yalvarıyoruz: ''...Neredesin ey Adl-i İlahi?...'' Bu zamanda yaşamak ve sessiz kalmak. Ta, 80 sene öncesi Hitler'in Yahudilere yaptığını serenad haline getiren etkili ve yetkili çevreler: Çin'de sırf Müslüman ve Türk olduğu için soykırım yaşayan Doğu Türkistanlı kardaşlarımız, dindaşlarımız/ soydaşlarımız bırakın insana, hayvana bile yapılmayan muamelelere maruz kalıyorlar? Duymanız için illa ki; Müslüman olmamaları mı lazım!
 
Kanada Avam Kamarası Çin'in Uygur Türklerine yaptıklarını oybirliğiyle bir soykırım olarak tanıdı.
266 vekilin katıldığı ve ret oyu çıkmayan oylamada iktidardaki Liberal Parti büyük oranda çekimser kaldı.
Başbakan Justice Trudeau ve çoğu kabine üyesi oylamaya katılmadı.
Böylece Kanada, ABD'nin ardından Çin'in soykırım işlediğine karar veren ikinci ülke oldu.

Milletvekilleri hükümetten Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne "Çin soykırıma devam ederse 2022 Kış Olimpiyatları'nı Pekin dışında bir yere taşıyın" çağrısında bulunmasını da talep etti.

Bu ay Başbakan Trudeau'ya bir açık mektup yazan O'Toole, BBC World News'in Çin'deki kamplarda sistematik tecavüz, cinsel istismar ve işkence uyguladığını yazmasının ardından Çin'de yasaklanmasına da değinerek Çin'e karşı çıkma çağrısı yapmıştı.

 
Hollanda Parlamentosu, Çin'in Uygurlara yönelik uygulamalarını 'soykırım' olarak tanıdı.

Hollanda parlamentosunda perşembe günü yapılan oturumda Çin'deki Uygur Müslüman azınlığa yönelik uygulamaları soykırım olarak tanımlayan ve bağlayıcı olmayan önerge kabul edildi.

Daha önce ABD ve Kanada tarafından kabul edilen, Çin'in Uygur Türklerine yaptıklarının soykırım olarak tanınması önerisi, Perşembe günü de Hollanda Temsilciler Meclisi tarafından oylandı.

Temsilciler Meclisi Üyesi Sjoerd Wiemer Sjoerdsma'nın meclise taşıdığı önergede 'Çin'de Uygur azınlığa yönelik bir soykırım yaşanıyor" ifadesi bulunuyor ancak doğrudan Pekin hükümeti sorumlu ilan edilmiyor.

Önergede, 'doğumları önlemeye yönelik tedbirler' ve “ceza kampları' gibi uygulamaların, Birleşmiş Milletler'iin soykırım sözleşmesi olarak da bilinen 260. Kararı kapsamına girdiğini belirtildi.

Hollanda Temsilciler Meclisi'nin çoğunluğu, Çin'de Uygurlara yönelik insan hakları ihlallerini "soykırım" olarak tanıdı. Hollanda Meclisi, Avrupa'da Çin'i soykırımla suçlayan ilk parlamento oldu.

Başbakan Mark Rutte liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) ile aşırı sağcı partilerin desteklemediği öneri, Hıristiyan partileri ile liberal ve sol muhalefetin oylarıyla kabul edildi.


 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt