Takiyye

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 604
  • Etiketler
    takiyye
  • Cevaplar: 0 Görüntüleme: 604

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
559
Mesajlar
4,059
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
TAKİYYE


Sözlük anlamı ihtiyat, korku veya kit-man "gizlemek" mânasında olup, mecburi­yet veya zarar tehdidi karşısında dinin icap­larından muafiyet ve kişinin dinî inanç ve değerlerini gizlemesi anlamı için kullanılan tabirdir.
Takiyye, Haricîlerin en müfrit kanadında bile tamamiyle reddedilmiştir; bununla beraber, İbaziler ise, "takiya, mü'min için bir örtüdür; takiya'sı olmayan kişinin dini de yoktur" düsturunu benimsemişlerdir.
Hakim olan Ehl-i Sünnet kütlesinde bu mesele pek o kadar ehemmiyetli değildi. Bununla beraber Taberî Nahl, 108 ayetini şöyle tefsir etmektedir: "Bir kimse zorlanır­sa ve düşmanlarından kurtulmak için, kalbi muhalefet ettiği halde, dili ile küfrü kabul ederse, ona ceza terettüb etmez; zira Allah kullan hakkında bunların kalplerinin inan­dığına göre hüküm verir." Mezkûr âyetin nüzul sebebi olarak ittifakla Ammar b. Ya-sir vak'ası kabul olunmaktadır; bu âyet ile, onun zorlanma neticesinde putlara taptığın­dan ve Peygamber'i inkâr ettiğinden dolayı duyduğu vicdan azabı teskin edilmişti. Böyle bir münasebetle hicret meselesinin etraflı olarak incelenip, bazı hallerde, msl. ölüm tehdidi altında, kendi inancını açıkla­yarak yaşaması mümkün olmayan bir müs-lümanın hicret etmesi gerektiği, çünkü, "Allah'ın toprağının geniş (arz Allah va­si'a)" olduğu daha ziyade zihnî bir tertipten ibarettir. Kadınlar, çocuklar, hastalar ve bunlara bakmakla mükellef olan kimseler için durum ihtiyarîdir. Fakat hür kişiler ta­kiyye hakkına sahip bulunmadıkları gibi, üzerlerindeki tazyik, muvakkat hapis veya ölümü doğurmayan kamçılama cezalarında olduğu üzere, tahammül sınırlan içinde kal­dığı lakdirde, hicret ile de muvazzaf değil­lerdir. Takiye'yi, Sünnîler tarafından da Kur'an Bakara, 191'e dayanılarak, bazı şart­larda mecburî değil de, tatbikine ancak mü­samaha olunabilen bir husus olarak ve ra's ai-fi'l al-mudarat: "mü'min olmayanların dostu görünmek, gerçek imansızlığın baş­langıcıdır" düsturu çerçevesinde değerlendirilmektedir, imanında direnerek şehid düşmenin daha makbul addedildiğine delil olarak, Museyleme'nin birisi Peygamber'e sadık kalarak öldürülürken, diğeri bu pey­gamberlik iddiacısına iman etmeyi mecbu­riyet altında kabul eden iki müslüman esirin hikayesi anlatılmaktadır. Peygamber bu ha­ber karşısında "şehid edilen, doğru kanaati ve imanının salâbetî içinde ölmüş ve cenne­te kavuşmuştur, Allah ondan razı olsun Di­ğerine ise, Allah bir kolaylık bahsetmiştir; ceza görmemelidir" demişti.
Takiyye Şî'a bakımından bilhassa ehem­miyetlidir ve hemen hemen bu fırkanın bir alâmet-i farikası addolunmaktadır. Bu, Na-siruddin el-Tusi'nin Talhis al-Muhas-.ra/'ında Razi'ye karşı müdafaa etmiş oldu­ğu gibi, hemen her zaman haklı değildir. Zaman zaman açık bir şekilde yapılan, her seferinde de kahramanlık unsurundan yok­sun olmayan isyanları ile, baskı altında tu­tulan bir muhalefet fırkası olarak Şia'nın hususî kaderi, aşın takiyye ve buna en zıt davranış için Hâricîlerdekinden de fazla ör­nekler yaratmıştır. Nitekim, aslında akide­sini gizleme sanatının üstadları olan Ism-âi lîler bile, reislerinden şu talepte bu kına-bilmişlerdir: "Emrinde 40 kişi bulunduğu halde hakkını aramayan imam değildir." Zeydiler, imam için takiyye'ye baş vurmak imkânını ortadan kaldıran sayıyı, Bedir sa­vaşçılarının adedi olarak kabul ederler. Bil­hassa îsnâ Aşeriye'cilerin imamları, kendi­lerini inançlarında ısrar ile mükellef kılan birer misal olarak gösterirler, bununla bera­ber, bir taraftan da Ali'nin ilk üç halife dev­rindeki tutumunu ve Mehdi'nin gaybetini örnek alınacak takiyye addetmelerine mu­kabil mücadele ederek şehid olanların fır­kasına mensup olmak sıfatı ile Şiilerin takiyye hakkına sahip olmadıklarının, bizzat Şii eserlerinde tasrih edilmiş olması, Sün-nilerin, Şi'îlere karşı münakaşalarında sık sık kullandıkları bir itiraz noktasıdır. îman, kalp, dil ve el ile tezahür eder; geniş bir mü­nazara içinde geliştirilmiş olan bir ihtimali-yet nazariyesi, hangi gerçekleşmiş veya beklenilen zararların "Allah'ın rızasını mu­cip olan şeyin yapılması, Allah'ın hoşuna gitmeyecek şeyin yasaklanması" düsturuna uymamayı affettireceğini göz önünde bu­lundurmuştur. Zikredilen düsturun kalp ile tasdiki, kayıtsız ve şartsız lüzumludur. An­cak, eğer bir kimse, şahsı, malı ve diğer bir mümin kardeşi için bir zarar meydana gele­ceğini tahmin eder veya bunu kat'i olarak bilirse, o zaman onun için dili veya eli ile imanı uğruna ortaya atılmak mükellefiyeti sakıt olur.
Şi*î hal tercümelerinde gizleme daima tekerrür eden bir unsurdur; hayatı anlatıla­nın, mecburiyet halinde, şarap içme yasağı gibi dinî emirlere riayet etmediği, hem hiç de mazur gösterilmeye çalışılmadan, kay­dedilmektedir. Ancak, basit dindar bir şi'înin ahlâk kitabında, Ali'nin vecizeleri olarak şunlar yan yana bulunabilmektedir: "İnancın alamet-i farikası, sana zarar vere­cek olan adaletin, sana fayda getirecek olan adaletsizliğe tercih edilmesidir".
Buna İlave olarak Şiilerin takiyye'sinin gönülden arzu edilen bir ideal olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Ancak gereksiz ve faydasız görünen bir şehâdetten kaçınılma­sı, dava ve din kardeşleri için hayatın ko­runması istenmektedir.
Nihayet takiyye her fi'li tesirlerine göre değil sadece gaye niyetine göre değerlendi­ren ahlâkî bir nazariye ile temellendirilmiş-tir; nitekim bu münasebetle filin niyet İle değerlendirilmesine daima rastlanmakta­dır. Kendi imanının veya dini bir menasikin muteber olması, sadece niyetin doğru ola­rak ifade edilmesine bağlı değildir; esas olan unsur işte bu niyettir. Şöyle ki, meselâ zorla küfre delâlet eden bir ifade kullanıl­ması veya kâfirlerle bir ayine iştirak edil­mesi halinde asıl muteber olan bu niyettir. Takiyye ile sadece Allah'ın hukuku ihlâl edilebilir. Allah buna zorlayanı cezalandır­maya kadirdir: Elbette zorlanan durumu ve içinde bulunduğu şartlan da o takdir edici­dir.
(SBA)
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt